Malum geçen hafta İskoçya, kendi kaderini tayin hakkı için sandığa gitti. Ayrılsalar tüm dünyada Braveheart filmindeki meşhur sahne gösterilecekti. Fakat olmadı, Kraliçe’ye sadakat yemininin altından yüzde 55 çıktı

Malum geçen hafta İskoçya, kendi kaderini tayin hakkı için sandığa gitti. Ayrılsalar tüm dünyada Braveheart filmindeki meşhur sahne gösterilecekti. Fakat olmadı, Kraliçe’ye sadakat yemininin altından yüzde 55 çıktı.

Bu oran, 1999’da aynı gerekçeyle referanduma giden Avustralya’dan küsuratla bile olsa da fazlaydı. O tarihte kamuoyu araştırmaları cumhuriyeti gösterse de son düzlükte depara kalkan İngiliz tayı ipi göğüsleyince beklenen ayrılık olmamıştı. Bakmayın sinemada William Wallace’ı canlandırıp “freedom” diye bağırdığına, gerçek hayatta Mel Gibson da monarşiden yana oyunu kullanmıştı. Sinema sadece perdede büyülü bir dünyaydı...

Aynı gün milyonlarca sigara içimi uzaklıkta Galler’de Dünya Ragbi Şampiyonası’nın finali vardı. Dünyanın kanguru diyarının seçimini sorgulamaya başladığı dakikalarda Avustralya ile Fransa karşılaşıyordu. Millennium Stadı’na gelen sürpriz bir konuk şeref tribününde Fransız Devlet Başkanı Jacques Chirac ve Başbakan Lionel Jospin’in yanında yerini alıyordu.

Avustralya güle oynaya şampiyonluğa uzanırken, o beklenmeyen misafir seremonide de yerini almış; hattâ kupayı ülkenin en ünlü cumhuriyetçi figürlerinden, takım kaptanı John Eales’a vermişti. İşte o sürpriz Kraliçe İkinci Elizabeth idi.
Kim bilir belki de ragbi asla sadece ragbi değildi.

Şimdi gözler Katalunya’ya çevrilmiş durumda. 9 Kasım’da yapılması planlanan referandumun Anayasa Mahkemesi’nden geri dönüp dönmeyeyeceği merak ediliyor.

Tesadüf bu ya, Barcelona’nın yuvası bugün 57. yaşını kutluyor. Camp Nou şüphesiz yıllardır futbolun en önemli mabetlerinden biri, aynı zamanda Katalanların kalesi...

BİR STATTAN DAHA FAZLASI
1899’da İsviçreli Joan Gamper tarafından kurulan Barcelona’nın ilk stadı sekiz bin kişilik Carrer Industria’ydı. 1922’de açılan Camp Les Corts ise 35 yıl boyunca hizmet vermişti. Gala İskoç St. Mirren ile yapılırken, üç yıl sonra stat altı aylığına kapatılmıştı. Cezanın esbabı mucibesi İspanyol Milli Marşı’nı ıslıklayıp İngilizlerinkini alkışlayan taraftarlarda saklıydı.

İspanya İç Savaşı yaklaşıyordu. Kulübü, Katalan milliyetçiliğinin kalesi haline getiren başkan sınır dışı edilmişti. 1930’da İsviçre’de sessizce intihar eden Gamper’den sonra kulübün başkanlık koltuğuna oturan ve dönemin iktidarını elinde tutan diktatör Primo de Rivera’yı eleştirmek için La Rambla gazetesini bile kuran Josep Sunyol, 1936’da General Franco’nun askerleri tarafından öldürülmüştü. Stat, yasaklı dil Katalanca’nın konuşulabildiği tek yer olmuştu. Camp Les Corts’a artık sığmayan takıma yeni bir yuva lazımdı.

1954’te inşaatı başlayan ‘Yeni Saha’, 24 Eylül 1957’de Legia Varşova ile oynanan maçla kapılarını açıyordu. Handel’in Messiah’ı galaya renk katıyor, şükranların sunuluşunu müteakip Eulegio Martinez 180 bin meraklı gözün önünde ilk golü atıyordu.

Birçok finale ev sahipliği yapan Camp Nou, Michael Jackson’dan Madonna’ya, Luciano Pavarotti’den Frank Sinatra’ya birçok müzisyeni de ağırlamıştı.

Katalunya’ya özerklik verilmesi kampanyasının da merkezi olan Barcelona’nın mabedi, İspanya’yı yıllarca yöneten General Franco tarafından 1939’da sürgüne gönderilen Katalan politikacı Josep Tarradellas’ın doğduğu topraklara 38 yıl sonraki dönüşünden birkaç gün sonra ziyaret ettiği yerdi. Zira burası bir stattan çok daha fazlasıydı.

Bugün 99 bin kişilik kapasitesi bulunan Yeni Saha’nın misafir edebildiği insan sayısı yıllar içinde değişmişti. 1980’lerde 120 binden fazla kişiyi misafir edebilen stadın seyirci rekoru belki de, 1982’de Papa İkinci Jean Paul’ün düzenlediği bir ayinle kırılmıştı.

Bir ara dünya futbolunun mabedi Wembley’e de yeni bir çehre kazandıran İngiliz mimar Norman Foster tarafından elden geçirilmesi gündeme gelen Camp Nou, kulübün içine düştüğü durumdan etkilenmiş, kente şekil veren Gaudi’den esinlenen proje askıya alınmıştı.

10 gün önce yuvasında oynadığı Athletic Bilbao maçına tarihinde ilk defa deplasman formasıyla çıkan Barcelona, Katalunya Günü’nü kutluyordu. Sahada kozlarını paylaşanlardan “sarı-kırmızı” ev sahibi Katalan, “yeşil-beyaz-kırmızı” deplasman takımı da Bask bayrağının renkleriyle çimlere ayak basıyordu.

9 Kasım’da yapılır mı bilinmez, ama Katalunya mutlaka yakın gelecekte referanduma gidecek. İster misiniz çıkan sonucun yine “hayır” olması durumunda, tüm İspanya kabinesi, kraliyet ailesiyle beraber Camp Nou’da maç izlemeye gelsin.