Muharrem İnce cumhurbaşkanı adayı olduğu gün “Ben meydanlarda entelektüel bir tartışma yapmak istiyorum” demişti. Hiç kuşkusuz çağırısı Erdoğan’aydı.

İnce’nin niyeti ekonomi, dış politika, eğitim gibi memleket sorunlarını düzeyli bir şekilde tartışmaktı ama olmadı. Olamazdı, çünkü tartışmaya açık bilgiyle yapılabilen entelektüel tartışma, karşında en az bir entelektüelin bulunmasını gerektirir.

Düşüncelerine yalanla, kaba kuvvetle gerçeklik sağlayan kişilerle tartışmaya kalkışmak Recep İvedik’le karşılaşmak gibi bir şey olur herhalde. O film serisini izleyenler bilir; Recep İvedik’le karşılaşıp da cümlesini tamamlayabilen olmamıştır. Dikkatle izlemişseniz Recep İvedik’i çileden çıkaranlar hep ondan uzak duranlar olmuştur.

İnce şimdi de Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşılıksız kalan “Yüreğin yetiyorsa çık karşıma, istediğin TV’de tartışalım” çağrısı yapıyor Erdoğan’a. İyi ki Erdoğan, İnce’nin bu davetini kabul etmiyor. Muharrem İnce, meydanlarda dağıttığı Erdoğan karşısında kendisi dağılmak istemiyorsa teklifini geri almalı.

Tartışan tarafların ortak bir dile, üsluba sahip olması gerekir. Değilse kavga kaçınılmazdır. Fikri olmayanlardan fikir tartışmasının usul ve üslubuna uymasını bekleyemezsiniz. Bu nedenle bilgiyle yapılan tartışmalarda kazanan her zaman yalana başvuran, usule aykırı davrananlar olur.

İnce, Erdoğan’la yapacağı tartışmada kimi ikna etmeyi düşünüyor bilmiyorum. Ama terbiye sınırını aşmadan bir cümle kuramayan gazete yazıcılarının, iktidarlarının yıkılacağı hissine kapıldıkça hırçınlaşan bürokratlarının, “Erdoğan, Ay’a otoban yapacağım dese inanırım” diyen seçmenlerinin entelektüel bir tartışmayı sindirebilecek zekâya sahip olmadığı kesin.

Bana kalırsa İnce anlaşabileceği kitleyi buldu, diyaloğunu onlarla sürdürmeye devam etmeli. AKP seçmeni içinde islamcıların siyaseti bozan dilinden bıkmış insanlar bir kulağı ile kendisini dinleyecektir.

“Entelektüel siyasetçinin yerini efe siyasetçiler aldı” başlıklı eski tarihli (07.05.2013) bir yazımda, Kelime Testi yöntemiyle Lincoln’den Bush’a ABD siyasetçilerinin siyasi söylem düzeyindeki sıradanlaşmayı ortaya çıkaran bir karşılaştırmadan söz etmiştim. Yakın tarihe gelindikçe başkan adaylarının konuşma metinlerindeki düzeyin hızla düştüğünü gösteren karşılaştırmada, Bush’un, 6. sınıf düzeyindeki bir çocuğun zihinsel kapasitesine hitap ettiği sonucu çıkmıştı. Emin olun, Trump’ın dahil edileceği yeni bir karşılaştırmada seviye yaşla değil, zihinsel hastalıklardan biriyle açıklanacaktır.

Böyle bir karşılaştırma Cumhuriyet, hatta İttihat ve Terakkiden günümüze politikacılar arasında yapılırsa sonuç ne çıkar? Gülmeyin lütfen, tahmin edin!

Bayram tatilini mutlu geçirmenizi diliyorum.