Duydunuz değil mi? 6 Alman’dan biri aç yatıyormuş. Bize ne Almanlardan. Takvim yazdığına göre kesin bilgidir fakat aç yatan Almanların da kesin bir bildiği vardır. Spor yapıyordur ya da diyettedir. Almanya’da fantastik enflasyon varmış, ondan aç yatıyorlarmış. Bizdeki gibi %170’lerde filan herhalde. Peki Türkler bu durumda nasıl yatacak?

Haberler iyi yine rezerv bulundu. Ne isterseniz var. Toryum, boryum, sodyum, uranyum, hapyum, tozyum, kuruyum, suluyum, bakır, çinko, sincap, dualipayum ve vay babayun elementleri bulunmuş. Karadeniz’de 250 trilyon dolarlık doğalgaz rezervi de cabası. Seçimler yaklaşırken ülkede zaten aniden her yerden bir şeyler fışkırmaya başlıyor.

Orman yangınlarından sonra otelleşme ile toprakları daha verimli hale getiren ülkelerden biriyiz. Tüm dünya bizi kıskanıyor. “Bu kadar adam kayırma, yolsuzluk, ahlaksızlık ve kanun tanımazlığı biz yapsak şu anda kıçımızı döner bıçaklarıyla kesmişlerdi” diyor tüm geri kalmış ülkelerin yöneticileri.

***

Ukrayna’da savaş var, komşumuz savaştayken bile enflasyonu bizden düşük. Milli parası bizimkinden daha az değer kaybediyor. Sebep ne? Sebep tüm dünyanın bizi kıskandığı, kitaplara da ülkecek batınca kafadan gireceğimiz faiz sebep, enflasyon sonuç safsatası. Ülkece adeta matematikle, bilimle dalga geçiyoruz. Bakın uzaya insan yollayacağız. Geçenlerde bir genç kızımız çıktı, admin kızımıza sordu “Sen de uzay için başvurdun mu?” diye. Kızımızın yaşı tutmuyormuş. Admin de boş durur mu, hemen icraat moduna geçti “Hallederiz” dedi. Şakadır tabii ki de insanın aklına gelen ilk şaka neden böyle olsun? Çünkü biz farklıyız. Şehir heykeli diye dev sebze dikiyoruz gerekirse. Ülkenin başkentini yıllarca bir trole ve tuhaf sanrılarına emanet edecek kadar da hiçbir şeyden korkmuyoruz. 700 küsür milyon dolarlık dinozorlar şimdi nerelerde bağırıyor? Kim bilebilir?

***

Bazen satılmış bir kalem olmak için çok mu geç kaldım diye düşünüyorum. Mesela önümde çok güzel örnekler var. Her yazıları ayrı bir olay yazarlar var. Bir tane sakallı bebek var mesela 'ama' demeden 'fakat' demeden yazıyor. Güzel de yazıyor. Sonra bir tane ağaç isimli var. Çok güzel bir ağaç, harika bir hammadde. Her gün gündemine göre yazıyor. Yalan da olsa, ortalık karıştırmak için de olsa, her gün durmuyor, dinlenmiyor yazdıkça yazıyor. Dili o kadar kuvvetli ki bu yazarların, bazen ben de imreniyorum. Sabah fakir hayatımda uyanıp “Neden benim de böyle bir hayatım yok” diyorum. Ama bir satılık kalem de kolay yetişmiyor. Öncelikle her devrin kalemi olmanız gerek. Sonrasında etik, adalet ve hakkaniyet konularında biraz kendinizi salacaksınız. Ne o öyle her şeye adil bir gözden bakmak canım? Daha sonra sabahtan akşama size binbir tane hakaret, istenmeyen kötü söz gelecek. Bütün bunlara karşı da derinizin köpekbalığı derisi gibi kalın ve dayanıklı olması lazım. Belki eşiniz dostunuz vardır. Ya da olduğunu sanıyorsunuzdur. Siz dost meclislerinden ayrıldığınızda arkanızdan neler konuşulacak, kimse bilemez. Belki çocuğunuz vardır, çocuğunuzun arkadaşları vardır okulda. Onlar gelip evladınıza “Ya senin annen / baban neden böyle bir insan?” diye soracak. Çocuğunuzun yüzüne de utanmadan sıkılmadan bakmanız lazım. İşte bütün bunlar için ikinci bir yüz şart.

***

Bir de her devrin adamı olmak lazım. Yürüyen fosil olup da huzur içinde bir hayat yaşamak varken, ömrünüzden ve beyninizden son kalanlarla inanmadığınız değerleri yüceltmeye çalışmanız gerekir o yaşta bile. Gerçekten çok zor.

Yaş deyince aklıma geldi. Mesela düşünüyorum, Yedek Bey şimdi işi gücü bıraksa ne yapar, ne eder? Bunca yıl ülkesine hizmet için bir onu demiş, bir bunu demiş, bir de bunu demiş koskoca bir insan, bu saatten sonra tek derdi olan ülke idaresinden elini ayağını çekse ne olur?

Bazen bisiklete saatlerce bindikten sonra yürümeye başlayınca ayaklarınız boşa döner. Bence öyle olur.

Unutmayın: Her şey çok güzel. Hayat pahalılığı yok, etiketlerde saçma sayılar var. Enflasyon yok, cicişler var. Adaletsizlik yok, haklıların adaleti var.