Cumhur İttifakı çıkmaz sokaktaki varlığını, siyasi tartışmalarla sürdürmek istiyor. Ekonomik çöküntüyü, işsizliği, açlığı, salgındaki başarısızlığını bu yöntemle kapatmaya çalışıyor. Bir yandan da artık kimsenin inanmadığı, başarı hikâyeleri yaratmayı deniyor. Kamu sağlığı, refahı ve barışı hiç olmadığı kadar tehdit altında. Maalesef bu tehdit ise yeterince görünür değil.

Marttan bu yana salgın, tüm dünyada ana gündem başlığı. Bugünlerde umutlu bir evre olan ‘aşılama’ tartışılıyor. Bu evre Türkiye’de yine farklı yürüyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, son Bilim Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “Dünyada örnek olacak bir aşılama kampanyası yürüteceğimize inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

ÇİN AŞISI NE ZAMAN GELECEK?

Türkiye’nin Covid-19 salgınının başından beri gösterdiği performans göz önüne alındığında, vatandaşa maskeyi bile aylar sonra dağıtabilen ve salgının ekonomik boyutunu aşmak için yurttaştan IBAN isteyen bir devlet aklı anımsandığında, ‘bu inanç’ havada kalıyor. Üstelik Çin’den gelecek aşı da yılan hikâyesine dönmek üzere.

YERLİ VE MİLLİ AŞI ISITILIYOR

11 Aralık’ta Türkiye’de olacağı duyurulan aşının gelişi bilinmeyen bir tarihe ertelendi. Sağlık Bakanı Koca aşı için muğlak konuştu: “Birkaç günlük bir prosedür söz konusu. Önümüzdeki günlerde Türkiye’ye geleceğini düşünüyorum.” Çin’den aşı beklenirken, yerli ve milli aşı da ‘ısıtılmaya’ başladı.

AŞIYA, ACİL KULLANIM ONAYI

18 Aralık’ta Resmi Gazete’de, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından, Acil Kullanım Onayı’na (AKO) ilişkin yönetmelik yayımlandı. Yönetmelikte şu ifadeler yer aldı: “…İstisnalarda kullanılacak ve ruhsatlandırmaya esas etkinlik, güvenlik ve kalite ile ilgili kapsamlı verilerin sağlanamadığı aşılar için bu veriler sağlanıncaya kadar kurum tarafından AKO verilebilir.”

AYNI GÜN TÜBİTAK PANELİ

Resmi Gazete’deki bu haberi Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) aynı gün gerçekleştirdiği panel ile birlikte ele almak mümkün. Panelde, “Aşı ve ilaç geliştirme projelerine yönelik sonuç odaklı gelişmeler tartışıldı. Önümüzdeki günlerde yerli ve milli aşı daha çok gündemde olacak!

DÜNYADA DA VAR AMA TÜRKİYE’DE ŞÜPHE UYANDIRIYOR

Salgın döneminde, hem Avrupa’da hem Amerika’da AKO faaliyete geçirildi. Hatta pandemi döneminde AKO tüm dünyayı koruyabilecek, umut verici bir süreç olarak değerlendirildi. Ancak bunun sağlanabilmesi için belli şartlar var. Onayın verilmesi için aşı çalışmalarının önemli bir seviyeye gelmesi ve bağımsız kurumlarca denetlenmesi gerekiyor.

Salgın en şiddetli evredeyken, hiçbir bilimsel çalışma olmadan ve aşıda herhangi bir seviye yokken, damdan düşer gibi yerli-milli aşının gündeme getirilmesi soru işaretleri yaratıyor. Kaldı ki Türkiye’de artık liyakat ve bilim gibi, bağımsız herhangi bir kurumdan söz etmek de zor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu da devlete bağlı bir yapı.

ÇİN AŞISINDAKİ SÜREÇ Mİ HIZLANACAK?

Genetik ve Sinirbilim Uzmanı Çağhan Kızıl, “Acil Kullanım Onayı salgının başında yasalaşmış olsa samimi bulabilirdik” diyor: “Böyle bir sıkışmışlık durumunda kafamızda 2 şey beliriyor. Onay, Çin’den gelen aşının faz çalışmaları yayınlanmadığı ve bu aşıdan gelecek sonuç belli olmadığı için süreci hızlandırmak adına verilmiş olabilir.”

YERLİ AŞI MI PİYASAYA SÜRÜLECEK?

Ancak Kızıl, ‘Çin aşısı onayından’ daha vahim bir olasılıktan da söz ediyor: “TÜBİTAK çalışmalarına ilişkin panel ‘yerli ve milli aşı geliyor’ söylemini hızlandırdı. Çin aşısı dünyanın başka ülkelerinde deneniyor. Olumlu ya da olumsuz geri dönüş alabilmek mümkün. Fakat söz konusu yerli-milli bir aşının hangi fazda olduğunu bile bilmiyoruz. Sadece hayvan deneylerinin bittiğine ve klinik çalışmalara başlanacağına yönelik bilgiler var.”

BÜROKRATİK ENGELLER ORTADAN KALKTI

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun ‘devlete bağlı oluşu’ ve ‘hiçbir bağımsız yapı tarafından denetlenemeyeceği’ şüphelerini artırıyor. Kızıl, “Liyakat ve bilimin kalmadığı, hesap sorulamayan Türkiye’de bu gelişmelerden endişelenmek doğal” diyor: “Aşıda AKO, ‘Bürokratik engelleri kaldırmak için mi yasallaştı’ endişesi taşıyoruz. Bir şeyin yasal olması onun aynı zamanda bilimsel ve meşru olduğu anlamına gelmez.”

BU İŞ TOGG YA DA ALTAY TANK’A BENZEMEZ!

Aşı, halk sağlığına ilişkin çok hassas bir konu. Ne bir anda cilalanan yerli ve milli araç TOGG’a ne de büyük coşku ile duyurup fiyaskoya dönüşen Türk Tankı Altay’a benzer. Hiçbir yerde işler, ‘laf ile peynir gemisi yürüterek’ veya ‘biz yaptık oldu’ diyerek ilerlemiyor. Yurttaşın bedel ödeyeceği olumsuz durumlarda aşı karşıtlarının ekmeğine yağ sürüleceği de unutulmamalı!