Sana belediyenin hizmet vermesini engelleyeceğini vaat eden bir siyasiye oy verir misin?

‘Senden aldığım oy sayesinde makamlara kurulup üzerine maaş alarak senin sorunlarının çözülmemesi için çalışacağım’ diyen birini seçer misin?

Sormak bile saçma değil mi?

Ama burası Türkiye ve biz en fantastik distopyanın figüranlarıyız.

Başkanın CHP’den seçilmesine karşın belediye meclisinde çoğunluğu elinde tutan AKP’li ve MHP’li üyeler çalışmaları engellemek için elini kaldırabiliyor.

Cumhurbaşkanı’nın ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ sözü kulaklarında çınlayan Cumhur İttifakı’nın belediye meclis üyeleri, kendi siyasi ikballeri için halkın çıkarlarını hiçe sayıyor.

Sadece geçen haftadan birkaç örnek…

Birincisi:

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ekonomik kriz nedeniyle önünde uzun kuyruklar oluşan Halk Ekmek büfelerinin sayısını artırmak istiyor. Şehit ve gazi yakınlarının işleteceği 142 Halk Ekmek büfesinin açılmasını Cumhur İttifakı’ndan meclis üyeleri el kaldırarak engelliyor. Hatice Teyze, otobüse binerek geldiği Bayrampaşa’daki Halk Ekmek büfesi önünde soğukta, sıranın en sonunda bekliyor.

Bu sırada TBMM’deki bütçe görüşmelerinde AKP’li Tın, “Kuru ekmek yiyorlarsa aç değiller” diye kendisine de oy veren halk ile alay ediyor.

Yetmiyor.

AKP’li Tın’ın vekili olduğu Denizli’de yediği kebapları belediyeye yani oyunu aldığı kuru ekmekle doyan halka ödettiği iddiası ortaya çıkıyor.

KREŞE KARŞI DİRENİŞ

Geçen haftadan ikinci örnek…

İBB’nin ‘150 Mahalleye 150 Kreş Projesi’ kapsamında Tuzla’da yapılacak kreş alanı için imar değişikliği önerisi AKP’li ve MHP’li üyelerin oylarıyla reddedildi. İstanbul’un onlarca yıldır ranta kurban edilen spor ve yeşil alanları için böyle bir direniş görülmemişti.

Seçimde yüzde 50,52 oy alan AKP’li Tuzla Belediye Başkanı “Burası spor alanı” diyerek kreşe karşı durdu. Yandaş medyada demeçleri yayımlanırken Saray’ın gözüne girmeyi umuyordu. Oysa Tuzla’da yaşayan Zehra, üç yaşındaki oğlunu kreşe bırakabilecek ve çalışarak yuvalarındaki geçim sıkıntısını azaltabilecekti.

Bu sırada…

Siyasal İslamcı profesör TV kanalında “Üniversiteler fuhuş evi” derken Sayıştay raporunda, İBB’nin üniversitelilere dağıttığı bursların Cumhurbaşkanlığı Sistemi mevzuatına aykırı olduğu belirtiliyordu.

Zaten yeni sistemde eğitimin ne önemi var.

Bakınız; AKP milletvekili, Vakıfbank yönetim kurulu üyesi Hamza Yerlikaya. Geçen hafta lise diplomasının sahte olduğu mahkeme kararıyla tescillendi.

DİSTOPYANIN DİBİ YOK

Sayıştay raporunda ihtiyaç sahibi çocuklara İBB’nin süt dağıtması ‘mevzuata aykırı’ bulundu. Bu sırada Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda şarkılı türkülü, yuvarlak dev masalarda bir tek kuş sütü eksik yemek organize edildi. Üstelik pandemi nedeniyle ülkedeki tüm lokantalar kapalıydı.

Bir haftaya sığan çelişkiler biter mi?

İBB’nin temelleri çürümüş tarihi Yerebatan Sarnıcı’nda acil onarım yapmak için yaptığı başvuru da reddedildi.

Ekrem İmamoğlu, İstanbul’da metro yapımı için Hazine’ye yaptıkları 301 milyon euro’luk bono tahvil ihracı başvurusunun askıya alındığını duyurdu. Böylece binlerce insan, iki otobüs bir minibüs eziyetini yıllarca yaşayacak.

Gerçi taksiye binecek paran varsa da Cumhur İttifakı çoktan halka eziyete elini kaldırdı.

İBB’nin taksilere standartlar getirecek düzenlemesini engellediler.

Bir avuç taksi plakası sahibinin yakın mesafede, yağmurda müşteri almayan eziyetine İstanbullular mahkûm edildi.

HİÇBİRİNİ UNUTMA

İşte böyle, adım adım dünyanın en büyük metropollerinden İstanbul’un 16 milyon insanı siyasi hesapların rehinesine dönüştü.

Metroda telefonundan internete bağlanamamanın nedeni de bir rehine olman.

İBB metroda internete ulaşman için tüm altyapıyı tamamladı ama aylardır valilikten onay gelmedi.

Neler gördü bu şehir, bu ülke…

İBB’nin Maliye katkı payı olan 980 milyon TL, ülke tarihinde ilk kez 15 gün önce yani Ekrem İmamoğlu mazbatasını almadan ödenmiş ve bir haftada dağıtılmıştı.

Kamu bankaları İBB’ye kredi vermediği için yurt dışından kaynaklar bulundu. İBB’nin metro yapımı için aldığı kredilere, kamu bankası AKP döneminden kalan borçlar nedeniyle el koydu.

Pandemi sürecinde CHP’li belediyelerin ihtiyaç sahipleri için bağış topladığı hesaplar bloke edildi.

Belediyelerin bedava ekmek dağıtımı yasaklandı.

Adana Büyükşehir Belediyesi’nin pandemi sürecinde kurduğu sahra hastanesi mühürlendi.

Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin salgın nedeniyle mağdur olan esnafa ve halka destek için borçlanma talebi AKP’li ve MHP’li meclis üyelerinin oyuyla 4 kez reddedildi.

Ankara’da asbestli su borularının değiştirilmesi için alınacak krediyi AKP’li ve MHP’li üyeler engelledi. Belediye öz kaynaklarıyla boruları değiştirdi.

Bu köşeye sığmıyor halktan aldıkları oyla halka hizmeti engelleyenlerin marifetleri.

Belediye başkanlarının halkın görebileceği her yere yazması, anlatması, bu siyaseti deşifre etmesi gerekiyor.

Her geçen gün iktidarın çıkarlarıyla halkın menfaatleri arasındaki çelişki büyüyor.

Milyonlarca insanın, koltuk sevdasındakilerin rehinesi olmaktan kurtarılması için belediye başkanlarına büyük görev düşüyor.