Alejandro Amenabar Oscar kazanmış, “The Others” gibi bir korku başyapıtına imza atmış bir yönetmen ancak ‘Regression’ yönetmen için bir geri adım hamlesi daha

Filmin başlığındaki İngilizce yazılmış regresyon sözcüğünün çok sayıda kullanımı var. Filmde ise hipnoza dayalı bir psikoterapi yöntemini belirtmekte kullanılıyor. Hipnoz altına alınan hasta, bilinçliyken bastırdığı ve bu nedenle hatırlamadığı anılarını hatırlıyor. Böylece travmanın ya da sorunun kaynağına inilebiliyor. Fakat bu yöntem bugün eski popülerliğini yitirmiş durumda çünkü insanların gerçek anılarını değil, kendilerinden söylemeleri beklenen uyduruk hatıraları anlattıklarına sıklıkla rastalanmış.

Garip itiraflar
Alejandro Amenabar Oscar kazanmış, “The Others” gibi bir korku başyapıtına imza atmış bir yönetmen. Ama son birkaç filmdir tökezliyor. Bu kez de maalesef öyle olmuş. 1990’larda bir tür cadı avına dönüşen “satanist avı” döneminden bir öykü anlatıyor film. Alkolik bir babanın kızı kiliseye sığınıyor. Babası polise gidip “ben kızıma tecavüz ettim ama hatırlamıyorum” gibi garip bir itirafta bulunuyor. Külyutmaz bir detektif (Ethan Hawke) büyük bir skandalla karşı karşıya olduğuna karar veriyor. İşin içinde polis teşkilatı ve belki de kentin ileri gelenleri de vardır, ona göre.

Sorunlar bir değil
Filmin sorunları bir değil. Öncelikle bu cadı avı haleti ruhiyesini anlamıyor, anlamaya çalışmıyor. Cadı avını eleştireyim derken her şeyi bir küçük “cadı”nın üzerine yükleyip sırra kadem basıyor sonra da. Kaş yapayım derken göz çıkartıyor. Filmin en enteresan karakterleri olan alkolik baba ve kızı, figürandan öteye gidemiyorlar. Oysa babanın suçluluk duygularının nasıl tuhaf sonuçlar verdiği ele alınsa, ne zengin bir materyal var orada. Ya da detektifin paranoyasının altına biraz inmeye çalışsa...
Yazık olmuş, Amenabar için bir geri adım (bir tür regresyon) daha.

regression-korku-terapisi-78879-1.