Bazı ülkelerde yersiz coşmak iki şekilde sonuçlanır. Rezillik ve kahramanlık. Eğer bir kesimin simgelere ve sürekli propagandaya ihtiyacı varsa kahraman olmak son derece kolaydır

Rezil kahramanlıklar

ZİHNİ BAŞSARAY / zihnibassaray@gmail.com

Bazen bir ülke olmayı hayal ediyorum. Bir ülke olsam, nasıl bir yer olurdum diye düşünürken kafamda ilk çizdiğim şey bayrak oluyor. Böyle kocaman bir profiterol ya da çiğ köfte dürüm olabilir. Böylece hayata bakışımı ve tavrımı da yansıtabilirim diye düşünüyorum. Hangi çapta ve ruhta olursa olsun ülkelerin bayraklara, markaların logolara, insanların ünvanlara ihtiyacı vardır. Bunlar toparlayıcı ve hizalayıcıdır.

Şöyle açıklayayım. Ben eğer kuantum fiziği konusunda devrim yapmak istersem bir durur düşünürüm. Derim ki kendi kendime; “dur Zihni, sen kuantum fiziği konusunda devrim yapmamalısın. Editörsün sen, fizikten anlamazsın.”. Kendi kendime yaptığım bu tip açıklamalar genelde beni tatmin eder. Benim kafam kaysa da ünvanım bir kenarda durduğu için toparlanır, kendime gelirim. Peki burkulur muyum? Burkulurum.

Ülkemizin hatrı sayılır programcılarından biri, vakti zamanında Uçan Adam Sabri Bey’in gerçekten uçup uçmadığını öğrenmek için kendisini programa çıkardı. Milyonlarca insan son derece prime time duygularla ekrana kitlenmişken Sabri Bey kendince uçtu. Havaya fırlayıp akabinde yerde yuvarlanmaya devam eden Sabri Bey için uçmak buydu. Ekran başındaki seyirciler olarak biz ve stüdyodaki ekip şok olmuştuk. Böylesine büyük bir düş kırıklığı olamazdı. Sabri Bey’i bitiren ünvanı oldu. Pedro Bey, taşıdığı ünvanı hak edememişti. Kendisi insandı ama “ben uçuyorum” diye kendisini ortaya atmıştı ve yersiz coşmuştu.

Peki bir insan, ünvanına bağlı kalarak coşabilir mi? Elbette evet. Ünvanımıza bağlı kalarak da yersiz coşabiliriz ve bu bizi rezil edebilir. O durumda belirleyici olan ünvanınızın içini ne kadar doldurduğumuz ve coşma biçimimizdir. Şimdi düşünün ki ben, ülkenin birinde yalnızca propaganda amacıyla kurulmuş bir televizyon kanalında yorumcuyum. Kendime de uzman diyorum. Bir tarafta da dünyanın en önemli gazetecilerinden biri var. Ben bu kişiye akıl vermeye kalkıp, sonra da etrafımda bulunan en az benim kadar niteliksiz üç kişiyle bu kişi hakkında saçmalarsam rezil olabilirim. Peki kahraman olabilir miyim? En önemli soru budur. Normal şartlarda beni rezil edecek bir şey, bulunduğum coğrafyada beni kahraman yapıyorsa orada bir gariplik vardır.

Bazı ülkelerde yersiz coşmak iki şekilde sonuçlanır. Rezillik ve kahramanlık. Eğer bir kesimin simgelere ve sürekli propagandaya ihtiyacı varsa kahraman olmak son derece kolaydır. Her şeyin anlamının eksildiği dönemlerde ise insanlar genelde hızlı şekilde nakte dönebilecek kahramanlıkları tercih ederler. Yersiz coşmadan kaynaklı böylesine bir kahramanlığın sonrasında birileri dönüp “ulan sen daha düne kadar şunu yapıyordun, ne alakan var senin bu işlerle” gibi şeyler söyleyebilir. Bu noktada en kolay ve işlevsel savunma biçimi, sizi kahraman yapan kitlenin inanacağı bir düşman üzerinden hareket etmektir.

Diyelim ki bir türkücüsünüz ve çok borcunuz var. Albüm yapsanız para kazanabilecek popülerliği kaybetmişsiniz. Yaşadığınız ülkede de en büyük para belediye festivallerinden kazanılıyor. Yersiz coşmak bu noktada kullanışlı bir tavırdır. Hemen saçma sapan bir çıkış yaparak mevcut gücün ne kadar da yanında olduğunu belirtmelisiniz. Birileri size tepki gösterecektir. Tepki gösterenleri hızlı bir şekilde, o dönemin en popüler düşmanı kimse o şekilde niteleyiniz. Artık ortak düşmanın saldırısına maruz kalmış bir mağdursunuz. Artık bir kesim için kahramana dönüşürsünüz. Tarih sizi bir rezil olarak yazacak olabilir ancak borcun ödenme tarihi daha erken bir vakitte olduğu için bu sizi çok da hırpalamaz.

Popülerliğini kaybetmiş bir akademisyen, manken, futbolcu olduğunuzu varsayalım. Durum değişmez. Az önce belirttiğim yöntem ile acil durumlarda camı kırabilir, ihtiyacınız olan kısa süreli faydaya ulaşabilirsiniz. Ancak sonrasında bu kahramanlığı sürdürmeniz gerekebilir. Bu durumlarda da dönem dönem saçma sapan çıkışlar yaparak ve bilginiz olmamasına rağmen fikrinizi belirterek kahramanlığınızı güncelleyebilirsiniz. Aslında geniş bir kesim sizi Uçan Adam Sabri Bey’i izler gibi izlese de Sabri Bey’in gördüğü tepki yerine büyük bir sahiplenişle karşılaşırsınız.

Bir de bu tip coğrafyalarda suç niteliği taşıyan reziller olabilir. Bu tip reziller daha güçlü ve daha bütçeli yollarla kahramanlaştırılır. Diyelim ki nitelikli dolandırıcılıktan yakalandınız. Bu dolandırıcılığın içinde hatrı sayılır insanlar da var. Olay medyaya yansıdığı gibi bir ajans toplantısı yapılır. “Bizim bu ülke için yaptıklarımızı sindiremeyenler, bu ülkenin kalkınmasını istemeyen bazı dış mihrakların ajanları tarafından eğitilmiş kripto pokemonların tehditlerine ve oyunlarına karşı ayakta duracağız.” tarzı bir açıklamayla durum toparlanarak kahraman olmaya adım atarsınız. Tarih sizi elbette yargılar. Ancak tarihin mahkemesi hesaplarınıza el koyup size ağırlaştırılmış müebbet veremeyeceği için bunu sorun etmezsiniz.

Bir de yersiz coşmayan, rezilliğini kahramanlık olarak sunmayan insanlar vardır. Bu kimseler yaşamını orta direk şekilde geçirir ve ilerki zamana güzel bir isim bırakırlar. Bilirler ki zaman geçer, devran döner ve işler değişir.

Neyse ki bizim güzel ülkemiz bu yazının konusu olan ülke gibi bir yer değildir. Yine de yersiz coşmamayı tavsiye eder, güzel Pazar’lar dilerim.