Referandum nasıl sonuçlanacak? Önümüzde hâlâ 1.5 aya yakın bir süre var. Neler olacak göreceğiz, ancak var olan koşullar altında bazı kestirim ve değerlendirmeler yapabilecek durumdayız.

Bu köşede daha öncede yazdım, seçmen davranışı üzerine uzmanlaşanlar, seçmenlerin oy verme davranışına etkide bulunan iki duyguya işaret ediyorlar; kaygılılık hali ve heyecan duyma! Daha açık bir ifadeyle belli bir siyasi parti ya da projeye oy verenler, söz konusu projeye yönelik heyecan duyup, ciddi kaygılar taşımıyorlarsa, desteklerini sürdürüyorlar.

O zaman önümüzdeki referanduma yönelik olarak yanıtlamamız gereken temel bir soru var. Daha önce AKP projesine oy veren seçmenler açısından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı güçlendirme projesi heyecan ve kaygılılık duygularına nasıl bir etki yapıyor? Bu sorunun evete ikna edilmeye çalışılan MHP ve hatta bir kısım HDP seçmeni açısından da yanıtlanması gerekir.

Eğer Erdoğan’ı güçlendirme projesi heyecan yaratıyor ve kaygıları dikkate değer biçimde artırmıyorsa, o zaman referandum, kuvvetle muhtemel ki evet oylarının ağır basmasıyla sonuçlanacaktır.

AKP oylarının 1 Haziran genel seçimlerinde gerilemesi de, 7 Kasım seçimlerinde bu oyların bir bölümünün geri dönüşü de heyecan/kaygılılık ikilisi çerçevesinde açıklanabilir. 7 Haziran’da AKP seçmenlerinin bir bölümü heyecanını yitirip, önceki dönemlere göre kaygılı hale geldiği için AKP oy kaybetti. O günlerde ben Haziran-Kasım arasındaki dönemde Kürt sorununa yönelik sertleşme politikasının kaybedilen heyecanı geri getirmeye yetmeyeceğini; o nedenle de AKP’nin toparlanamayacağını düşündüm. Ancak öyle olmadı; bazı başka mekanizmaların da devreye girmesiyle AKP 7 Kasım seçimlerinde toparlandı.
Bugün geldiğimiz noktada seçmen indinde bir kez daha bu iki duygunun nasıl değiştiğine bakmak durumundayız. Yakın dönemde yanılmış bir siyaset bilimci olarak bir kez daha yanılıyor olabilirim; ancak gördüğüm o ki, bugünkü koşullarda referanduma gidersek, AKP/Erdoğan projesi 7 Kasım’da başardığını bu kez başaramayacak!

Böyle bir sonuca varma nedenim çok açık; geçtiğimiz döneme göre toplum hem siyasal koşullar, hem de ekonomik duruma ilişkin daha öncesine göre daha kaygılı hale geldi. Burada soru işareti olan durum Erdoğan/AKP projesinin yarattığı heyecanın sürüp sürmediğidir. Görünen o ki MHP seçmeni önlerine konulan bütün gerekçelere rağmen, Erdoğan’ın orantısız biçimde güçlendirilmesinden heyecan duymadı. Bu anlaşılabilir bir durum ama asıl mesele AKP seçmeni içinde de % 20’lere varan bir kesimin bu projeye ikna olmaması. Heyecan bir yana bu derece güçlü bir liderlik, Erdoğan liderliğini geçmişte destekleyenler için bir kaygıya dönüşmüş görünüyor.

Şimdi AKP/Erdoğan cephesini kara kara düşündüren bu heyecanı bir kez daha nasıl artıracakları. Evet cephesi CHP ve HDP’yi aynı kefeye koyarak, bölücülük suçlamalarının hedefi haline getirmeye çalışıyor. Ancak beklenen etkinin yaratılabildiğini söyleyebilmek mümkün değil. Kuşkusuz Haziran’dan bugüne Kürt sorunu etrafında yaratılan bölünme senaryoları önümüzdeki günlerde daha uç noktalara da taşınabilir. CHP lideri Kılıçdaroğlu, iktidarın referandum öncesi Kandil’e girerek heyecanı yükseltme denemesi yapılacağını öne sürdü; bu konuda başka akla gelmedik yollar da denenebilir.

Bu yeni ve daha radikal denemeler heyecanı yükseltme konusunda etkili olabilir mi? Bu noktada evet cephesi açısından ciddi risklerin oluştuğu kanısındayım. Çünkü, siyasal alan uzunca bir süredir taşıyabileceği esnekliğin çok ötesinde zorlandı. Bugün seçmenlerin çok geniş bir kesiminde oluşan kaygılılık halinin gerisinde tam da bu zorlamalar var. Öyle olunca AKP cephesi açısından asıl risk, girişilecek maceraların hedef kitlesinde heyecanı değil, kaygılılık halini büyütmesidir.

Diğer bir anlatımla, 7 Haziran sonrası, AKP projesi heyecan yaratma adına Türkiye’ye bir trajedi yaşattı ama istediği sonucu da aldı; şimdi aynı tür bir deneme bir komediye dönüşüp, iktidarı evdeki bulgurdan da edebilir!

Yaptığımız çözümleme referandum sürecine AKP’nin merkezinde yer aldığı evet cephesi açısından baktı. Merkezinde CHP’nin olduğu hayır cephesinin stratejisi de ayrı bir değerlendirme gerektiriyor. Anlaşılabilir biçimde bu cephedeki vurgu AKP iktidarının yarattığı kaygıya odaklanıyor. Bu önemli bir boyut lakin yukarıdaki çözümlemeler ister istemez sorduruyor; hayır cephesinin yaratması gereken heyecandan ne haber? Kaygı siyaset dediğimiz aracın güvenilirliği ve konforuysa, heyecan yakıtıdır diyerek bitireyim!