Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

BirGün’ün 23 Şubat 2018 tarihli sayısında “Tonton Erol ‘rastgele’ der” başlıklı “Memleket Hikâyesi”ni görünce bir kez daha değinmek gereğini duydum. Çünkü önceden yazılanlar çabuk unutuluyor ve yanlışlar durmadan yineleniyor…

Başta söylemekte yarar var: Ben Türkçeye ilişkin eleştiri ve önerilerimi, 1983 öncesi Türk Dil Kurumu ile 1987’de onun devamı olarak kurulan Dil Derneği’nin sözlük ve yazım kılavuzlarını temel alarak yapıyorum. Ne var ki 1983 yılında faşist darbeciler eliyle yapısı değiştirilen TDK, Türkçenin yazım birliğini bozduğundan, dilimizde kaygı verici boyutlarda bir yazım karmaşası yaşanıyor. Son dönemde içi boşaltılan ve bilimsellikten uzaklaştırılan Kurum, bir yandan eski dile dönüşün taşlarını döşerken, öbür yandan 90 yıllık yazım birliğimizi yok etme yolunda çaba gösteriyor.

İşte bu koşullarda varlığını sürdürmeye çalışan Dil Derneği hem eski TDK’nin bilimsel birikimine sahip çıkıyor, hem bağımsızlığını yitirmiş yeni Kurum’un yanlışlarına karşı savaşım veriyor.

•••

Dil Derneği’nce hazırlanan Yazım Kılavuzu’nun 10. baskısı bugünlerde çıktı. Eski TDK uzmanlarından olan Dil Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Sevgi Özel, kılavuzun yeni baskısının tanıtım yazısında, bizim sıkça dile getirdiğimiz “yazım birliği” konusuna değinerek şöyle diyor:

1983’ten önceki Türk Dil Kurumu’nun Yazım Kılavuzu bütün okullar, yazarlar, basın-yayın kuruluşları, yayıncılar için ‘tek kaynak’tı. 80’li yılların ortasında resmi TDK’nin yerleşmiş kurallarını altüst etmesiyle yazım birliği bozulmuş; yaklaşık 35 yıl içinde sık sık kurallarla oynanmış; sonuçta özellikle eğitim, basın-yayın kurumları büyük bir kargaşa ile yüz yüze kalmıştır. Bugün Dil Derneği’nin Yazım Kılavuzu düşünen, araştıran, yazan herkes için temel “tek kaynak”tır. Dil Derneği’nin kılavuzunda, yerleşmiş, yaygınlık kazanmış kurallar değiştirilmeden, dile yeni giren sözcük ve kavramlarla dizelge genişletilmiştir. Yapıtın 10. baskısının da ‘doğru yazmak’ isteyen, yazım birliğinin önemine inanan herkese öncü olacağına inanıyoruz. Ortak dil ve yazım birliği için Dil Derneği’ne destek veren bütün dilseverlere içtenlikle teşekkür ederiz.

•••

Şimdi yazının girişine dönebiliriz.
Eski TDK’nin ve onun yolunu izleyen Dil Derneği’nin Türkçe Sözlük’ünde “rast gelmek”, “rast getirmek”, “rast gitmek” yüklemleri vardır ama “rastgele” diye bir sözcük yoktur. “Lalettayin”, “gelişigüzel” anlamındaki bu sözcük, 1928 tarihli İmlâ Lûgati’nden beri “rasgele” diye yazılmaktadır. “İşiniz rast gitsin” anlamında kullanılan iyi dilek sözünün yazılışı da yine “rastgele” değil “rasgele”dir. Bu söz, avcılara ya da balıkçılara yönelik söylendiğinde “Avınız bol olsun!” anlamına gelir. Ömer Asım Aksoy da Nijat Özön de Necmiye Alpay da sözcüğün doğru yazımının böyle olduğunu söyler. Ama yeni TDK, pişmiş aşa su katmak ve kafa karıştırmak istercesine sözcüğün yazımını “rastgele”ye çevirmiştir. Darbe ürünü yeni TDK’ye en az bizim kadar karşı olan pek çok ilerici yazar da ne yazık ki bilmeden bu yanlışın taşıyıcısı olmaktadır.
Sözgelimi, BirGün’ün “Kültür-Sanat” sayfalarından birinde Alper Bahçekapılı’nın “Rastgele Notlar” başlıklı bir yazısını anımsıyorum.

Erk Acarer’in 21 Eylül 2015 günlü BirGün’deki yazısının başlığı da aynı biçimdeydi: Rastgele! Yazının içinde ayrıca şu tümceler geçiyordu: “Önce ekmekle deniz yemleniyor, ardından da oltalar ‘rastgele’ denip sallanıyor. (…) Örgü var örersen, balık var tutarsan. Rast gelsin!

Cumhuriyet gazetesinde bu sözcüğü en sık kullanan yazarlardan biri Aydın Engin’dir. Ama nedense hep yeni TDK’nin bozduğu biçimde yazıyor:

-“Rastgele bir seçim yaptım.” (“Okunmazsa okunmasın”, Cumhuriyet, 22 Mart 2017)

-“Rastgele ve ilk ağızda aklıma gelenleri sayıyorum…” (“Farklı düşünüyorsun, öyleyse geber!..”, Cumhuriyet, 16 Ağustos, 2017)

-“Rastgele bir örnek verdim ve az rastlanan bir örnek filan da değil.” “Eşekarıları bal kovanına giriş yaptı”, Cumhuriyet, 26 Kasım 2017)

-“Hepsini aktarmama gerek yok. Rastgele ikisini seçiyorum:” (“Reis uzmansa, ben daha uzmanım”, Cumhuriyet, 27 Kasım 2017)

, Cumhuriyet’te Aydın Engin yalnız sayılmaz bu konuda. İşte başka örnekler:

-“Satır sonundaki kelimeler, öylesine rastgele, tamamen yanlış yerlerden bölünmüş.” (Nilgün Cerrahoğlu, “Okur Temsilcisine”, Cumhuriyet, 2 Kasım 2015)

-“Hadi rastgele…” (M. Sadık Aslankara, “Bir anlatıyı roman kılma hüneri…”, Cumhuriyet Kitap, 30 Mart 2017, Sayı: 1415, s. 18)

-“O 6. bölümden rastgele gözümüze takılan satırları okuyalım:” (Tayfun Atay, “Yeni Türkiye’nin İsim Babası Kim?”, Cumhuriyet, 28 Nisan 2017)

Ve başka gazetelerden örnekler:

-“Rastgele okumalara karşıyım.” (Doğan Hızlan, “Etkin Bir Okurdan Yanayım”, Cumhuriyet Kitap, 12 Kasım 2015, Sayı: 1343, s. 21)

-“Rastgele? İstikrarsız?” (Tarık Günersel, “Seninim,”, BirGün, 8 Mart 2017)

Doğru kullanım örneğini de yine Cumhuriyetten verelim. İşte akademik bir makale başlığı:

“Evrim veRasgelelik (Kaya Yazgan, Cumhuriyet Akademi, 24 Mayıs 2017, Sayı: 13, s. 2).

•••

Dil Devrimi’nden yana olanların günümüzde başvuracakları doğru kurum, artık TDK değil Dil Derneği olmalıdır.