Google Play Store
App Store

Paskalya ateşkesinin ardından Rusya Lideri Putin, ilk kez Kiev ile doğrudan müzakere mesajı verdi. Mevcut koşulların tüm taraflarca kabullenildiğini belirten Doç. Dr. Dürre “Kısa süre içinde ateşkes gelebilir” dedi.

Putin’den doğrudan müzakere sinyali
Putin, Paskalya ateşkesinin sona ermesiyle saldırıların sürdüğünü belirtirken Rusya, Harkiv’e saldırı düzenledi. (Fotoğraf: AA)

Umut Can FIRTINA

Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesine dair görüşmeler sürerken Rusya Devlet Başkanı Putin, savaşın başından bu yana ilk kez Kiev ile doğrudan görüşme teklifinde bulundu. ABD’nin müzakerelerin tıkanması halinde süreçten çekilme tehditleri sürerken Putin’in çağrısına Kiev’den “Görüşmeye hazırız” yanıtı geldi.

Rus devlet kanalına konuşan Putin, savaşın başladığı Şubat 2022’den bu yana ilk kez Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile doğrudan görüşebileceğini söyledi.

‘DEĞERLENDİRİYORUZ’

Hafta sonu Paskalya Bayramı nedeniyle ilan edilen 30 saatlik ateşkese ilişkin konuşan Putin “ateşkese olumlu baktıkları için böyle bir inisiyatif aldıklarını” kaydetti. Rusya’nın her zaman barış girişimlerine pozitif baktığını kaydeden Putin “Kiev rejimi temsilcilerinin de aynı şekilde hissettiğini umuyoruz” dedi.

Bunun devamı için ilan edilen ateşkesin sonuçlarını değerlendireceklerini belirten Putin, Ukrayna’nın genel askeri faaliyetlerinde düşüş gözlemlediklerini, ancak buna rağmen ateşkes sürecinin 4 bin 900 kez ihlal edildiğini vurguladı.

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov ise sivil altyapılara yönelik saldırıların karşılıklı olarak durdurulmasına ilişkin henüz bir plan olmadığını ancak Putin’in bu konuyu ele almaya hazır olduğunu kaydetti. Peskov, Zelenski’nin sivil altyapıya saldırı yasağı önerisinin tartışılması gerektiğini ancak bunun için “Kiev’in yasal engelleri temizlemeye yönelik adımlar atması gerektiğini” söyledi.

LONDRA’DA TOPLANTI

Ukrayna lideri Zelenski de pazartesi gecesi yaptığı açıklamada Ukrayna’nın savaşı sona erdirme ve sivillere yönelik saldırıları durdurma konusunda “Her türlü görüşmeye hazır olduğunu” söyledi. Zelenski, sivil bölgeleri hedef alan uzun menzilli füze ve insansız hava aracı saldırılarının durdurulmasına odaklanan 30 günlük bir ateşkes önerisini yineleyerek “Moskova’dan net bir yanıt bekliyoruz” dedi.

Öte yandan Zelenski, bugün Londra’da İngiltere, Fransa, Ukrayna ve ABD temsilcilerinin bir araya gelerek “koşulsuz ateşkes ve kalıcı barışı” görüşeceğini duyurdu. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, geçen hafta Paris’te Ukrayna ve Batılı müttefikleri ile yapılan toplantı sonrası “birkaç gün içinde ilerleme kaydedilmemesi halinde süreçten çekilecekleri” tehdidinde bulunmuştu.

∗∗∗

ATEŞKES YAKIN, SAHADAKİ ŞARTLAR UYGUN

Moskova Devlet Üniversitesi’nden Doç. Dr. İkbal Dürre, Ukrayna’da ateşkese ve barışa dair son gelişmeleri BirGün’e değerlendirdi:

“Trump geldiğinde Ukrayna’da barışın hızla gerçekleşebileceği beklentisi vardı ancak bu beklenti tersine döndü. Putin’in süreci ağırdan alırken barışın gecikeceği söyleniyordu. Ancak sürpriz bir şekilde çok kısa vadede bir ateşkes olacağını düşünüyorum. Çünkü Moskova’dan baktığınızda, sahadaki şartlar ve genel konjonktürün lehine olması nedeniyle Putin’in geri adım atması için bir neden yok. Putin bu nedenle acele etmiyor.

Ancak Kiev hem uluslararası arenada hem de sahada giderek pozisyon kaybediyor. Ukrayna’ya taahhüt edilen silah yardımları haziranda sona eriyor. Ondan sonra Batı’dan hangi silahların nasıl geleceğine dair bir taahhüt yok. Bu da Kiev’i biraz panik içinde hareket etmeye zorluyor. Bu durum netleşene kadar Zelenski daha tavizkar olmak zorunda.

Diğer yandan da Kremlin, barış için inisiyatif alan Trump’ı ve bu süreci kaybetmek istemiyor. Bir daha Trump gibi bir lider bulamaz. Trump bu süreçten çekilirse şu anda 3-5 ay Ukrayna’yı bekleyen zorlu süreç, 3-5 yıl için Rusya için geçerli olacak. Çünkü Rusya’daki sermaye de artık bu savaşın bitmesini istiyor.

Doç. Dr. İkbal Dürre
Moskova Devlet Üniversitesi

AVRUPA KABULLENDİ

Sadece Rusya değil, hem ABD ve Avrupa’dan Batılı şirketlerin Rus pazarına dönme niyetini görüyoruz. Bu dalganın önünde durmak da Putin’e siyasi açıdan da bir yük getiriyor. Ama şu da bir gerçek, Putin, ilk başta koyduğu hedeflere ulaşmak istiyor ve bunlardan en önemlisine ulaştı: Ukrayna’nın NATO üyesi olamayacağı netleşti. Bu sadece Ukrayna değil Moldova, Gürcistan ve belki Ermenistan’ın da NATO üyesi olamayacağı anlamına geliyor. Bunun dışında Rusya’nın kontrol ettiği toprakları geri vermesi de söz konusu değil.

Bir diğer husus da, Batı ve Zelenski’nin Putin’le bir çözüm olacağını kabullenmiş olması. Başta Putin’in savaş nedenli ekonomik ve siyasi baskıları kaldıramayacağını hesap ettiler ve buna oynadılar. Bu beklenti ortadan kalktıktan sonra Batı, Putin’den sonra gelecek liderlerin de Putin gibi olacağı hesabıyla devam ediyor.

TERS KISSINGER TUTMADI

Peki, Rusya neden sonuna kadar gitmek istemiyor? Rusya, şimdiye kadar bütün tehdidi güneyden hissetti ve buna karşı koymak için yeraltı zenginlikleri ve işgücü gibi kaynaklarını kuzeyden sağladı. Önemi giderek artan Arktik bölgesinde şu an en güçlü olan Rusya. Zaten Trump’ın Grönland, Kanada meselesi hep bununla bağlantılı ve Rusya bu konuda ABD ile işbirliğine gitmek istiyor. Bunu bugün yapamazsa 3-5 yıl içinde Arktik’te pozisyon kaybedebilir.

Batı’nın idrak ettiği bir diğer şey de, Moskova ile Pekin’in arasını açmanın kolay olmayacağı. Trump en başta böyle bir beklentiyle hareket etti, ancak Putin Trump’ın birkaç yıl sonra gideceğini bilerek Çin ile yakaladığı ivmeyi koruyor. Bunu da ABD kabullenmiş durumda. Şu anda Trump, Rusya’yla geliştirdiği denklemde bunun hesabını yaparak hareket ediyor ki Çin’e karşı biraz daha uyumlu bir siyaset izlemesine de yol açabilir bu durum. Çünkü Rusya’yı Çin’den koparamıyor, bu da Çin’in elini güçlendiriyor. Dolayısıyla Trump’ın Çin siyasetindeki tonunu düşürmesini de görebiliriz.

Öte yandan Putin için önceliğini yitiren ya da taviz verdiği konular olacak. Ortadoğu’da etkinliğini azaltıyor. Ortadoğu politikasındaki ana etken, askeri varlığını tekrar artırmak değil, oradaki gelişmelerin enerji ve gaz fiyatlarına negatif etki yapmaması şeklinde diplomasiye ağırlıklı olacak.

Suriye’de çok ilginç bir durum var mesela. ABD’nin Suriye’den çekildiği söyleniyor, ancak ABD’nin Şam’a koştuğu 8 şart arasında “Bizim burada antiterör faaliyetlerimize izin vereceksiniz” maddesi var. Bu, “Bizim buradaki varlığımızı legalize edin” demek. Şam’daki kanunlara göre ABD ve koalisyon güçleri orada illegal. Esad’ın davet ettiği Rusya ve İran, Suriye’deki tek resmi güçlerdi, şimdi bu durum tam tersine dönüşecek. Türkiye veya herhangi bir ülke “Senin burada ne işin var?” dediğinde, Rusya’nın verdiği cevabı verecek ve “Şam’ın daveti üzerine buradayım” diyecek.