Galatasaray, maçın genelinde oldukça vasat bir performans gösterdiği ve ikinci yarısını adeta es geçtiği maçta Kayserispor’u 3-1 mağlup etmeyi başardı. Maçın ilk 45 dakikasında Donk-Marcao ikilisi Donk-Semih ikilisinin Fenerbahçe maçında verdiğinden daha fazla pozisyon verdi açıkçası. Tabii bunda Kayserispor’un, rakibin iki hücumcu bekinin arkasında bıraktığı boşlukları ve içeri dönüşlerde geç kalmalarını da çok iyi kullanmasının […]

Rölanti modunda 3 puan

Galatasaray, maçın genelinde oldukça vasat bir performans gösterdiği ve ikinci yarısını adeta es geçtiği maçta Kayserispor’u 3-1 mağlup etmeyi başardı.

Maçın ilk 45 dakikasında Donk-Marcao ikilisi Donk-Semih ikilisinin Fenerbahçe maçında verdiğinden daha fazla pozisyon verdi açıkçası. Tabii bunda Kayserispor’un, rakibin iki hücumcu bekinin arkasında bıraktığı boşlukları ve içeri dönüşlerde geç kalmalarını da çok iyi kullanmasının etkisi var. Cherry veya Umut biraz daha dikkatli olsalar devreye 3-1 mağlup değil 11 kişi ve 3-1 önde dahi girebilirlerdi. Belirtilmesi gereken bir başka husus da ilk yarıda oldukça kötü oynayan Ndiaye ve Fatih Terim’in geldiği günden beri bir Felipe Melo yaratmaya uğraştığı Fernando’nun çok kısa bölümlerde vasatı ancak aşabilen oyunu. Buna bir de orta saha ile rakip ceza sahası arasında kaybolan Emre Akbaba eklendiğinde sarı-kırmızılıların aslında bir tehdit gibi görünen orta sahası neredeyse hiçbir şey üretemedi ve tüm tehditler Mariano ile Feghouli’nin ikili oyunlarına bağlandı adeta. Burada, klişe gibi gelebilir Tiago Lopes’in atılması maçın ciddi anlamda kırılma noktasıydı. Sonunda bir penaltı getirdiğinden değil tabii ki. Sürekli içeri doğru kıvrılan Belhanda ve Emre Akbaba, Nagatomo’yu sol tarafta tek başına bırakıyordu hücumda ve bu sebeple Japon oyuncu istediği bindirmeleri yapamıyordu. Hatta Kayserispor’un ilk yarıdaki 3 tehlikeli atağının da o taraftan geldiğini belirtelim. Lopes atıldığında Nagatomo orada artık karşısında bir bek olmayacağını fark etti ve sadece 5 dakika sonra cezayı keserek maçı fiili olarak bitirdi. Yani Kayseri sadece sağ bekini değil tüm bir oyun planını da kaybetmiş oldu.

Maçın ikinci yarısını yorumlamak oldukça yersiz olacak, çünkü tribündekiler ve ekran başındakiler için adeta bir işkence havasındaydı. Bunda da rölanti ile laubalilik arasında gidip gelen bir çizgide davranan Galatasaraylı futbolcuların payı büyük. Önümüzdeki 8 günde 2 maç yapacak olmak, 10 kişi kalmış bir rakibe karşı 3-1 önde iken yelkenleri suya indirmek anlamına gelmemeli.

İkinci yarının kayda değer en önemli olayı genç Yunus’un oyuna girmesiydi elbet. Ancak kendisinde, bugüne dek örneğin bir Ozan Kabak’ta gördüğümüz soğukkanlılığı ve olgunluğu göremediğimizi söylemeliyiz. Belki abartı bir deyim olacak ama Yunus şu haliyle 18 yaşında bir Muğdat Çelik gibi. Tabii önünde çok uzun yılları var, bununla beraber Cengiz Ünder’in Roma’ya transferini ondan sadece 2 yaş büyükken yaptığını hatırlatmak lazım.