İstanbul bir büyücü… Büyücü kentte

İstanbul bir büyücü…
Büyücü kentte büyüleyen bir genç Ayşegül.
Ankara sevdalısı bir kadın olarak birkaç aydır haftanın üç gününü İstanbul’da yaşıyorum… İnsanın kimyasını bozan bir dünya kenti İstanbul! İnsanın o kentte yaşama tutunması çok kolay görünmüyor. Sakin bir kentte yaşama alışanlar için ürkütücü bile olabiliyor. Sevdikleriniz varsa onlarla çoğalıyorsanız işte o zaman İstanbul sizi ürkütmüyor hatta o kentte soluk almak tutkuya dönüşüyor.
Bir sabah bir sabahyıldızı ile Cihangir’de buluştum.
Sabahyıldızım Ayşegül Sert, yaklaşık on yıldır Amerika’da yaşıyor.
Fransız Lisesi Pierre Loti’de mezun olduktan sonra önce dört yıl LOS Angeles USC – Universitey Of Southern Calıfornia’da öğrenimimi tamamladı. İki yıl Los Angeles’te çalıştı. Dört yıldır New York’ta yaşıyor. Bu sürede NYU ve ColumbiaÜniversitelerinde mastır yaptı, şimdilerde 22 yıllık Amerikan sanat dergisi VENICE MAGAZINE’nin New York Editörü.
Ayşegül’le konuşurken hem özlem gideriyorum hem de onu gözlerimle tarıyorum. İstanbul’da Adanalı bir babanın, Erzincanlı bir annenin çocuğu olarak doğup büyüyen on yıldır Amerika’da yaşayan İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Türkçe konuşan Ayşegül öyle doğal bir görünüme sahip ki sanki dün Anadolu’dan çıkıp gelmiş…
Baba Abdullah Sert uzun yıllar sendikal dünyaya emek vermiş, avukatlık yapmış, Aziz Nesin’le Yazarlar Sendikası tüzüğünü kaleme almış, DİSK avukatlarından; ne yazık ki kızı Ayşegül’ün bu günlerini göremeden bu dünyadan göçüp gidiyor.
Anne Gül Demir, Ayşegül’ün yaşı kadar gazeteci ve Turkısh Daıly News gazetesinin İstanbul temsilciliğini yapıyor. Sadece Türkçe konuşan Gülendam’ın kızı gazeteci Gül Demir iki dil, kızı Ayşegül dört dil konuşuyor.
Çocukken Yaşar Kemal’in, Yılmaz Güney’in sevdiği Ayşegül çağdaş dünyayla buluşma adına verdiği mücadeleye bunca donanımına karşın doğallığını koruyor. Anadolu kültürünü içselleştirmiş aile çocuğunu sağlıklı eğitince yerelden evrensele yolculuğun çağdaş örneği renklerini koruyan bir genç olarak karşımıza çıkıyor.
Ayşegül’le doğallığı, sosyalleşmeyi, ülkemizi, dünyayı konuşmaya doyamıyorum.
Onun doğal saçlarına bakınca ülkemizde sıkça tekrarlanan bir sözü aktarıyorum ve birlikte gülüyoruz. “ Ay şekerim saçlarını kesince çok modern olmuşsun.” Modernliği saçın boyunda gören bir toplum algısı ikimizi de şaşırtıyor.
Sanat dergisinin New York editörü olarak son röportajlarından birini Şilili ISABEL Allende ile yaptığını ve ondan etkilendiğini söylüyor. Uzun yıllar sürgünde yaşayan yazar ailesine ve ülkesine uzun mektuplar yazarak hem öykü hem romanlarını oluşturuyor hem de acılarını aşıyor.
Ayşegül, kısa bir dinlence için geldiği İstanbul’da Kemal Kılıçdaroğlu fırtınasını soruyor:
Ona gözlemimi aktarıyorum:
CHP’NİN yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sosyal sermayesinin yüksekliğinden söz ediyorum. İçten, çalışkan ve doğal biri olarak sosyal sermayesi sen, biz, o diyorum. Sosyalleşmeye uygun davranış sergilediği için halkla buluşuyor ve seviliyor. İkimiz aynı anda sosyalleşmeye ayak uydurmayanın onun dışında kaldığına vurgu yapıyoruz. Yenidünya düzenini kavramak, yaşamın dışına düşmemek için güzelliklerinden yararlanmak; zararlarına bilinçle karşı duruş sergilemek konusunda hem fikir oluyoruz.
Yaşamı sürdürmek adına koşullanmışlıklara, ön yargılara, ön kabullere karşın doğal olanı seçebilmek, istemek yetmiyor, mücadele etmek gerekiyor. Tek başına parklara, bahçelere gitmekle, bir iki arkadaşla zaman tüketmekle sosyalleşme ne yazık ki sağlanmıyor.
21. yüzyıl doğal olmayı, doğal yaşamayı ve örgütlü yapılarda sosyalleşmeyi gösteriyor…