Ressam Ercan Altuntaş, günlerce açlık grevindeki çocukları için direnen Beyaz Tülbentlileri resmediyor. Altuntaş, eserleri için ‘Zamana denk düşecek bir vicdan yaratmak istedim’ dedi. Altuntaş, kendi deyimiyle “Zamanın ruhuna denk düşecek bir vicdan” için Beyaz Tülbentlileri resmediyor. Resmettiklerini, sosyal medya hesabı Instagram ya da Twitter’dan paylaşan Altuntaş’ın amacı, eserlerini herkese ulaştırmak. Altuntaş, galeri ya da büyük […]

Ressam Ercan Altuntaş’tan ‘Beyaz Tülbentliler’

Ressam Ercan Altuntaş, günlerce açlık grevindeki çocukları için direnen Beyaz Tülbentlileri resmediyor. Altuntaş, eserleri için ‘Zamana denk düşecek bir vicdan yaratmak istedim’ dedi.

Altuntaş, kendi deyimiyle “Zamanın ruhuna denk düşecek bir vicdan” için Beyaz Tülbentlileri resmediyor. Resmettiklerini, sosyal medya hesabı Instagram ya da Twitter’dan paylaşan Altuntaş’ın amacı, eserlerini herkese ulaştırmak. Altuntaş, galeri ya da büyük bir salona hapsetmek istemediği Beyaz Tülbentlileri, basit tekniklerle çiziyor. Her gün bir resim çizip sosyal medyada paylaşan Altuntaş, “Beyaz bir tülbentle başlayan bir hikaye ve onun üzerine konulacak herhangi bir şey, gerçek anlamda beyaz tülbenti geçmemesi gerekiyor” diyor.

‘Ötekiler birebir toplumun vicdanını yaratabilir’

Açlık grevi eylemlerinin başlangıcından, süreç ağırlaşıncaya kadar istenilen düzeyde toplumsal bir refleksin gelişmediğini söyleyen Altuntaş, bu yükü annelerin üstlendiğini ve küçük gruplar halinde meydanlara çıktıklarını hatırlatıyor. Bu durumun vicdanları yaraladığını dile getiren Altuntaş’a göre, anneler her gün hakarete maruz kalıp darp ediliyordu ve insanlar da sadece sosyal medyadan açıp o görüntüleri izlemekle yetiniyordu. Kendisinin de bu süre içerisinde annelerin sesini duyurmak için “yol ve yöntemimiz ne olmalı?” diye düşündüğünü söyleyen Altuntaş, “Ben bir birey olarak resim yapıyorum. Böylece; ‘Gerçek zamana dair anı tutturup bir hareket yarattığın zaman, ötekiler birebir toplumun vicdanını yaratabilir’ diye bir cümleyle başladım. Bunu başarabilir miyim diye düşündüğümde bir anda kendimi bu sürecin içine attım” diyor.

Ercan Altuntaş

‘Duvara asılı hale getirmek istemedim’

Altuntaş, eserlerini herhangi bir kazanç gütmeden resmediyor. Bu yüzden, galeri ya da büyük salonlardan ziyade resimlerini online olarak sergilemeyi tercih ediyor. Altuntaş, neden böyle bir yöntemi seçtiğini şu sözlerle anlatıyor:

“Online sergi ya da sosyal medya üzerinden bir serginin kavramsal olarak bir karşılığı yok. Aslında, sokak, galeriler ve bir sürü mekan var sergilemek için. Açıkçası, yaşanan durumu çerçeveletip herhangi bir duvara asarak onu izleyiciyle buluşturmak bana etik gelmedi. Yine o fikriyatı, yaratılan enerjiyi, inatçı duruşu duvara asılı hale getirmek istemedim. Amacım da, sosyal medyada paylaşıp çizimleri her kesime ulaştırmaktır. Diyelim ki bir galeride sergilediğin zaman sergi sever insanlar bakıp yorum yapar ve evlerine gider. Başka da öteye gidemez. Galeri, duvar ya da mekanla kitleye ulaşacaksak geçerliliğini yitiriyor gibi bir duruma dönüşecekti.”

‘Beyaz Tülbentle başlayan bir hikaye’

“Beyaz bir tülbentle başlayan bir hikaye ve onun üzerine konulacak herhangi bir şeyin gerçek anlamda beyaz tülbendi geçmemesi gerekiyor” diyen Altuntaş, bu yüzden resimleri, karakalem ve doğal ürünler kullanarak olabildiğince en basit yöntemlerle çizmeye çalıştığını söylüyor. Çünkü, Altuntaş’a göre, mevcut konunun dışına çıkmamak ya da abartılı bir duruma dönüştürmemek gerekiyor. Altuntaş, “4 metrelik bir tuvalde resmedebilirdim ancak; amacım, zamana denk düşecek bir vicdan yaratmaktı” diyor.

Altuntaş, ayrıca; kimi sosyal medya kullanıcılarının kendisine ulaşarak “Bu benim annem” dediğini ve o resmi evladı aracılığıyla anneye ulaştırdığını söylüyor.

Kaynak: Yeni Yaşam