Rejimin çemberine girilmez
DEM Parti’ye uzatılan elden CHP ile ılımlı sohbetlere Saray atağa geçti. Karşı mahalle hassasiyeti ile yapılan muhalefet rejime meşruluk sağlarken araştırmacılar, toplumun siyasal mücadelelerle dönüşeceğini vurguluyor.

Politika Servisi
Siyasetin üst perdesinde kurulan normalleşme tartışmaları sürüyor. Saray rejimi bir kez daha ömrünü uzatmak için kolları sıvarken meşruiyetini de dizayn etmeye çabaladığı muhalefet üzerinden sağlamaya çalışıyor.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’den DEM Parti’ye uzanan elin ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da ortağına destek mesajları veriyor. Ancak muhalefet cephesindeki kafa karışıklığı kamuoyunda da gözle görünür durumda. Rejimin muhalefeti hizalama arayışına karşı DEM Parti şimdilik süreci izler bir görüntü çizerken CHP lideri Özgür Özel’in ‘normalleşme’ söylemleri rejimin bir kez daha tahkimi açısından yeni tehlikeler barındırıyor. Erdoğan ile başlayan görüşmeler sonrası sık sık ‘toplum bunu istiyor’ sözleriyle normalleşme sürecinin altını çizen Özel, Meclis’teki yeni yasama yılı açılışında da Erdoğan’ı ayakta karşılamasını ‘makama saygı’ sözleriyle savunmuştu. Özel, Meclis’teki ayağa kalkma olayına ilişkin önceki gün yaptığı konuşmada toplumun yüzde 74’nün destek verdiğini söyledi. AKP ve MHP seçmenlerinden de örnekler veren Özel’in partisinin yüzde 38’inin de ‘onaylamıyorum’ dediğini aktardı. Gelen eleştirileri ‘Biz Erdoğan ile zaten mücadele ediyoruz’ sözleri ile yanıtlayan Özel, normalleşme tutumunu da karşı mahalleye sesleniş olarak sunuyor.
Muhalefetin izlediği bu tutumu Yöneylem Araştırma Koordinatörü Doç. Dr. Derya Kömürcü ve Bulgu Araştırma’nın Kurucusu Sosyolog Semih Turan değerlendirdi. Siyasetçilerin yarın seçim olacakmış gibi taktik hamlelere başvurduğunu belirten Kömürcü, “Anketlere dayalı, ‘toplum bunu düşünüyor’ gibi söylemler çok geçerliliği olan olgular değil” dedi. Siyasal mücadeleler sonucunda toplumun görüşünün değiştirilebileceğini, kamuoyunun yaklaşımlarının tekrar inşaa edilebileceğini aktaran Kömürcü, şöyle konuştu:
“Bir gün ‘iktidarın meşruluğu yok’ derken diğer gün ayakta karşılamanın normal olduğu savunuluyor. Karşısında normal bir iktidar varmış gibi sergilenen bu görüntü karşı mahalle arzusu ile nedenselleştiriliyor. Burada muhalefete düşen görevler özellikler neredeyse bütün alanları sorunlu hale gelen ülkede iktidarın daha fazla meşruiyetini sorgulatır hale getirmek. Hatta yerel seçimlerin ardından yol haritası arayan Erdoğan normalleşme tartışmaları ile nasıl kendine zaman kazandırdıysa bugün de muhalefetin bu tavrından meşruiyetini sağlıyor.
BİR GÜN DAHA KALMAK İÇİN HER ŞEYİ YAPARLAR
Çünkü Bahçeli ve Erdoğan’ın ortak olduğu bu rejim çok açık ki bir gün daha iktidarda kalmak için her şeyi yapacaktır. Bahçeli nasıl ki yerel seçim öncesi Öcalan’ın okutulan mektubuna sessiz kaldıysa bugün de yeni ittifak arayışları ya da muhalefetin dizaynı gibi birçok sebepten bir süreç başlatıyor. İktidar bir kez daha gündemi belirleme gücünü almış gözüküyor. Erdoğan ve Bahçeli tarafından servis edilen ‘İsrail saldıracak’, DEM Parti tokalaşması gibi pek çok konu muhalefetin önüne geçiyor.”
NORMALLEŞME TARTIŞMASI REJİME YARAR
Bulgu Araştırmanın kurucusu Semih Turan ise anketlerde çıkan normalleşme sorularının doğru sonuçlar üretmediğini belirtti. Turan şöyle konuştu:
“Normalleşme aslında bu toplum için hukuk devletine geri dönebilmek, hak ihlallerini engelleyebilmek, kadınların ve çocukların yaşamını koruyabilmek, ücretleri insanca bir yaşam seviyesine çıkarabilmektir. Bu anlamda toplum bu iktidarla normalleşmeye aslında sıcak bakmıyor. Hatta diyalog iyidir diyenlerin sayısında azalış var. Çünkü tüm bu tabloyu iktidarın ve ortaklarının yarattığını toplum da hayatın her alanında görebiliyor. Yani halk desteği azalan ve çıkış arayan bir rejim karşısında sürdürülen normalleşmenin pek bir getirisi yok. Öte yandan rejim açısından ise bu tartışma oldukça kullanışlı hem kendi seçmenini konsolide ediyor hem de muhalefete bir sınır çizmiş hale geliyor. Muhalefet, Anayasa değişikliği altında aday olmak isteyen Erdoğan’ın meşruluğunu dahi kabul etmiş durumda. Sadece adaylık için de istemiyor bunu Erdoğan. Tıkanmış sistemini açmak, rejimi yeniden tahkim etmek için bir yol izliyor. Sonuç olarak muhalefete burada düşen demokratik kitle örgütleriyle, sendikalarla, kadın ve gençlik hareketlerinin içerisinde demokratik ve toplumsal hareketlerin içerisinde yer alabilmek.