Bugünlerde "rezil olup" duruyoruz. Türkçe sözlüğe baktım, rezil olmak, "çok utanılacak duruma gelmek"miş. Türkiye’de yaşayanlar için istisna koymayı unutmuşlar: "Onlar ancak, dünya yüzlerine fener tutunca rezil olurlar....

Bugünlerde "rezil olup" duruyoruz.

Türkçe sözlüğe baktım, rezil olmak, "çok utanılacak duruma gelmek"miş.

Türkiye’de yaşayanlar için istisna koymayı unutmuşlar: "Onlar ancak, dünya yüzlerine fener tutunca rezil olurlar."

Evrile evrile geldik buralara: Gelirler arasındaki müthiş uçurumdan, bolluk içinde yokluk çekmemizden, eğitimsizliğimizden utanmıyoruz artık.

Dünyadan utanıyoruz.

İsviçreli futbolculara yumurta atanlar bu ülkede yaşıyorlar. Onlarla yan yanayız. Ama biz, "dünyaya rezil olduk".

Orhan Pamuk’un yargılandığı davaya gelen saldırganlar da bu ülkede, belki yan komşumuz. Olsun, biz yalnızca "dünyaya rezil oluyoruz". Zaten, bir kıyı kasabasında bir turist kadına tecavüz edildiğini duyunca da "dünyaya rezil oluruz" biz. Anlaşılan tuhaf bir "rezil olma" anlayışımız var.

Genel olarak, bize karşı ekonomik üstünlüğü olanlara karşı rezil olmayı tercih ediyoruz. AB ülkelerine rezil olacağız elbet, bizden zenginler ve biz de onların arasına katılmaya çabalı yoruz. Gelsin bakalım yoksul bir ülkeden bir siyasetçi, eleştirsin Türkiye’yi, ne küstahlığı kalır, ne haddini bilmezliği...

***

Bugünlerde Türkiye ikiye bölünmüş sanki: Ülkesini yumurtayla korumaya kalkışanlar ve dünyaya rezil olduğumuzu düşünenler... Pamuk davası son derece ilginç bir gösterge oldu. Saldırı görüntülerinin AB’ye açıklanmasının zorluğu, AB sürecindeki sıkıntılar ile ilgili yorumlar aldı başını gitti. Bir de "AB’ye ne kardeşim" ciler vardı. Ama Türkiye’nin bir yazarına reva gördüğü tavrın iç sorgulanmasında yetersiz kalındı.

Son derece ilginç bir durum…

Oysa yarın hangi konuda hangimizin sanık sandalyesinde olacağını bilmiyoruz. O davaya giderken yüzümüzde neyin patlayacağını da...

***

Dünyaya -cebi dolu olan dünyaya rezil olmadı ktan sonra bize neler müstahak?

Ünsüz yazarlarımıza dava açabilir miyiz örneğ in? Dayak görüntüleri dünya medyasına yansımadıktan sonra öğretmenlerimizi dövebilir miyiz? AB’den birileri iki nutuk atmazsa, öğretim üyelerini cezaevinde aylarca yargılanmadan bekletip, birini intiharla, birini ölümüne hastalıkla yüz yüze bırakmaya devam mı ederiz?

***

AB sürecindeki değişimi önemsememek mümkün değil. Ama sadece kendisinden zenginlere bakıp "rezil olan", medyatik bulunmadığı için kendi ülkesinden dışarı sızmayan sorunlara "alışan", en azından çözümünü sonraya bırakan bir ülkede yaşamak ürkütüyor insanı…

Oysa "utanmak" ciddi bir duygudur.

İşin uzmanı değilim ama utanmanın AB "standardı" bu olmasa gerek. Ortak bir pazar hedefiyle yola çıkan bir birlik, herhangi bir hissimizin ithal olması zorunluluğu getirmiyordur herhalde.

Eğer standart buysa, bu süreçte şikâyet mektupları mızı ileteceğimiz yerler bellidir: BBC, RAI, TVE; TV5 vs...

Tek kurtuluşumuz onlar.

Gelsinler de çeksinler şu hastane kuyruklarını, kar serpiştirince tıkanan yolları, meydan dayakları nı, gecekonduların yaşamla kavgasını...

Çeksinler ki, rezil olalım biraz.

Yoksa rezilliklerimizi unutacağız.

Çelik’e seçenekler

YÖK ya da Eğitim Sen’in açacağı davalarda Danıştay, imam hatiplilere son dönemde bile okullarını yarıda bırakıp, açık liselere geçiş yapma olanağı veren yönetmeliği inceleyecek. Bizce Çelik de, yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmasının büyük olasılık olduğunu biliyor.

Gelin, Çelik’in yönetmelik durdurulursa neler söyleyebileceğini şimdiden burada tahmin edelim. Belki bakanın o gün patlatacağı demeci de şimdiden hazırlamasına yardımcı oluruz. Birgün okurlarından da ricam, bu yazı yı kesip saklasınlar ki, sonra hep beraber tutturma oranımıza bakarız:

a) Yüksek Mahkemeye Sitem: "Bu yönetmelik hakkında Danıştay’ın verdiği kararın hızı dikkat çekicidir. Meslek liselerinde okuyan çocuklarımıza yönelik engelleme çabası, anlaşılır gibi değildir. Bu yargının siyasallaştığı nın yeni bir göstergesidir."

b) Meslek liseleri baltalanıyor. "Meslek liselilerin sorunları çözülmeden Türkiye’de eğitim sisteminin sorunları çözülemez. Bu karar meslek liselerini baltalayan yeni bir karar olmuştur."

c) İmam hatiplerle ilgisi ne: "Bazı çevreler, bu düzenlemeyi ısrarla imam hatiplerle ilgiliymiş gibi göstermişlerdir. Aslında konu, tüm mesleki eğitimi ilgilendirmektedir."

d) Çözeceğiz: "Hükümet olarak meslek liselilerin sorunlarını çözmekte kararlıyız. Gerekirse yasal düzenlemeyi yeniden gündeme getireceğiz.”

Çelik, bu seçeneklerden herhangi birindeki ifadeleri söyleyebileceği gibi, birden fazlası nı da kullanabilir. Belki de, "İdare olarak mahkeme kararlarına uymak görevimiz, bu konu kapanmıştır" der.

Dünyada olmayacak iş yok…

Birliktelik
Bizim köyde yol yok,
Olur dedi öğretmen,
Bizim çocuklar okumaz,
Okur dedi öğretmen,
Bizim tarlalar verimsiz,
Ürün bol dedi öğretmen,
Biz hastayız dermansız,
Doktor olur öğretmen,
Bizim köy karanlık,
Işık olur öğretmen,
Ürettik ağa aldı,
Olmaz dedi öğretmen,
Bizim köylü göç eder,
Hayır dedi öğretmen.
Tarlamıza traktör,
Hastamıza doktor,
Gecemize ışık,
Okulumuza abc..
Bitti artık işkence,
Birlik olduk öğretmen.

ALİŞAN KARAHAN
Emekli öğretmen