Ceza hukukçusu Avukat Kanar, ‘kalıcı hale gelen OHAL’in kurumlara verdiği ‘süper’ yetkiler ve tehdit altında olan haklar ile ‘reisin ordusu’ konusunu değerlendirdi: “Hukuk devleti bitti, kanun devleti de yok artık!”

Reis ordusu modeli!

ERK ACARER erkacarer@birgun.net @eacarer

OHAL sonrası ‘güvenlik yasa tasarısı’, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Önümüzdeki hafta Meclis Genel Kurulu’na gelmesi beklenen teklifte, ordudaki tasviyelerin sürmesine kolaylık sağlayan maddeler dikkat çekici. Bunlara, bir yanıyla, darbe korkusunun sürmesi olarak bakılabilir. Bununla beraber, tasviyelerle yaratılan boşluğun, ‘tek adam için elverişli’ bir ordu personeli ile doldurulmasının amaçlandığı da anlaşılıyor.

Ceza hukukçusu Avukat Ercan Kanar, ‘kalıcı hale gelen OHAL’in kurumlara verdiği ‘süper’ yetkiler ve tehdit altında olan tüm haklarımız ile ‘reisin ordusu’ konusunu değerlendirdi.

Her şeyin bir ‘başı’ var!
Tek adama bağlı valilerin süper yetkileri, tasarının en çok tartışılan maddelerinden oldu. Valiler, 15 gün süre ile kişi ve kuruluşların şehre veya şehrin belirli bölgelerine giriş çıkışlarını yasaklayabilecek. Sokağa çıkma yasağı ilan edebilecek, kültürel, sportif, inanç etkinliklerini iptal edebilecek. Ancak ‘kalıcı OHAL’in’ başka kritik kurumlara verdiği olağanüstü yetkiler de var. Kanar, bu kurumların da tek kişiye çıktığının altını çizdi:

“Tasarı ile OHAL’e üç yıllık garanti verildi. İçişleri Bakanı coğrafi yapıda düzenleme önerisi de dahil süper yetkilerle donatıldı. Aynı yetkiler, 3 yıl süreyle akademisyen ihracında belirleyici olması kararlaştırılan YÖK Başkanı’nda da var. Yine Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nda benzer yetkileri görüyoruz. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 3 yıl süreyle salt çoğunlukla üye ihraç edebilecek. Devlet Denetleme Kurulu’na (DDK) olağanüstü yetkiler verilmesi de çok önemli bir gelişme. DDK, ordu dahil tüm kurumları denetleyebileceği gibi kurum başkanlarını görevden de alabilecek. Sendika başkanları, dernek yöneticileri de DDK sınırları içinde. Kurumun kayyum atama yetkisi de bulunuyor. Açıkçası, DDK’nın ordu dahil tüm kuruluşları denetleme yetkisi var. DDK’nın başı ise ‘Devlet Başkanı’.”

Savaşta bile olmayacak bir tehdit altındayız
Avukat Ercan Kanar, “Tüm haklarımız tehdit altında” derken, “Engizisyon ve şeriat hukukuna geri dönüldü” ifadelerini kullandı: “Örgütlü suçlarda gözaltı süresi 12 güne kadar uzatılabilecek. Yine 3 yıl süre ile idari ve adli her türlü mercii yargı kararı olmaksızın, darbe ve ‘terör’ suçları nedeniyle haklarında adli işlem yapılanların iletişimleri denetlenebilecek, haklarında bilgi ve belge toplanabilecek. Eşler ve çocuklar için de aynı işlem uygulanabilecek. Pasaportları iptal edilecek. Bu maddelerle, suç ve cezanın şahsiliği ilkesini ayaklar altına alınıyor. Ayrıca mahkeme tutukluluk süresini, 30 günde bir incelemek zorundaydı. Şimdi bu süre doksan güne çıkarılmak isteniyor. Ceza yargılaması ve yargı ayağında çok daha kötüye gidiliyor. Düzenlemeler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) gibi Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmelerine de aykırı. BM Sirakuza İlkeleri’ne göre savaşta bile ihlal edilemeyecek tüm haklarımız kalıcı olarak tehdit altında. Hukuk devleti bitti, kanun devleti de yok artık!”

Kanar, uygulamaların 12 Eylül’ü geride bıraktığından da söz etti: “Üç darbe dönemi gördüm. Temel hak ve özgürlüklerin baskı, tehlike altıda olması bakımından, içinde bulunduğumuz dönem hepsinden çok daha kötü. Askeri mahkemelerin bile kriterleri vardı. Örneğin sahte kimlik, örgütsel döküman olmadan ya da illegal bir yayın bulunmadan örgüt üyesi olamıyordunuz. Şimdi herhangi bir örgütün üyesi sayılmanız için muhalif olmanız yeterli. Savaş hukuku genişletildi. AKP’ye kim muhalifse risk altında.”

Dinci totaliter bir rejim örülüyor
İnsan haklarına aykırı rejim kurumsallaşıyor. Bu noktada ‘düzen sağlayıcılar’ da yeniden dizayn ediliyor. OHAL KHK’leriyle düzenleme yapılan alanların başında savunma ve emniyet geliyordu. Savunma alanında köklü değişiklikler hayata geçirildi, tedbir kararı olarak TSK’den ciddi sayılarda ihraçlar gerçekleştirildi.

OHAL sonrası tasarı maddeleri ise ihraçların süreceğine yönelik sinyaller veriyor. Bunun anlamı ne, orduda bir boşluk yaratılıp farklı bir biçimde doldurulmaya mı çalışılıyor?

Kanar cevaplıyor: “2002- 2003 yılına kadar güvenlik piramidinin tepesinde Milli Güvenlik Kurulu vardı. Şimdi, bir tek kişi ve o kişeye bağlı özel polis, ordu görevli olacak. İhraçlar devam edecek. Ordusu, polisi, JÖH ve PÖH’ü ile yüzünü Ortadoğu ve Afrika’ya çeviren, Azerbaycan tipi kökten dinci ve ırkçı bir reislik sistemi geliyor. Tek kişinin yetkileri eline aldığı dinci totaliter bir rejim örülüyor.”