Bugünün özellikle Amerikan reel politik durumuna karşı duyarsızlığın ve umursamazlığın ciddi bir eleştirisini yaptığını düşündüğüm filmin Trump karşıtı bir duruş sergilediği varsayımına varabiliriz

Rogue One: Politik bir film

Star Wars yaklaşık kırk yıllık bir serüven, çığır açıcı kültürel bir simgedir. A New Hope (Yeni Bir Umut) isimli serinin ilk filminde Asi Birliği'nin generali olan Prenses Leia’nın elinde asilere götürmek üzere İmparatorluk'un gizli silahı olan Ölüm Yıldızı'nın planları olduğunu biliyoruz. İşte Rogue One bu planların ne fedakârlıklarla nasıl ele geçirildiğinin cevabını bize veriyor. Skywalker’dan bağımsız ana Star Wars efsanesinin önemli bir yan hikâyesine bu filmle ulaşıyoruz. Star Wars efsanesi bağlamında bakıldığında Rogue One’ın bence en önemli işlevi A New Hope filmini daha anlamlı kılması.

İsyan ve umut
Star Wars destanında yeni karşılaştığımız Jyn (Felicity Jones) politikadan uzak sadece babasının başına ne geldiği ile ilgilenen bir kadın kahraman. Asiler’den olan Kaptan Andor kendisine ‘İsyanlar umut üzerine inşa edilir!’ sözünü söylediğinde umursamaz kalan birisi. Ekstrimist asi lider Saw (Forest Whitaker) Jyn’e ‘Tepende İmparatorluk bayrakları asılı olan sokaklarda yaşamak isteyip istemediğini sorduğunda ‘kafamı kaldırmam olur biter’ diyen biri. Jyn, ne Kaptan Andor’un sözünü ne de Saw’un sorusunu entelektüel olarak başlarda içselleştiremez. Asilerin İmparatorluğa karşı verdikleri savaşta yaptıkları büyük fedakârlıkları zamanla görmeye başlayan Jyn efsanede cesareti ile büyük rol oynayan bir kahramana dönüşür. Ve ilerleyen süreçte Jyn bu özlü sözü üzerine basarak tekrarlar. Bu motto üzerine temellenen filmin politik olmadığını söylemek zor. Jyn’in değişen görüşleri ile bugünün özellikle Amerikan reel politik durumuna karşı duyarsızlığın ve umursamazlığın ciddi bir eleştirisini yaptığını düşündüğüm filmin Trump karşıtı bir duruş sergilediği varsayımına varabiliriz.

Serinin en politik filmi
Neo-Nazi protestocular twitterda #DumpStarWars adı altında bir anti kampanya başlattılar ve insanları Rogue One filmini boykota çağırdılar. Özetle sebeplerden biri filmin yazarlarından olan Chris Weitz’ın İmparatorluk ve Donald Trump arasında paralellik kurmuş olduğu iddiası. Pixar, Marvel ve LucasFilm’i Disney şemsiyesi altına toplamayı başaran cevval Disney CEO’su Bob Iger ise bu protestonun üzerine Rogue One’ın politik olmadığına dair gayet saçma bir açıklamada bulundu. Öncelikle bütün filmler politiktir. Bunu geçtim filmin isminde geçen ‘War’ yani ‘Savaş’ kelimesinin olması bile filmin politik olduğunu göstermeye yeter de artar bile. Asi birliklerin, ektrimist asilerin otoriteye karşı verdikleri bu efsane savaş nasıl politik olmaz.

K-2SO ve görsel efektler
Star Wars’ta ilk kez tanıştığımız robot K-2SO benim için filmin en keyifli sahneleri demek. Alan Tudyk tarafından seslendirilen, davranış ve tutumu hem rahatsız edici hem keyifli olan bu robotun önceden tanıdığımız C-3PO robotu (Luke Skywalker ile diyaloglarını hatırlayın) ile pek çok ortak özelliği var. Kaptan Andor tarafından doğrucu ve açık sözlü olarak tekrardan programlanmış olan bu K-2SO hunharca gerçekçi. Ağzını her açtığında tokat atan cinsten. Jyn ile bu robotun aralarındaki ilişki ve laf kavgası ise filmin en eğlenceli anlarını oluşturuyor diyebilirim. Akademi Ödüllerini dağıtan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi, Görsel Efektler bölümü için 10 filmlik ön listeyi belirledi; Rogue One da dahil olmak üzere listenin yarısının “The BFG,” “Captain America: Civil War,” “Doctor Strange,” “The Jungle Book,” ve “Rogue One” filmleri olmak üzere Disney’den olduğunu da belirtmem gerek.

Teknik ve etik
Akademi üyelerinin uzay araçları, galaksi tasarımları haricinde değerlendirmeye katacakları çok daha önemli bir şeye sahip bu film. Filmin hikâyesinde Tarkin'in yönettiği gelişmiş gizli bir proje olan Ölüm Yıldızı’nın önemli bir yeri olunca, filmde Tarkin’i görmek kaçınılmaz oluyor. Filmde Tarkin’in bulunduğu oldukça fazla sahne mevcut. Tekrardan yaratılan Tarkin yani rahmetli Peter Cushin’i (1919-1994) tekrardan görmek oldukça garipti. Akademi bu başarılı özel efekti görmezden gelemeyecektir. Ama kişisel olarak bu teknik uygulamanın etik olarak sorgulanması gerekiyor. Örneğin Furios 7’de filmin oyuncularından Paul Walker’ın ani ölümünden kaynaklı olarak aktörün görsel efekt ile yaratılması gibi özel ve duygusal durumlar dışında çoktan rahmetli olmuş ve söz söyleme hakkı olmayan bir aktörün (vasiyet bırakmadıysa) bu şekilde kullanılmasını şahsen doğru bulmuyorum.