Google Play Store
App Store

Rejim, gerici politikalarla nefes almaya çalışıyor. Tarikatlarla işbirliğini savunan Bakan Tekin’den muhafazakârları sokağa davet eden AKP’li Akar’a, direnişleri bastırmaya çalışan müftülere rejim kendini tahkim etme arayışında.

Rejimin tahakküm aracı dincilik
2 ayı aşkın süredir direnen Polonez işçilerini Çatalca Müftüsü engellemeye çalışmıştı.

POLİTİKA SERVİSİ

Ülkeyi yönetme krizi ile karşı karşıya olan iktidar hamle arayışlarını memleketin dört bir yanında uygulamaya çalıştıkları gerici politikalarla sürdürüyor.

Toplumun farklı kesimlerinde yükselen isyanlar, derinleşen ekonomik kriz, var olan adaletsizlikler ve yolsuzluklar görmezden gelinirken AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere iktidar çevreleri açtıkları tartışmalarla gündemi eline almaya çabalıyor.

Devleti dönüştürmeyi başaran siyasal İslamcı rejim, laikliği büyük oranda tasfiye etse de bütün gücüne rağmen krizden çıkacağı ve sistemi kalıcılaştıracağı hamleler yapamıyor.

Ancak buna rağmen iktidar tüm bu kriz ortamında bir yanda nefes almaya çalışırken diğer yandan da rejimin tahkim edilmesine yönelik arayışını sürdürüyor.

Toplumsal desteğini yitirmeye başlayan Erdoğan, bu anlamda bir kez daha kimlik politikalarına sarılırken yaratılan gündemlerle de gericiliği beslemeye çalışıyor.

Başlattıkları Anayasa tartışmalarından toplumsal yaşama kadar rejim bir kez daha laikliği hedef alıyor. İmam Hatipler Kurultay’ında “Tek bir sıfatım var. O da imam hatipli olmak. İmam hatip mücadelesi bir vatan savunmasıdır” ifadelerini kullanan Erdoğan’ın ardından iktidar çevreleri de yaptıkları açıklamalara gerici politikaları savundu.

GERİCİ VAKIFLARLA PROTOKOLLER SORUN DEĞİL

Son olarak tarikat ve cemaatleri yine sivil toplum örgütü diye tanımlayan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Tüzel kişilerle protokol imzalayabilirim. Bunlarla yapılan protokol bir elin parmağını geçmez” dedi.

Tekin açıklamasında “Dün Suna ve İnan Kıraç Vakfı ile protokol yaptık. Yapılan protokol bir elin parmağını geçmez cemaat tarikat diye tanımladıkları protokolün sayısı 8-10 tane bir şeydir. Protokollerde inisiyatif tamamen Bakanlığa aittir. STK’larla yapılan protokollerde bir beis görmüyorum” ifadelerine yer verdi.

MUHAFAZAKÂRLAR SOSYALLEŞİN

Daha önce “Eğitimin amacı bilgi değildir. Amaç, Allah korkusu ve kuldan utanmadır” diyen eski Savunma Bakanı ve AKP Milletvekili Hulusi Akar’ın açıklamaları da dikkat çekti. Sokaklarda yanlış işler olduğunu savunan Akar, “Muhafazakâr insanların sosyalleşmesi. İnsanların sokağa çıkması lazım. Bunun için çeşitli faaliyetlerin yapılması lazım. Herkes evinde kendi çalıp kendi oynuyor dolayısıyla sosyalleşme olmuyor. Sokakta görünmüyorsunuz ve siz görünmediğiniz zaman da sokakta yanlış işler oluyor. Bu konuda da belediye başkanımızın önderliğinde, valimizin katkılarıyla, arkadaşlarımızın yardım ve destekleriyle bu konuda gerçekten çok önemli gelişmeler oldu. Dolayısıyla bu manada çalışmaların bu yönde de çok büyük önem arz ettiğini söyleyerek hepinizi saygıyla selamlıyorum” dedi.

YENİ ANAYASA İÇİN HÜDA PAR İŞBİRLİĞİ

Rejimin geleceği için dört elle sarılanan Anayasa tartışmalarında da Cumhur İttifakı içerisinden laiklik karşıtı açıklamalar sürüyor.

AKP listelerinden Meclis’te kendine yer bulan gerici Hüda Par’ın hedef aldığı 4’üncü madde Erdoğan ve Bahçeli tarafından tartışılmaya müsait değil açıklamalarıyla geçiştirilse bile Erdoğan, “Demokratik siyasette, düşüncenin ifade edilmesine elbette engel olunamaz” sözleriyle laikliği hedef alan tutumu ifade özgürlüğü şeklinde değerlendirdi.

Konu ile ilgili AKP ve Cumhur İttifakı içerisinden birbirinden farklı açıklamalar gelirken ülkenin var olan birçok sorununa rağmen tartışma yeni Anayasa çağrılarıyla sürdürüldü. MHP’den yapılan açıklamada yaratılan tartışmaya ilişkin “Türkiye’nin sivil, kapsayıcı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile uyumlu, yeni bir anayasa yapımına ihtiyaç duyduğunun açık olduğu açıktır’’ denildi.

TOPLUMSAL MUHALEFETİN ÖNÜNE DİN ENGELİ

Öte yandan Siyasal İslamcı politikalarla kendine çıkış noktası arayan rejimin karşısında ülkenin gerçek sorunlarını ortaya çıkaran toplumun direnen kesimlerinin karşısına da din görevlileri sahaya sürüldü.

Hak kayıplarına, düşük ücretlere karşı direnişe geçen işçiler, MESEM projeleriyle sermayeye ucuz iş gücü yapılan gençler verilen vaazlarla ikna edilmeye çalışılıyor.

Buna göre Antalya’da, Akdeniz Sanayi Sitesi Kooperatifi’nin isteği üzerine, imamların çıraklık okullarına yönlendirme amacıyla çocukları MESEM’lere yönlendirmek için vaazlar verildiği ortaya çıkarken fabrikalarda direnen işçilerde müftülerin direnişi bastırma çabasıyla karşı karşıya kalıyor.

İstanbul’un Çatalca ilçesinde bulunan Polonez gıda fabrikasında çalışırken Tek Gıda-İş Sendikasına üye olduktan sonra işten çıkarılan 146 işçinin direnişi iki ayı geride bırakırken geçtiğimiz günlerde Çatalca Müftüsü işçilere müdahale etmeye çalıştı.

Direnişteki işçilerin yanına giden Müftü Ahmet Mehmetalioğlu işçilerin müzik sesini kapatıp sessiz olmalarını isteyerek tartışma yarattı. İşçiler kendilerinin provoke edildiğini belirterek müftüye karşı çıktı.

Urfa’da da daha önce hakları için direnişe geçen Özak işçileri de Urfa İl Müftüsü tarafından ‘burada toplanmanıza müsaade etmeyiz’ sözleriyle camiden kovulmuştu.