Rakı büyüleri

Zararsız büyü çok eğlenceli bir şeydir. Santana’dan yahut sahibi Peter Green’den Black Magic Woman şarkısını dinlerken de eğlencelidir, öksürük taşından geçerek öksürüğünü geçirmeye çalışırken de.

Hikâyeyi biliyorsunuzdur. Doğu Anadolu’da ortası delik büyük bir taş var. O taşın içinden geçince öksürüklerinin geçtiğine inanırlar. İnanç o kadar süper bir placebo’dur ki, muhakkak bazılarının öksürüğü geçirir. Geçirdikçe o taşın itibarı da artar tabii.

Öksürük taşı hikâyesi üzerinden bir deney olarak kullanabilirsiniz. Bu hikâyeyle eğlence yapanların ciddi bir bölümü “Allah korusun” anlamında tahtaya vuracaktır. Büyüler ve benzeri  itikatlar yaygınlık kazandıkça meşruiyet kazanır nedense.

İnanırsan gerçek olur
Oysa tahtaya vurmak da, öksürük taşından geçmek de büyüdür. Her ikisi de zararsızdır ve üstelik eğlencelidir. Bazı büyülere daha sofistike açıklamalar yapılır. Reiki, homeopati, enerji yollama, dua ile iyileşme filan da büyüdür son tahlilde bana sorarsanız. İnanma düzeyine göre işe yarayabilirler elbette. Duanın kanser tedavisindeki önemi yaygın bilinen bir gerçektir örneğin (Hemen söyleyeyim, ayurveda, akupunktur vesaire büyü değil doğu tıbbıdır. Batı tıbbı kadar muteberdir).

Ben, materyalistim. Hiçbirine inanmam. Dolayısıyla benim bir işime yaramazlar. Ama inanana da karışmak haddim değil. Gerçek değildir demem. Bir şey inanmaya başladığınız andan itibaren gerçek değil midir zaten?

Kötülüğün deklarasyonu
Bunlar zararsız hatta pek çok zaman eğlenceli büyüler. Tek zararları “üzerinden çıkar sağlayanlar” olabilir. Bir de kötü niyetli büyüler vardır. Bunlardan tiksinirim. Aşk, meşk, kariyer işleriyle ilgilidir bu kara büyüler. Hasan bana dönsün, Nuri Ayşe’den ayrılsın, benim müdür ölsün ki müdür olayım filan gibi büyüler. Kötülüğün, paçozluğun mistik bir kılıf vesilesiyle deklare edilmiş hali.

Bu terbiyesizliği gururla yapan, kendine yakıştıran da bir yığın adıyla soyadıyla vergi levhasıyla hatta web sitesinden GSM’iyle zibidi yaşıyor memlekette.

Hüzünlü büyüler
Gelelim hüzünlü büyülere. Bunlar, çaresizlik içinde yapılan büyülerdir. Bulunduğu durumdan çıkamayan birisinin artık büyüye başvurması halidir. En yaygınlarından birisi ölümcül bir hastalıktan kurtulmak için yapılan büyülerdir. Bunun bir benzeri de alkolle ilgilidir. Sarhoşluk ve alkolizm üzerine fikirlerimi biliyorsunuz. Kendisine ve civarına ziyadesiyle zararlı olan bu insan formu yakın çevresi için hayatı çekilmez kılabilir. Alkolizm uyuşturucu bağımlılığıdır. Tedavisi çok zordur. Yakınları için büyük azaptır. İşte bu durumda çaresizlik içindeki eşler, akrabalar, arkadaşlar sık sık büyüye başvururlar.

Şimdi sizi pazar pazar bu asap bozucu konuya gömmeyeceğim merak etmeyin. Daha eğlenceli yanlarından tutmaya çalışacağım. Bunun için doğrudan Rakı Ansiklopedisi’nin “rakı büyüleri” maddesine bağlanıyorum.

Rakı büyüleri
İstanbul’un Müslüman kadınları, akşamcı kocalarını veya erkek çocuklarını rakıdan vazgeçirebilmek için büyü ve efsunlara başvurma yolunu çok sık kullanırdı. Bu büyülerden en bilineni, içki şişesine çaktırmadan bir parça ölü toprağı koymaktı. Bir başka çare de, o zamanlar çok tutulan ve kehanetine inanılan Merkez Efendi veya Cafer Baba türbelerine gidip, bu zatların sandukalarının başında bulunan sarıkların tülbentlerinden bir parça kesip almak ve onunla sarhoşa tütsü yapmaktı.

Ahmet Rasim
Ahmet Rasim bu konuda hoş bir anısını şöyle anlatıyor: “Gençlik zamanımdı, yeni evliydim. Bir gece eve hem geç hem olgun (!) geldim. Üst kata çıkamadım, alt kattaki bir odada sızmış kalmışım. O gece annem de bizdeymiş ve gündüz Merkez Efendi türbesine gidip tütsülük tülbent kesmiş. Karıma Hadi git küreğe biraz ateş koy, ben oğlanı tütsüleyeyim, demiş. Ben yangından çok korkarım. Başımda tütsü yapılırken yanık bez kokusunu duyunca birden ayıldım ve heyecanla ayağa kalktım, annem hemen odadan çıktı gitti. Uyku beynime vurduğu için karımı çağırdım: Bana yukarıki dolaptan rakı getir, dedim. Tütsü etkisini göstermişti!”

Muska
Üç kez okunmuş ve üç kez sudan geçirilmiş muskayı akşamcının giysisinin içine gizlice dikmek bir başka yöntemdi. İçki düşkünlerinin bu muskayı görüp söküp atmaması için giysilerinin en gizli, el değmez taraflarına dikilmesine özellikle dikkat edilirdi. Tiryakiyi ikna edip Eyüp Sultan Camii’ne götürerek Nasuh Tövbesi denen ve bozulması imkânsız kabul edilen tövbeyi ettirmek de etkili olduğuna inanılan bir yöntemdi. Ahmet Rasim, dinsel korkular yüzünden bu tövbeyi edenlerin yüzde altmış-yetmişinin bir daha içki içmediğini söyler. Bir başka usul ise zemzem suyu içirip tövbe ettirmektir. Bütün büyü ve efsunlar bir yana, Ahmet Rasim akşamcıyı rakıdan vazgeçirmenin en etkili yolunu bulmuştur.

Tekel faktörü
Üstat, içki monopolü haline gelen Tekel İdaresi’nin kötü rakı üretmesinden şikâyetçidir, eski dönemin nefis rakılarını aramaktadır. İçkiye karşı amansız bir savaş veren Yeşilay kurumunun ilk başkanlarından Doktor Fazıl Berki Bey’e şöyle hitap eder: “Tekel İdaresi ile, piyasaya sürdüğü rakıları hiç değiştirmeyeceği konusunda bir kesin anlaşma yapın; meseleyi kökünden halledersiniz.” Bu kanıya varmasının nedenini de şöyle açıklar: “Sıcak bir gün yeni Tekel rakılarından bir kadeh içtim. Sabaha kadar ağzım aç çingene hindisi gibi açık kaldı. Artık bir daha ağzıma koyamam.”