'Riskli binalar' deprem olmadan da çöküyor. Mimarlar Odası’ndan Köymen, yapı denetiminin özelleşmesinin olumsuz sonuçlar doğurduğunu vurguladı. İMO’dan Suna’ya göre ise en büyük sorun imar affı.

Riskli binalar ölüm saçıyor

Berkay DÜNDAR

Ülkede çözüm bulunamayan konulardan birisi de ‘riskli binalar’. Yanlış politikalar, hatalı yapılaşma, felaketlerden alınmayan dersler yeni facialara zemin hazırlıyor. 2018’de çıkarılan İmar Barışı çöken binaların nedenine işaret ederken, yapı denetimin özelleşmesi dolayısıyla ortaya çıkan denetim sorunu yine başka bir sebep olarak görülüyor.


2019 Şubat ayında İstanbul’un Kartal ilçesinde Yeşilyurt Apartmanı çöktü, 21 kişi hayatını kaybetti. 3 katının kaçak ve alt katında bulunan atölyenin de ruhsatsız olduğunun ortaya çıkmasının ardından ‘riskli binalar’ tartışması bir kez daha gündeme geldi. En son kasım ayında Malatya’da kaçak çalışma ve tadilat nedeniyle çöken 2 katlı bina denetimlerin yetersizliğini bir kez daha gözler önüne serdi.

DEVLET DENETLEMELİ

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen, yapı denetiminin özelleşmesinden dolayı sorunların arttığını söyledi. 1999 depreminden sonra yapı denetimin sisteminin özelleştirilmesinin sakıncalar doğurduğunu dile getiren Köymen, şöyle konuştu: “Yapılan binalarda yapı denetim sistemi ile özel firmalar denetimi yapıyor ama bu sistemin sağlıklı çalıştığını söylememiz mümkün değil. Kamunun denetim sürecinden elini çekmesi son derece sakıncalı sonuçlar doğuruyor. Denetleme firmalarının ücretlerini yüklenici firma ödüyor dolayısıyla parasını verip beni denetle diyor. Her ne olursa olsun kamunun, belediyelerin, devletin bu özel firmaları da denetlemesi gerekiyor. Özel firmaların denetlemesini de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yapması gerekiyor ama bu noktada bakanlık yetersiz çünkü tüm evlere bakılamayacağı için aralarından seçme yapılıyor dolayısıyla gözden kaçan riskli binalar olabiliyor.”

VERGİLERİ SORMAK YASAK

Köymen, sağlam olmayan binaların İmar Barışı ile önünün açıldığını ifade etti: “Binanın taşıyıcı sistemlerinde bir sorun varsa, bu binalar sağlam değilse imar barışı da bunun kapısını açmış oluyor. İmar barışı ile ilgili yapılan düzenlemede oradan elde edilecek gelirlerin afetlere karşı daha hazırlıklı hale getirileceği için harcanacağı belirtilmişti. 1999 depreminden sonra toplanan tüm vergiler, afetlere karşı kentleri hazırlamak için kullanılacak denildi. Sonra nereye gitti bu vergiler diye sorulduğunda sorulması yasaklandı.”

SORUNLU BİNALARA AF

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Nusret Suna ise İmar Barışı’nın usulsüzlüklere yol açtığını kaydetti: “Sağlıksız binalara ruhsat verdiler, yüzde 50 ile 60’ı sorunlu dendi ve imar affı verildi. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı, (Mehmet Özhaseki) ‘mühendise para vermeye gerek yok, vatandaş müracaat edebilir’ dedi. Avrupa standartlarında değiliz, depremde yıkılacak binalar mühendislik hizmeti almayan binalardır. Proje yapılır denetlenir, izin alınır inşaata başlanır ve imalatı yapılırken de denetlenir, bu aşamalar noksan olunca çökmeler meydana gelebiliyor.”

riskli-binalar-olum-saciyor-952228-1.

***

Mühendisleri aradan çıkardılar

Suna, yapı denetim sisteminin doğru işlemediğini, olası bir depremde yıkılacak olan binaların da mühendislik hizmeti almayan binalar olacağının altınız çizdi. Çok fazla müteahhit olduğunu ve bunun da büyük bir sorun yarattığını ifade eden Suna, “Türkiye'de müteahhit sayısı 453 bin Almanya'da bu sayı üç bin 550. Müteahhitlik yasası olmadığı için, cebine para koyan müteahhit olmaya koyuluyor, kâr hırsı öne çıkınca mühendislik hizmetinden, denetimden malzemeden tasarruf etmeye kalkınıyor ve başımıza bunlar geliyor. Mühendisleri aradan çıkardılar önlemler alınamadı” diye konuştu.