Bugün kararlı ve tutarlı bir politikacı imajı çizmeye çalışan Süleyman Soylu, mevcut pozisyonunu yaptığı ‘U’ dönüşlerine borçlu. Soylu, geçmişte “Hesap sormazsam namerdim” dediği Erdoğan için bugün “Reise hep bağlı kalacağım” ifadelerini kullanıyor. İşte 10 maddede Süleyman Soylu…

‘Reise bağlılığın’ tarihçesi: 10 maddede geçmişten bugüne Süleyman Soylu

Haber Merkezi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan dönen istifasıyla bir anda Türkiye’nin en fazla konuştuğu isim haline geldi.

Soylu’nun 80’li yılların ikinci yarısında başlayan siyasi kariyeri, bugün İçişleri Bakanı unvanıyla devam ediyor. Soylu, 30 yılı aşkın siyasi yaşamında hayli çalkantılı ve tartışmalı süreçleri arkasında bıraktı. Kendisi bugün ‘kararlı’ ve ‘tutarlı’ bir siyasetçi imajı çizmeye çalışsa da, geçmişinde kör göze parmak yaptığı ‘u’ dönüşleri yer alıyor.

Bunlardan en bilineni, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı’yken Erdoğan hakkındaki hakaretamiz sözlerini unutarak 2012’de AKP’ye katılması… Soylu geçmişte, “Hesap sormazsam namerdim” dediği Erdoğan için bugün “Reise hep bağlı kalacağım” ifadelerini kullanıyor.

İşte köşe taşlarıyla, 10 maddede Süleyman Soylu’nun siyasi kariyeri:

‘EY ERDOĞAN, EMİR ERİ OLDUN’

1- Süleyman Soylu siyasete 1987 yılında girdi ve Doğru Yol Partisi'nin Gençlik Kolları'nda göreve başladı. Bu dönemde partinin Genel Başkanı Tansu Çiller’in gözdeleri arasına girdi. Adını daha sonra Demokrat Parti olarak değiştiren partide çeşitli görevler aldıktan sonra, Mehmet Ağar’ın seçim başarısızlığı nedeniyle istifa etmesinin ardından 2007’de genel başkan oldu. 2009’da yeniden başkan seçilerek unvanını korudu.

2- Soylu bu dönemde AKP Genel Başkanı ve Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’a sert bir muhalefet yürüttü. Siyasi stratejisini de bu karşıtlıkta ‘lider fügür’ olmak üzerine kurdu. Bu nedenle eleştirinin dozunu hep en yukarıda tutmaya çalıştı. AKP hükümetinin paçasından yolsuzluk aktığını, Türkiye'de ihale ve yandaş belediyeciliği yapıldığını dile getirdi. Erdoğan’a, “Ey Recep Tayyip Erdoğan, boyun eğdin, emir eri oldun, milletin ümitlerini boşa çıkardın. Boyan döküldü” diye seslendi. “Eğer tertemiz bir adamsam, eğer dürüst bir adamsam” diye başladığı bir konuşmasında AKP’den hesap sormadığı takdirde ‘namert’ olacağını söyledi. Sormadı.

DÖNÜŞÜMÜN BAŞLADIĞI NOKTA: REFERANDUM

3- 2009 yerel seçimlerinde, partisinin 2007 seçimlerindeki yüzde 5,4’lük oy oranını aşacağını, aksi halde istifa edeceğini söyledi. Parti yüzde 4’te kalınca Soylu önce istifa etti, sonra ‘tabandan gelen çağrı’ doğrultusunda yeniden aday olduğunu açıkladı. Ancak 16 Mayıs 2009'da kendi talebi ile gerçekleşen 5. Olağanüstü Büyük Kongre'de 3. tur oylaması öncesinde adaylıktan çekildiğini ilan etti. Soylu’yu kararından geri döndüren faktörün ne olduğu bilinmiyor. Bu nokta oldukça önemli. Zira adaylıktan çekildikten sonra, Soylu’nun siyasi dönüşümü başladı. DP çizgisinden AKP’ye doğru adım adım yaklaşıyordu. Bunun emaresi 12 Eylül 2010 referandumu süreciydi.

4- Soylu, referandumda ‘Evet’ lehine propaganda yürüttü. ‘Demokrasi Buluşmaları’ adını verdiği seminerler düzenledi; kent kent dolaşarak Erdoğan’a ve AKP’ye destek istedi. Bugün belediyelere art arda kayyum atayan ve muhalefete “terör” göndermeleri yapan Soylu, o günlerde, “Referandumu Türkiye'nin vesayetten kurtulup milli iradeyle yeniden buluşması olarak değerlendiriyoruz. 1960'tan itibaren Türkiye’nin içinde bulunduğu ara rejimden çıkmak üzere ilk adım olarak nitelendiriyoruz” diyordu. Bu konuşmalar daha sonra FETÖ operasyonları kapsamında kapatılan Cemaat medyasında da geniş şekilde yer buluyordu.

DP’DEN İHRAÇ EDİLDİ, AKP’YE KATILDI

5- Hüsamettin Cindoruk’un Genel Başkanı olduğu DP, Soylu’yu referandum tavrı nedeniyle ihraç etti. Soylu, 5 Eylül 2012’de tahminleri doğrulayarak resmen AKP’ye katıldı. 30 Eylül 2012'de AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’na seçildi; Ar-Ge’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Haziran 2015 genel seçimlerinde Trabzon milletvekili seçildi. Yeni partisinde hızlı yükseliyordu. Ancak bu henüz başlangıçtı.

6- Kasım 2015'te Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan 64’üncü hükümette Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevine atanan Soylu, Davutoğlu'nun istifası sonrası Binali Yıldırım tarafından kurulan 65’inci hükümette de aynı görevi sürdürdü. İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre, Soylu’nun bakanlık yaptığı 2016 yılının ilk 7 ayında bin 49 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Ancak bu, bir sermaye partisi olan AKP’de başarıyı ya da başarısızlığı belirleyen bir veri değildi. Zira Soylu, basamakları tırmanmaya devam edecekti. Soylu’nun bu yeni kariyerinde dönüm noktası Ağustos 2016 olacaktı.

YENİ DÖNEMİN ‘SİMGE İSMİ’ OLDU

7- Süleyman Soylu, 31 Ağustos 2016’da istifa eden Efkan Ala'nın yerine İçişleri Bakanı oldu. Soylu’nun Gülen yapılanmasına karşı olan ‘aktif’ mücadelesiyle bu makama getirildiği konuşuluyordu. 2010’da Fethullahçıların yargı organını ele geçirdiği referanduma verdiği destekle AKP’ye giriş bileti kazanan Soylu, bu kez Fethullahçı yapıya karşı olan ‘tavizsiz’ tutumu nedeniyle aynı partide alkış topluyordu. Pek çokları gibi Erdoğan’ı merkez alan ‘siyasi duruşu’ sayesinde ödülünü almıştı.

8- İçişleri Bakanlığı performansı, AKP’nin yeni siyasi yol haritasıyla da bağlantılı olarak, Soylu’ya milliyetçi-muhafazakâr tabanda önemli bir ‘sempati’ kazandırdı. AKP-MHP ittifakının ‘tutkalı’ olduğu söylenen Soylu, hükümetin yeni Kürt politikasının en etkili figürlerinden biri haline geldi. Yaptığı açıklamalarda, devamlı olarak sağ tabanı tatmin edecek ifadeler kullanmaya odaklandı.

Eylül 2016'da ‘terör örgütlerine destek verdikleri iddia edilen’ bazı belediyelerde görevden almaların olacağını söyledikten sonra sarf ettiği, “28 belediyenin yönetimi Kandil'in talimatıyla değil, şu ay yıldızlı bayrağı kendi gönlüne sindirmiş insanların yönetimiyle devam edecektir” cümlesi bunlardan yalnızca biriydi.

‘SOYLU, FETÖ’NÜN ERDOĞAN SONRASI PROJESİDİR’

9- Soylu’ya ilişkin bugüne kadar pek çok farklı görüş ve iddia ortaya atıldı. CHP’nin önde gelen isimlerinden Özgür Özel, katıldığı bir TV canlı yayınında Soylu’nun DP’den ihraç edilmesine işaret ederek, “FETÖ’den ihraç edilen ilk kişi olduğu” yorumunu yaptı. Özel, Meclis’te yaptığı konuşmada ise şu çarpıcı iddiaları dile getirdi: “Şimdi iddia ediyorum, iddiamız şudur: Süleyman Soylu, Sayın Recep Tayyip Erdoğan sonrası Adalet ve Kalkınma Partisi için genel başkan projesidir ama bu, bugünün projesi değildir; bu, kendisinin projesi de değildir; bu, yaklaşık dokuz on yıllık bir FETÖ projesidir.”

10- Soylu siyasi yaşamının en tartışmalı hamlelerinden birini ise 12 Nisan 2020 akşamı yaptı. Şahsi Twitter hesabından paylaştığı notla, İçişleri Bakanlığı görevinden istifa ettiğini açıkladı. Soylu, istifa gerekçesi olarak, büyük bir fiyaskoya dönüşen sokağa çıkma yasağını gerekçe gösteriyordu. Beklenmedik bu hamle, iktidar yanlıları dahil tüm kamuoyunda şaşkınlıkla karşılandı. Birkaç saat sonra ise Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Erdoğan’ın Soylu’nun istifasını kabul etmediğini duyurdu. Ancak Soylu bu hamlesiyle, yaklaşık 2 saatlik zaman zarfı içinde AKP’deki çatlakları ve partinin ne denli kırılgan bir yapıya dönüştüğünü görünür hale getirdi. Bu olayın ardından kimileri Soylu’nun güçlendiğini, kimileri ise Erdoğan’ın ‘bunu affetmeyeceğini’ dile getirdi. Kuşkusuz gerçeği anlamak için ihtiyaç duyulan tek şey 5 harfli bir kelime: Zaman.