İletişim Emekçileri Dayanışma Ağı, iletişim fakültelerine ilişkin hazırladığı raporunun sonuçlarını açıkladı. İletişim fakültelerinde 67 bin öğrenci olduğu belirtilen raporda en fazla işsizlik yaşayan bölümün gazetecilik olduğu ifade edildi. 2018, 2019 ve 2020 yıllarında en fazla işsizliği gazetecilik bölümü mezunlarının yaşadığına dikkat çekildi.

Rapor: Gazetecilik, 'en fazla işsiz mezun eden' bölümler arasında!
Fotoğraf: Pixabay

İletişim Emekçileri Dayanışma Ağı, tarafından hazırlanan raporda, gazetecilik bölümünün en fazla işsiz veren bölümler arasında olduğuna dikkat çekildi.

iletişim fakültelerinde okuyan gençlerin içinde bulunduğu durumu anlatan bir rapor hazırladı. İletişim sektörünün yoğun bir saldırı altında olduğuna dikkat çekilen raporda, özellikle gazetecilik bölümü mezunlarının Türkiye’de en fazla işsiz veren bölüm olduğunun altı çizildi. Rapora göre, son 7 yılda en fazla işsizliğin yaşandığı bölümlere bakıldığında gazetecilik bölümü hep ilk üç sırada yer alıyor.

Türkiye’de 60 iletişim fakültesinde okuyan 67 binden fazla öğrenci olduğunun belirtildiği raporda, OECD ülkelerinde bir akademisyene düşen öğrenci ortalaması 15 iken iletişim fakültelerinde bu oranın OECD ülkelerinin iki katından da fazla olduğu ve bu durumun eğitim kalitesini düşürdüğü vurgulandıi şu ifadelere yer verildi: "Üniversite ve fakülte sayılarında artışa gidilirken, akademik kadrolar ve fiziksel şartların yeterliliğinin sağlanamaması lisans eğitiminin niteliğinde düşüşe neden oluyor. İletişim fakültelerinde de bu temel sorun kendini gösteriyor. Mevcutta bulunan 60 iletişim fakültesinde 67 binden fazla öğrenci var fakat buna karşılık akademisyen sayısı 1984’te kalıyor."

'187 ÖĞRENCİ BAŞINA BİR PROFESÖR DÜŞÜYOR'

Yaklaşık 187 öğrenci başına bir profesör düşüyor. Toplam akademisyen sayısı incelendiğinde ise yaklaşık 34 öğrenciye bir akademisyen denk geliyor. Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısının OECD ortalaması ise 15. Yani iletişim fakültelerinde öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı, OECD ortalamasından oldukça yüksek ve bu durum eğitim kalitesini olumsuz etkiliyor."

Son beş yılda en yüksek işsizlik oranına sahip olan bölümlerin ilk üçünde 'gazetecilik ve enformasyon' bölümlerinin yer aldığına dikkat çekilen raporda, gazetecilik bölümü mezunlarının işsizlik oranlarının 2016 yılında yüzde 19.2, 2017 yılında 19.1, 2018 yılında 23.8, 2019 yılında 21.8, 2020 yılında 28.2, 2021 yılında ise 18.3 olduğu kaydedildi.

Raporda, şu ifadelere yer verildi: "TÜİK’in her yıl sonu açıkladığı işgücü raporu incelendiğinde, son beş yılda en yüksek işsizlik oranına sahip olan bölümlerin ilk üçünde 'gazetecilik ve enformasyon' bölümü olduğu görülecektir. 2016 yılında yüzde 19,2 ile 'gazetecilik ve enformasyon' bölümü en çok işsizlik oranına sahip ikinci bölümdür. 2017 yılında bu oran 19,1, 2018 yılında 23,8, 2019 yılında 21,8, 2020 yılında 28,2, 2021 yılında ise 18,3’tür. Rakamlar açıkça göstermektedir ki, 2018, 2019 ve 2020 yıllarında en fazla işsizliği gazetecilik bölümü mezunları yaşamıştır. Özellikle pandeminin yaşandığı 2020 yılında gazetecilik bölümü mezunları ağır bir işsizlik ile karşı karşıya kalmışlardır."

'MEDYA VE MEDYA EMEKÇİLERİNE YÖENLİK SİSTEMLİ BİR SALDIRI VAR'

Türkiye’de medyaya ve medya emekçilerine yönelik sistemli bir saldırı olduğun kaydedilen raporda, sektörün, bizzat iktidar eliyle maruz bırakıldığı dönüşümün işsizliği tetiklediğine dikkat çekiliyor.

Sadece işsizliğin değil kayıt dışı ve güvencesiz çalışmanın da sektörde yoğun şekilde yaşandığı belirtilen raporda iu ifadelere yer verildi: "Türkiye’de iletişim emekçileri ağır saldırı altındadır. Üstelik bu saldırı henüz mesleğe atılmadan, lisans eğitimi sırasında başlamaktadır. Yaşanan sorunların tesadüfi değil, sistematik olduğunu bilmek, çözüm tesis etmek açısından yerinde olacaktır. Ekonomik, siyasal ve ideolojik temelleri olan bu saldırılara karşı tek çare bir arada, omuz omuza mücadele etmekten geçmektedir. Tüm bu karanlık içinde ışık yine örgütlenmededir. Bu saldırılara verilecek en güzel yanıt yine yan yana olmaktan geçmektedir. Bir arada olmak, sesimizin, mücadelemizin birbirine karışması ve bu farkındalık bizi kurtaracak yegane şey olacaktır."