AVŞAR AÇIKGÖZ Bilenler bilmeyenlere anlatır, Türkiye’de ilk Rock’n’Roll’u Erkut Taçkın söylemiştir. Sadece söylemek ile kalmayıp Rock’n’Roll gibi yaşadığı hayatı hakkında kendisi ile konuştuk. • Her şey Deniz Lisesi Orkestrası’na katılmanız ile başlıyor. Sene 1956 ve 16 yaşında sahnede Rock’n’Roll söylüyorsunuz. O dönem Rock’n’Roll’un da kimliğini bulduğu ve dünyaya hakim olduğu yıllardı diyebilir miyiz? Evet, Elvis […]

Rock’n’Roll özgürlüktür

AVŞAR AÇIKGÖZ

Bilenler bilmeyenlere anlatır, Türkiye’de ilk Rock’n’Roll’u Erkut Taçkın söylemiştir. Sadece söylemek ile kalmayıp Rock’n’Roll gibi yaşadığı hayatı hakkında kendisi ile konuştuk.

• Her şey Deniz Lisesi Orkestrası’na katılmanız ile başlıyor. Sene 1956 ve 16 yaşında sahnede Rock’n’Roll söylüyorsunuz. O dönem Rock’n’Roll’un da kimliğini bulduğu ve dünyaya hakim olduğu yıllardı diyebilir miyiz?

Evet, Elvis Presley, Bill Haley ve Chuck Berry’nin zirvede olduğu dönemler. Chuck Berry için Rock’n’Roll’un Mozartı denilirdi.

• Albümleri nasıl temin ediyordunuz? O Günlerde şarkı sözlerini, akorları bulmak o kadar kolay olmasa gerek.

Babam Denizaltı Subayı idi. O dönem denizaltılarımız çeşitli görevler nedeniyle Amerika’ya gönderilirdi. Denizaltı subaylarından albümleri almalarını rica eder, elimiz geçince dinler sözlerini çıkarırdık. Takıldığımız yerlerde Amerikalı subaylardan yardım alırdık.

• İlk sahneye çıktığınız yıllarda Türkiye’de Rock’n’Roll popüler miydi ? Rock’n’Rollu Erkut Taçkın mı ateşledi?

Sadece ben olduğumu söyleyemem ama ilk Rock’n’Roll grubunu kurup söyleyen kişi olarak elbette katkım büyüktür. Rock’n’Roll denildiğinde sadece müzik algılanıyor ancak Rock’n’Roll aynı zamanda bir danstır, bir giyim tarzı, tabulara başkaldıran asi bir felsefesi vardır. Düşünün 1950’lerde dans eden kızların jüponlarının görünmesi ‘’cinsellik’’ çağrıştırdığı gerekçesi ile tüm dünyada tepki görmüştür.Türkiye’de de insanlar plaklardan dinleyip dans ettikleri geceler düzenliyolardı ama sahnede canlı performans yapan bir grup yoktu. Rock’n’Roll dansını dünyaya tanıtan Elvis olmuştur. Ben şarkı söyleyip dans ettiğimde onu hiç seyretmemiştim. Biz Deniz Lisesinde bir subayın centilmen olarak yetişmesi amacı ile dans dersleri alırdık. Ben müzik ile figürleri birleşitrerek kendi dans stilimi yarattım. Durul Gence onun figürlerini hiç görmeden onun kadar iyi dans ettiğimi söyler.

• Deniz Lisesi’nden kendinizi attırma hikâyesi nedir? Bir efsane mi, gerçek mi?

Gerçek. Deniz Lisesi grubu ile yaptığımız müzik askeriye dışında çok tutuldu ve talep gördü ancak askerlik Rock’n’Roll söyleyerek yaşayacağınız bir hayata uygun değil. Bu nedenle grup arkadaşım Güngör Yücel ile birlikte iki dönem üst üste bütünlemeye kalarak 1958 yılında kendimiz okuldan attırdık.

• Okuldan ayrıldıktan sonra İstanbul’da kalmak yerine neden Ankara’ya gittiniz?

Ankara Ticari İlimler Fakültesi’ne okumak için gittik. Durul Gence de oradaydı ve grubu kurup gecelerde sahne almaya başladık. Ben o dönemde nişanlandım ve çalışmak için Almanya’ya gitme kararı aldım ve okulu yine bıraktım.

• Ancak müzik Almanya’da da sizi buldu…

Evet ben Ford, nişanlım Siemens fabrikasında çalışıyorduk. Münih’te müzik yapan bir grup Türk benim Köln’de olduğumu duymuşlar. Benimle irtibata geçip gruba katılmam konusunda ısrarcı oldular. 1 yıllık sözleşmem olmasına rağmen iş yerimden ayrılıp Münih’e geçtim ve sarışın Almanlar ile yan yana durunca koyu noktalar gibi görünen siyah saçlılar grubuna ‘’Black Points’’ adını verdim.

• Neler yaptı Black Points?

Geceleri sahne aldığımız yerde prova imkânımız yoktu. Bu yüzden tüm provalarımızı Eisbach Nehri kenarında akustik olarak yapıyor gece sahneye çıkıyorduk. Sonra Durul Gence çıkageldi. Bir gün davulcumuzdan rica edip davulun başına geçirdim ve solo at dedim. Durul o kadar güzel sololar attı ki, herkes ayakta alkışladı. Barın sahibi Smokie Papa ‘’Bu çocuk sizinle çalmazsa siz de bir daha buraya gelmeyin’’ dedi ve Durul’a yeni bir Ludwig davul aldı. Harika müzikler çaldık.

• 1966 yılında Türkiye’dönüyorsunuz. O yıl ilk 45’liklerinizin yayınlandığı yıllar. Aynı kadro ile mi devam ettiniz?

Türkiye’ye gelen ekip birkaç değişiklik ile kayıtlarda yer aldı. Daha sonra ben Okan Dinçler ve Kontrastlar ile birleştim, onlar Durul Gence Beşlisi olarak çalışmaya devam ettiler.

• Okan Dinçerler 1967 yılında vizyona giren, başrollerini Kartal Tibet ve Fatma Girik ile paylaştığınız “Ömre Bedel Kız” filminin müziklerini de yapan grup.

Evet. Aynı yıl Fikret Hakan ve Tanju Gürsu ile başrol oynadığım Devlerin İntikamı da vizyona girdi.

• Sinemayı sevdiniz mi?

Ömre Bedel Kız İstanbul’da çekildi. Ama Devlerin İntakım için Eskişehir’e gittik ve 45 gün orada kaldık. Ben dayanamayıp Ankara’ya kaçtım. Anladım ki bu kadar uzun çekimler bana göre değilmiş

• 1975’te bugün bir kült olan “Beyaz Ev” şarkınız piyasaya çıktı. Bu şarkının hikâyesi nedir?

Şarkının orjinali benim çok sevdiğim ve İtalyan besteci Nico Fidenco’nun A Casa D’Irene sidir. Sevgi Sanlı’dan bu şarkı için söz yazmasını rica ettim. Sevgi Sanlı bir Dramturg ve çevirmendi ve o harika sözleri yazdı ben sadece seslendirdim.

• Çiğdem Talu ve Garo Mafyan ile yaptığınız parçalar da böyle ortak projeler miydi?

Garo Mafyan o dönem İstanbul Gelişim Orkestrasının bir üyesiydi ve şarkıların düzenlemeleri için birlikte çalıştık. Çiğdem Talu’ya benim için söz yazmasını plak şiketim teklif etmiş. Açıkçası ben Çiğdem Talu’nun Rock’n’Roll sözleri yazabileceğine dair pek inancım yoktu ve beğenmezsem şarkıyı seslendirmeyeceğimi yapımcıma söyledim. Ama bugün dinlediğiniz o şarkıların sözlerine şapka çıkarıyorum.

• 1980’lerde müziği bıraktınız mı?

Hayır, müziği bırakamazsınız. Ancak öldüğünüzde müzik sizi bırakır. Ben Kalkan’da bir turizm işine yatırım yapmam nedeni ile eskisi kadar aktif müzik yapmadım o dönem. Bunda dönemin popüler müzikleri ve müzik piyasasının ticari kaygıları da etkili olmuştur. Ama ben yine de arada İstanbul’a gelip gecelerde sahne alıyordum.

• Popüler müzik yapmanız için size de teklif geldi mi?

Elbette geldi. Ancak ben hiçbir zaman ticari kaygı ile müzik yapmadım. Ben Rock’n’Roll’un arkasında durdum. Çünkü Rock’n’Roll özgürlüktür.

• Bugün 79 yaşında sahneye çıkıyor ve Rock’n’Roll söylüyorsunuz, bu enerji Rock’n’Roll’dan ya da birlikte müzik yaptığınız isimlerden mi kaynaklanıyor?

Her ikisi de. Ancak önemli olan inandığınız şeyi yapmak bence. Ben kendimce hep değer yaratacağına inandığım işlerde yer aldım. Enerji budur. Bu anlamda TRT Big Band, Kamil Özler, Neşet Ruacan bugün inanarak birlikte müzik yaptığım isimler. Rock’n’Roll yapmak; Rock’n’Roll ile düşünmek, Rock’n’Roll ile yaşamaktır.