Bütün dünyanın dikkatle izlediği Kuzey Irak Kürt Bölgesi’nde yapılan referandum, bu satırlar yazılırken sürüyordu. Bölgeden aldığımız haberlere göre oylama gayet sakin geçmekteydi. Sonuç aslında belli. Bu referandumdan “evet” çıkacak!.. Belli ki; “Seçim kurulunun herhangi bir oyun oynamasına(!)” gerek kalmadan, halkın kahir ekseriyeti, referandumla Barzani’ye destek verecek!..

•••

Kerkük’te Türkmenler, Araplar ve diğer bazı unsurlar oy kullanmadılar. Yapılan boykota Barzani yönetiminin sert cevap vereceği söyleniyordu... Hatta yöreye bir grup Peşmerge gönderilmişti. Yazı kaleme alındığında orada da oylamanın sakin geçtiği bildirildi.

•••

Bilindiği gibi;

“…Türkiye’nin menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, Şümul, miktar ve zaman hükümetçe tayin edilecek şekilde TSK’nin gerektiği takdirde sınır ötesi hareket ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi; ve aynı amaçlara matuf olmak üzere YABANCI SİLAHLI KUVVETLERİN TÜRKİYE’DE BULUNMASI…” kararı 23 Eylül günü olağanüstü toplanan TBMM de alınmıştı.

•••

Aslında geçen yıl kabul edilen sınır ötesi TSK’nin kullanılmasına dair tezkerenin süresi bitmemişti. Yaklaşık bir ay önce yeni bir tezkerenin tam da referanduma 2 gün kala TBMM’ye getirilmesinin gerekçesi Bakan Canikli’nin söylediğine göre, “Barzani’ye gözdağı vermek ve bu konuda Türkiye’nin ciddi olduğunu” ilan etmekti!.. Peki Barzani bizim ciddiyetimizi kavradı mı?.. Serinkanlılıkla referandum oylaması yapıldı. Barzani yolundan dönmedi!..

•••

Dün oylama sürerken Neçirvan Barzani, “Referandum sonrası hemen bağımsızlığımızı ilan ederiz diye bir anlayışımız yok!” diyerek uluslararası camiayı sakinleştirecek bir mesaj verdi… Belli ki bundan sonraki süreçte, bazen geren, bazen de gerginliği yok etmeye çalışan yumuşak beyanlarla karşılaşacağız!..

•••

Anlaşılan o ki Barzani; Referandum sonuçlarına karşı çıkan Türkiye, İran ve Irak merkezi hükümetini “bağımsızlık konusunda” uygulayacağı politikalarla önce ikna etmeye çalışacak. Sonra durumu soğutmaya bakacak. Daha sonra alıştırma ve kanıksatma yollarını deneyecektir. Bu arada yerel yönetim eksiklerini tamamlayıp, sınırlarını tam olarak belirgin hale getirecektir. Zamanlamasını kendisinin yapacağı bir anda da bağımsızlığını ilan edebilecektir.

•••

Sürecin bu şekilde aşağı yukarı gideceği belli. Biz buna karşı ne yapıyoruz? Diplomatik çözüm üretmek yerine bol bol tehditler savurarak, daha da ileri gidip, sınırlarımız içinde de olsa, şiddete başvurabileceğimizi gösteren resimler yayınlıyoruz. Kuzey Korevari silahlı güç gösterisinde bulunuyoruz!.. RTE; “350 km. olan sınırlarımızı kapacağız” diyor. Devamla; “petrolü kime satacaksınız görelim?” diyerek de Irak Merkezi Hükümeti’nin iddialarını teyit eden ikrar da bulunuyor!..

•••

Diğer yandan; bazı yetkililer “Habur Sınır Kapısı’nı kapattık” diyor, bir başka yetkili “Henüz kapatılmadı, acil güvenlik tedbirlerini aldık” diye açıklama yapıyor. Kısaca ne yapacağımızın tam belirlenmediği, sınırımızda oluşan ciddi krizi nasıl yöneteceğimize dair bir planın olmadığını görüyoruz!..

•••

Ortadoğu’yu yeniden zora sokacak bu can alıcı durumu, daha da yüzümüze gözümüze bulaştıracağımız açık. Çünkü böyle vahim durumdan çıkış için gerekli siyasi yönetimi kim yapacak? Belli değil… Bir yandan RTE konuşuyor!.. Sorumluluğu olmadan açıklamalarda bulunuyor. Diğer yandan sorumlu Başkan, ağzında laf dolaştırıp gerekli adımları atamıyor!.. Yetkisizmiş gibi davranıp kendini yok sayıyor!.. Zaten Dışişleri Bakanlığı tamamen oyun dışı.

•••

Dahası IŞİD ve diğer terör örgütleriyle olan ilişkilerden dolayı dünya indinde kötü bir görüntümüz de var!.. Yanlış Suriye politikasıyla Rusya’yı sadece Suriye’ye değil, Ortadoğu ve Akdeniz’e yerleştirdik. NATO ile ŞANGAY BEŞLİSİ arasında gidip gelen bir konumdayız!.. AB bizi dışlamak üzere. İşin vahim yanı, Ortadoğu’daki devletlerin biri hariç hepsiyle ilişkimiz limoni… Yani çelişkiler içinde yalpalayan bir anlayışla sorunun tam ortasında duruyoruz!

•••

Şimdi Putin devreye sokuluyor!.. Tam da İran’ın bölgeye gelip oturmanın alt yapısını oluşturduğu sırada!..Türkiye ekonomik ve siyasi ambargo koymaktan öte, silahlı müdahale ederiz tehditlerini savuruyor!.. Kimlerle birlikte silahlı mücadele edilecek?..

Cumartesi kabul edilen tezkeredeki Yabancı Silahlı Güçlerin davet edilme yetkisi bu nedenle mi alındı?..

•••

Oysa soydaşlarımızın yaşadığı en yakın komşu olarak sorunun çözümünde arabulucu olmalıyız!. Bir Ağabey olarak geleceği birlikte kurmanın yollarını aramalıyız!.. Ama heyhat!.. Olaylara bu şekilde yaklaşarak arabulucu olunamaz!.. Çözümde rol oynanamaz!. Barışı değil, savaşı öne koyan bir anlayışın saygın olması mümkün değildir!.. Böyle tehditkâr niyet, soydaşlarımız olan Kürtleri, Arapları ve Türkmenleri de büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bırakır. Onları koruyan ve kollayan değil, acı içinde bırakan bir ülke konumuna düşeriz..

•••

Kuzey Irak Kürt Bölgesi bizim sınırlarımızın dışındadır!.. 1926 Ankara anlaşmasının da içinde değildir. Bölgede yaşayanların kendi kaderini belirleme hakkı vardır!.. Irak’ın toprak bütünlüğü ve referandum, Irak’ın sorunudur. Biz bu referandumu sorun yaparak aslında bütün bölgeyi sorunlu hale getiriyoruz. Biz referandum hakkını hangi yetki ve sorumlulukla onların elinden almaya çalışıyoruz?!.. 1990’lı yılların başından beri bu bölgede yaşayan Kürtlerin varlığını tanıyoruz. Ve anlayışımız Çekiç Güç’e destek veren tüm siyasi partilerce kabul edilerek sürdürülüyor.

•••

Türkiye, Halepçe katliamından bu yana Kuzey Irak’ta bulunan Kürt soydaşlarımızın yanında oldu. Onlara maddi ve manevi yardım etti. AKP’de yeri geldi, Barzani’yi partisinin büyük kongresine çağırarak, yeri geldi Kürtlerden oy almak adına mitinglerinde yer vererek, yeri geldi “Bölgesel Yönetimi” tanıdığını açıklamak adına bayrağını göndere çekerek Kuzey Iraklı Kürtlere destek verdi!.. Peki, şimdi ne oldu?! Belli!.. Yaklaşan 2019 da milliyetçi oyları alabilmek adına yapılmaması gerekenleri yaparak tehlikeli bir oyuna hazırlanıyor!.. İktidar ülkemizdeki iç barışın ve sınırlarımız ötesindeki saygınlığımızın sağlanması için yapılması gerekenleri yapmıyor!.. Yüzde 50.1 alabilmek için askeri bir zafer kazanmayı tasarlıyor!.. Bu hırs, ülkeyi de soydaşlarımızı da ateşe atacak yanlış bir politikadır!.. Bu kadar gerçeklerden uzak politikanın başka izah tarzı olamaz!..

•••

Ne yazık ki; terörle /yönetim çıkarını birbirinden ayıramayan siyasiler, her Kürdü terörist olarak görüyorlar. Bu nedenle Kuzey Irak’ta gelişen olaylara sağduyu ile bakamıyorlar!.. Uzlaşmayı, anlaşmayı ve de barışı seçecekleri yerde, kan üzerine oturmuş milliyetçiliği özellikle öne çıkarıyorlar… İç politikada ancak böyle bir milliyetçilikle oy alabileceklerini zannediyorlar!.. İktidarın kaprisi ve öngörüsüzlüğü kendini vahim hatalara götürecek!. Farkında değiller!

•••
Ateşle oynadığımızın ayırdına varmalıyız!.. Referanduma, silaha başvurarak karşı koymak, yeni ve onarılmayacak yaraların açılmasına, sorunların çıkmasına ve bölgede kalıcı şiddetin hüküm sürmesine neden olacaktır!..Barış, ancak karşımızdakileri anlayarak ve ülkemizin geleceğimizi kolladığımız gibi Kürtlerin, Arapların ve Türkmenlerin de geleceğini koruyarak kalıcı hale gelebilir!.. Vakit geçmeden doğru olan kucaklaşma dilini konuşmaya başlamalıyız!