Taha’nın bir özelliği ırkçılık ile batı saldırganlığını, dini fanatizmi ve Ortadoğu diktatörlüklerini aynı görmesidir. “Bush ile Bin Ladin bana iki Bedevinin çekişmesini anımsatıyor” derdi

Raşit Taha: Kuzey Afrika’nın Fransa’ya büyük armağanı

Kimse sesinin mükemmel olduğunu söyleyemez, ilk dinleyenlerde kaba izlenimi bile uyandırabilir. Ama bu sokak şarkıcısını başta entelektüeller olmak üzere herkes çok sevdi. Ünlü şarkısı Hassbouhoum’da yalancılardan, hırsızlardan, başkalarını küçük düşüren insanlardan, katillerden, zalimlerden, hainlerden, cahillerden, vaizlerden, kâhinlerden söz eder. Bunlardan yakınan herkesin sesi oldu Raşit (Rachid) Taha.

Cezayir’in batısındaki Oran kentine bağlı zeytinleriyle ünlü Sig kasabasında sadece on yaşına kadar yaşamıştır Taha, çünkü ülkenin 1968’de içinde bulunduğu siyasi ortamında yaşanamayacağını düşünen babası tüm aileyi alıp Paris’e getirmek zorunda kalmıştır. Ama bu kadar kısa bir Cezayir yaşamı olmasına rağmen Arap kültürünü ne kadar iyi özümsediği müziğinden anlaşılabilir. Paris’te Taha için de kaçınılmaz olan “kader” biraz büyüdüğünde bir fabrikaya kapağı atmak olacaktı. Oldu da. Bir ısıtma cihazı fabrikasında çalışmaya başladı.

Hayat bir göçmen için her zaman sıkıntılıdır. Yaşamı öyle bir cenderedir ki sıkışıp kalmışlıktan kurtulmak için çabalar göçmen. En büyük belası ırkçılıktır tabii. Taha da ırkçılıkla karşılaştı elbette. Ama onun tepkisi diğer göçmen çocukları gibi olmadı. Onlara en iyi bildiği “iş”le karşılık vermeyi seçti: Müzikle.

Çalıştığı fabrikada Kuzey Afrikalı arkadaşıyla Carte de Sejour adlı grubu kurdu. Carte de Sejour’nun Türkçesi “Yeşil Kart”, yeşil kartla kast edilen de “oturma izni”. Göçmen bir müzik grubuna bundan daha iyi bir isim bulunabilir miydi? Bu grup sadece Arap kökenlilerin değil Fransız gençlerin de dikkatini çekmekte gecikmedi.
Bir protest müzik: Rai
Taha’nın Arap ezgisinden popa kayan tarzına kayıtsız kalmak mümkün değildi çünkü. Şu Cezayir’in meşhur Rai müziği idi Taha ile arkadaşlarının yaptıkları. Taha’nın doğum yeri olan Oran’da türemiş, kökleri 1900’lere kadar giden, protest özellikler taşıyan bir müzik türüdür bu.

rasit-taha-kuzey-afrika-nin-fransa-ya-buyuk-armagani-510745-1.
Kuzey Afrika’yı sömüren batılı devletlere karşı hınç, öfke de Rai’nin konusu olmuştur, umutsuz
sevda da.



Protest dememin nedeni şu; Cheb ( Hareket anlamına gelen bir sözcük bu, Rai müzik yapanlar adlarının başına bunu ekliyorlar, kadınlarda Chebba’dır ) Hasni adlı ünlü bir Cezayirli Rai şarkıcısı vardı, aslında aşk şarkıları söylerdi ama İslamcı baskılara, tabulara direnen şarkı sözleri de yazardı. Şarkılarında “alkol”, “boşanma” gibi sözcükler geçtiği için Selefi İslamcılarca 1994’de bir suikast sonucu öldürüldü. Rai’nin özelliği budur. Karşı olunması gerekene karşı olmak.
Popa kaymasından ötürü daha sonra Pop Rai olarak adlandırılacak türün en büyüklerinden biri olan Cheb Halid bu türün küresel çapta tanınmasındaki en büyük isim aslında. O da uzun yıllar yaşadığı Cezayir’den Paris’e İslamcıların baskıları yüzünden kaçmak zorunda kalmıştı. Onun Paris’e gelişiyle de bu tür yaygınlık kazanmıştı.

Rai “fikir”, “inanç” gibi anlamlara geliyor. Bedeviler (çöl adamları) sayesinde ortaya çıkan bir müzik olarak Rai’de İspanyol folkundan da Fransız ezgilerinden de esintiler görülür. Afrika’dan, elbette Arapça’dan da aldığı çok tını vardır. Bir fakir müziğidir aslında. Kuzey Afrika’yı sömüren batılı devletlere karşı hınç, öfke de Rai’nin konusu olmuştur, umutsuz sevda da.

Raşit Taha’nın müzik kariyeri, 1981’de kurduğu sözünü ettiğim Carte de Sejour grubu ile başlar işte. Taha parçalarında göçmenlerin entegrasyonunu savunduğu gibi onlara hoşgörü de ister.

Parlamenterlere tek tek dağıtıldı
Grubun Douce France (Tatlı Fransa) adlı bir şarkısı vardır. Bu aslında Charles Trenet’in bir savaş zamanı şarkısıdır, ironiktir, duygusaldır bir hayli, ama Taha ile arkadaşları biraz daha arabesk bir hava katmışlardır parçaya. Nasıl ikna edilmiştir bilemem ama dönemin Fransa Kültür Bakanı Jack Lang bu parçayı Fransa Meclisi’ndeki tüm parlamenterlere dağıtmış, dinlemelerini sağlamıştır. Faşist Ulusla Cephe’nin yükselme gösterdiği bir dönemde parlamenterler üzerinde etkili olmuştur parça.

Taha’nın bir özelliği ırkçılıkla, batı saldırganlığını, dini fanatizmi ve Ortadoğu diktatörlüklerini aynı görmesidir. “Bush ile Bin Ladin bana iki Bedevinin çekişmesini anımsatıyor” derdi örneğin. Raşit Taha’yı, Cheb Hasni ya da Cheb Halid’den ayıran şu; onun müziğinde son derece etkili bir punk rock ve Arap müziği karşımı vardır. Bu tarzı onun dinleyici kitlesini her geçen gün büyüttü.

“Anarşist” olduğunu söylemesi, bir Rock’cı gibi davranması, batıya eleştirel bakışı, Doğu’nun geriliğiyle, şiddet doğuran iklimiyle hesaplaşması, kural tanımazlığı kimilerinin gözünde onu “Fransa’nın tek gerçek serseri” yaptı. Meydan okumadığı tabu kalmamış biri oluşu güzel en güzel “serseriliğiydi”.

Batıda büyük bir ün kazanmasına rağmen asla bir göçmen olduğunu unutmamıştır. Bir göçmenin yaşamı boyunca alacağı tutumun ne olacağını şu müthiş sözlerle ifade etmişti: Yolun yüzünden adını, adın yüzünden yolunu değiştirme.
Bu dediğini yapmış biri olarak mutlu öldüğü söylenebilir. Raşit olarak doğdu, Raşit olarak öldü.