Türkiye’de kanser hastalarından, translara ve 28 Şubat mağdurlarına kadar geniş bir peruk kullanıcısı var

Rengarenk  peruk vitrinlerinin hikâyesi

DUYGU TEMEL - duygutemel@gmail.com

Ortaçağ’da Avrupalıların başlarındaki bitleri gizlemek amacıyla kullanılan peruk günümüzde güzellik amacına dönüştü. Giderek popülerleşen peruk modasının hammaddesini ise kadınlar oluşturuyor. Dünyanın bir ucundaki saçlar bambaşka bir yerdeki kadının ayna ile barışmasını sağlıyor. Saç endüstrisinin lideri ise nüfus yoğunluğunda dünya birincisi olan Çin. İkinci sırada ise Hindistan var. Hindistan’da nüfus yoğunluğunun yanı sıra fakirlik de bu durumda çok etkili. Türkiye’de ise birbirinden pek çok farklı sosyal gruptan insan peruk kullanıyor. Kanser hastalarından, translara ve 28 Şubat mağdurlarına kadar geniş bir peruk kullanıcısı var. Tarlabaşı’nda yıllardır gerçek peruk işi yapan Selami Aktaş’la, rengarenk peruk vitrinlerinin arkasındaki hikayeyi konuştuk.

TÜRK KADINLARININ SAÇLARI ÇOK KALİTELİ

Ben saçın ithalatını yapıyorum. En çok Çin’den alıyoruz. Türkiye’de yerli saçlar da var. Ama bunlar yurtdışından gelen saçlara göre daha pahalı çünkü Türk kadınlarının saçları daha kaliteli ve güzel. Bölgeye göre saç çok değişir, her coğrafyanın saçı farklıdır, bulunduğu iklimden dolayı; kalitesi de farklıdır. Çin’in saçını gidip Afrika’da satamazsınız yapı olarak uymaz. Çin de çok farklı saç var ama hepsini getiremezsin belli başlı uygun olanları seçmelisin, o zaman iyi bir çalışma yapmış olursun. Mesela Rus’ların saçları çok ince tellidir. Bizim insanımızın saç kalınlığı ise 0,6-7 mikronluk. Onların ki daha ince yumuşak bebeksi oluyor; bize uymuyor yani. Nerenin saçını nereye kullanacağını bilmen lazım. Türkiye’de en çok Çin saçı tercih ediliyor. Çok büyük bir pazar çünkü Çin. Hindistan’da, Çin’de yapılır bu iş. Sebebi de hammaddenin orda olması. Bizim saçlarımızda İtalya’ya çok satılıyor. Profiller uyuyor. Özellikle Karadeniz çevresindeki insanların yapısı aynı aşağı yukarı İtalya, saç yapısı da uyuyor.

28 ŞUBAT PERUK SEKTÖRÜNÜ ÇOK ETKİLEDİ

Şu an sektörün durumu iyi değil. Saçı ithal ediyoruz. Türkiye’de özellikle İstanbul’da bir pazar oluştu ancak yine de üzerine pek düşülmüyor. Çin çoğu alanda olduğu gibi peruk sektöründe de önde. Şu an Çin, piyasanın yüzde 70’ine sahip. Türkiye’de 28 Şubat döneminde türbanla üniversiteye giremeyen genç kızlar vardı. Okula girebilmek için türbanlarının üstüne sentetik peruk kullanırlardı. Gerçek saç tercih etmezlerdi onlar. O dönem bu durumun sektöre etkisi büyük oldu. Tesettürün üniversitelerde serbest kalması özellikle sentetik grubunu olumsuz etkiledi.

Kanser hastalarının kendini toplumdan soyutlamamalarına yardımcı oluyoruz
Biz ağırlıklı olarak kanser hastalarına, trans bireylere, animasyon sinema sektörüne, özel tiyatrolara da satış yapıyoruz. Özellikle kemoterapi nedeniyle saçları dökülen hastalar çok geliyor. Kadınlar için saç çok özel bir aksesuardır. Güzelliğinin ve mutluluğunun tamamlayıcısıdır. Bunu kaybetmeleri çok acı. Ama biz kadınların görünüşünden rahatsız olup kendini toplumdan soyutlanmamasına yardımcı oluyoruz bir nevi.

ANNEANNESİNİN SAÇINDAN TORUNUNA SAÇ YAPTIRAN MÜŞTERİM OLDU

Bu saçlar çok uzun süre muhafaza ediliyor. Çoğumuzun bebeklikten kalma saklanmış saçları vardır. Bana anneannesinin saçını torununa çıtçıt yaptıran olmuştu mesela. Saçlarını kesip satanlar da oluyor. Saçın fiyatlandırması her saça göre değişiyor. Uca tok düşmesi, bakımı, santimi, ağırlığına göre fiyatlandırıyoruz. Saçın kilosu 700-800 civarı. Özellikle orijinal kestane sarı tonlarının fiyatları daha farklı oluyor. Saçlarda bozulma olmaz bir işlem yapılmaz. Bu biraz tuhaf bir alışveriş aslında. Bedenine ait saç tellerini satıyorsun ve bu bir başkasında hayat buluyor. Neticede saç organik bir madde. İnsandan alınmış bir organ gibi. Ben bu işi artık bırakmak istiyorum dinen caiz değil çünkü hadislerde geçiyor.