O sınırdan kasası silahla dolu TIR’lar, içi kanla kokuşmuş katiller geçti de bir annenin mezara koymak için beklediği oğlu geçemiyor. Neden? Eziyet olsun, diye. Buna başka bir izah bulmak zor. SDP Eski MYK Üyesi Aziz Güler, 21 Eylül’de IŞİD’e karşı savaşmak için gittiği Rojava’da öldü. O gün bugündür cenazesi orada, doğup büyüdüğü İstanbul’a gelmesi yasak. Babası Mehmet Güler hastane önünde nöbette, oğlunu almadan dönmemeye kararlı. Ağabeyi Ersin Umut Güler, “gerekirse Azizimi sırtlar öyle getiririm evine”, diyor. Annesi Elif Güler, “izin verin, bayramlarda ziyaret edebileceğim bir mezarı olsun oğlumun”, diye haykırıyor. 10 gündür duyan yok.

• • •

Aziz, bugün bütün dünyanın lanetlediği, kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesi kılıçtan geçiren, insanlık tarihinin en utanç verici, en cani örgütlerinden biri olan IŞİD’e karşı savaşmaya giderken, gönlünde insanlık onuruna yakışan bir gelecek hayali vardı. “Başkalarının, tanımadıklarının dertlerini dert edinirdi. Van’da deprem olduğunda yerinde duramamıştı. Çocuklar açlıktan ölüyor diye kahroluyor, insanların kafalarını kesiyorlar, sessiz mi kalacağız diye isyan ediyordu.” Oğlunun yatağının üzerine serdiği fotoğrafları seven annesinin sözlerinden, Aziz’in gülen gözlerinden okunabiliyor her şey...

• • •

rehin-cenazeler-76488-1.IŞİD’le mücadele için ülke topraklarını yabancı askerlere açan hükümetin, IŞİD’le savaşmak için Suriye’ye giden kendi yurttaşı gençlere, ölülerine, ailelerine çektirdiği eziyetin gerekçesi izaha muhtaç. Zira, Suriye’den katliamdan dönen IŞİD’cinin Ankara’daki evinde dinlenip elini kolunu sallaya sallaya geri döndüğü sınırın, Aziz ve onun gibi onlarca gencin cenazesine kapanmasının nedeni ‘güvenlik’ olarak açıklanamaz. Kaldı ki, bir ülkenin bakanlar kurulu, insanına eziyet edecek, aileden cenazeyi kaçırmak gibi gaddarca bir karar alamaz. Yurtdışında ölen yurtdışında kalır diye bir hükme varmanın insanlıkla ilgisi yok. Kindar siyasetle ilgisi var ama...

• • •

Evdeki hesap çarşıya uymadı. Ne Esad gitti, ne de Emevi Camisi’nde namaz kılmak nasip oldu iktidara. Mezhepçi dış politika ve barışla değil de savaşla bölge liderliğine oynayan sığ stratejilerin sonunda, IŞİD’e karşı en etkili mücadeleyi veren PYD’nin batının bölgedeki en önemli müttefiki konumuna gelmesiyle sinir uçları iltihaplandı. Oy getirmeyen ve başkan yaptırmayan bir çözüm süreciyle dağıtılan barış masası içte HDP’nin, dışta PYD’nin terörize edilmesini gerektiriyordu. Mesele, bütün dünyanın savaş açtığı IŞİD’e karşı savaşmaya giden yurttaşının cenazesini gasp etmeye kadar geldi. Bu, Kürt ve Türk halkının birbiriyle dayanışmasına karşı verilen açık bir gözdağı.

• • •

Analar ağlamasın, diyorlardı. Artık analar ağlamakla kalmıyor, çocukları için, topraklarına sarılabilecekleri mezar diliyorlar. Çünkü saraya göre, Rojava’da IŞİD’e karşı savaşanlar da IŞİD’ciler gibi terörist! “Berkin’in anasına neler yaşattılar” diye iç çeken Elif Güler, Tayyip Erdoğan’dan umudu kesmiş, o da bir anne diyerek Emine Erdoğan’a sesleniyor: “Oğlumun cenazesini versinler bana.” Emine Hanım bu isteğe cevap verir mi, bilmiyorum. Bir bildiğim, onda hâlâ Roboskili annenin geri gönderdiği beyaz yazma duruyor. Ağır mı ağır...