Radikal dönüşüm zamanı”, “makul radikalizm” gibi kavramlar, değerlendirmelerini önemsediğim, resmen hala AKP’de olsa da gönül bağını epey koparmış, AKP’nin yükselişindeki katkısı da azımsanamayacak muhafazakar bir politikacıya ait. Türkiye’nin mevcut siyasal kurumlarının tümünün ciddi bir tıkanmışlık yaşadığı, toplumsal taleplere cevap veremediği, her “siyasal mahalle”de ciddi arayışlar olduğu ve bunun radikal dönüşümlere yol açacağı kanısında.

AKP değerlendirmesi; “miadını doldurdu” şeklinde; “Radikal dönüşümler geçirmezse varlığını sürdürmesi zor. Bunu yapabilir mi, yapabilir. Ama o zaman da AK Parti’den bambaşka bir şey olur.

AKP’yi bir arada tutanın büyük ölçüde dış politika olduğu; Erdoğan’ın emperyalizme kafa tutuyor, Doğu Akdeniz’deki haklarımızı savunuyor algısının parti tabanında karşılığı olduğu, bu yüzden Libya’ya asker göndermesinin de büyük olasılık olduğu kanısında.

Davutoğlu’nun çıkışının ciddi etkisi olduğunu, “bu işin bir pazarı” olduğunu, Babacan’ın daha güçlü bir kadroyla daha güçlü bir çıkış yapacağını, ancak “Davutoğlu biraz agresif çizgi izler ve Babacan pasif kalırsaGelecek Partisi’nin öne çıkabileceğini düşünüyor.

Ona göre, Kürt mahallesinde de benzer gelişmeler görmek ciddi bir olasılık; “Silahtan uzak duran, Kürtlerin bütün taleplerine militanca sahip çıkan ve makul radikal çizgi izleyen bir parti doğacak.

AKP’nin resmi ağızlarının kamusal söylemlerini zaten biliyoruz. O mahallede olan, içeriyi bilen ama dışarıya konuşmayanların samimi değerlendirmelerini önemsiyorum.

Ben erken seçimi kaçınılmaz ve neredeyse yüzde 100 kesinlikte görürken, yukarıdaki değerlendirmelerin sahibi; seçimin 2023’te olacağı, bu süreç içerisinde ittifaklar politikasının öne çıkacağı, sürecin ana partisinin zamanla belli olacağı, bu sistemle gidilen bir seçimden sonra parlamenter sisteme dönüşün gündeme geleceği kanısında.

Erken seçim konusunda beni şaşırtan bir başka değerlendirmeyi dün sohbet ettiğim Gelecek Partisi kurucusundan duyuyorum: “Davutoğlu erken seçimden söz etmiyor, erken seçim olacağını düşünmüyor.

Gelecek Partisi bu Perşembe kurucular kurulunu toplayacak ve o toplantıda partideki görev dağılımı belli olacak. Perşembe’den sonra, Davutoğlu dışında da kamuoyu önünde parti adına konuşan kişileri görebileceğiz.

Kurucular şimdiye kadar gördükleri ilgiden “şaşkın” olduklarını söylüyorlar. “Bu bizim bir kerametimiz olamaz, daha bir şey yapmadık ki. İnsanların AKP’den ne kadar sıtkı sıyrılmışsa artık, telefonlara cevap vermekte zorlanıyorum. Her yerden arıyorlar. Şarjım kısa sürede bitiyor. AKP bu ekonomiyi götüremez; fabrikalar durdu, şirketler iflas ediyor, genç ve üniversiteli işsizliği dehşet verici boyutta. Davutoğlu erken seçimden söz etmiyor ama bence kaçınılmaz.

İktidar mahallesinde bu türden hareketlerin, radikal dönüşümlerin, yeni siyasal yapıların ortaya çıkması, tek adam rejiminin ve başkanlık sisteminin ömrünü kısaltıp sonunu yaklaştıracak gelişmeler.

Dün Güven Gürkan Öztan da; AKP içinden partiler çıkmasının, bunların açıkça parlamenter sisteme dönüş çağrısı yapmasının, tek adam rejimi karşısındaki itirazın genişlemesinin “elbette iyi” gelişmeler olduğunu yazmıştı.

Ancak, gidecek olana değil de yerine neyin konacağına odaklanmış bir muhalefet için, umudu karşı mahallede olup bitenlere bağlamak kadar yıkıcı bir şey olamaz.

Şimdi, muhalefet açısından da radikal dönüşüm zamanı: Söyleyen değil eyleyen, somut sorunlara somut çözümler önerip onları hayata geçiren; laiklikten, bağımsızlıktan, özgürlükten, emekten, eşitlikten yana herkesi kucaklayan yapıların zamanı.