Geçtiğimiz günlere Manisa'da askerlerin 4'üncü kez zehirlenmesinin üzerine, yemek tedarikçisi 'Rota Yemekçilik'ten kovulan işçiler konuştu.

Rota Yemekçilik'ten atılan işçilerden açıklama

Manisa'da binlerce askerin etkilendiği zehirlenme vakalarının sorumlusu olarak gösterilen 'Rota Yemekçilik', 2006 yılından beri çeşitli adlarla Dicle Üniversitesi Hastanesi yemekhane ihalesini alırken, farklı illerdeki kamu kurumlarında da hızla boy göstermeye başladı.

Dicle Üniversitesi yemek hizmetleri özelleştirildikten sonra Tadal, Avşaroğulları, Çamlıca, Ova, Mendika ve Rota şirketleri Dicle Üniversitesi Hastanesi yemekhanesinde faaliyet gösterdi. Bu şirketlerin isimleri değişse de Osman ve Veysi Avşar kontrolünde kaldı.

"YOLSUZLUKLARI ARAŞTIRMAK YERİNE ÜSTÜNÜ KAPATTILAR"

Evrensel'den Cumhur Daş'ın haberine göre, dava süreçleri devam ettiği için isim vermek istemeyen, 2015 yılında işten atılan 2 işçi ve 3 ay önce işten atılan Kadir Akın isimli işçi Rota Yemekçilikte yaşadıklarını anlattı.

2011 yılından 2015 yılına kadar bu şirkette çalışan ve sendikalaşma çalışması yürüttüğü için işten atıldığını söyleyen ilk işçi, Manisa’da yaşanan olayı duyduktan sonra şaşırmadıklarını belirterek, “Olaydan sonra CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer’e twitter üzerinden mesaj attım. 2015 yılında Rota Yemekçilikte dönen usulsüzlüklere ilişkin dönemin HDP Milletvekili Levent Tüzel’in Meclise soru önergesi verdiğini ve en net bilginin ondan alınabileceğini söyledim. O dönem biz Levent Tüzel’e şirketteki yolsuzlukları ve işçilere haksız muameleyi aktarmıştık. O da Meclise soru önergesi vermişti. Ancak bu önergeye cevap verilmedi. O dönem bu şirketin üzerinde durulsaydı iş buralara gelmezdi. Ancak şirketin yolsuzlukların araştırmak yerine yetkililer hep üstünü kapatmaya gitti. Günden güne büyüdüler. İktidar tarafından çok açık bir şekilde korundukları ortada” dedi.

Rota Yemekçilikte çalışma şartlarının ağır olduğunu belirten işçi bu şartlara karşı çıktıkları için hedef haline geldiklerini belirterek, “Aşçı arkadaşlar pirinç ya da başka bir yemek bozuk olduğu zaman bize ‘Bugün yemeği yemeyin’ diyordu. Yağlar beş altı kez kullanılıyordu. Temizlikçi arkadaşlara boneyle süzdürüyorlardı, tekrar kullanılıyordu. Yemekhanede kameraların bozuk olduğu söyleniyordu. Ara sıra tutulan tutanaklar da işleme konulmuyordu. Patronlar o dönem bizi tehdit etti. Çalışan arkadaşların bizimle görüşmesi engellendi. Et çalınmaları şikayet ettik. Ama bir işlem yapılmadı. 2 senedir mahkememiz devam ediyor. Şimdi aynı durumların devam ettiğini biliyoruz” dedi.

SORUŞTURMA YOK, YENİ İHALE VAR

Şirketin AKP’li Mehdi Eker ile yakın ilişkisi olduğunu iddia eden işçi “Bu şirket kısa sürede büyüdü. Mehdi Eker ihale öncesi şirketin hastanede verdiği resepsiyona katıldı. AKP içerisinde ilişkilerini geliştiriyorlar. Çeşitli yerlere rüşvet dağıtıyorlar. Bunların araştırılması gerekiyor” dedi. Yolsuzluk iddialarını araştırmak yerine şirkete yeni ihaleler verildiğini söyleyen işçi, “Şimdi de hastanede yolsuzluk devam ediyor; ancak hastane dışında öğrenci ve personel yemekhanesi ihalesi de verildi onlara” dedi.

"KALİTESİZ VE BOZUK ÜRÜNLER KULLANILIYOR"

7 sene Dicle Üniversitesi Hastanesinin yemekhanesinde çalıştığını söyleyen davalı diğer işçi ise, “2008’de girdiğim işten 2015 yılında atıldım; ancak şirket işsizlik maaşı almamı engellemek için SGK’ya işten çıkartılmamı ‘silahlı, bıçaklı kavgaya karışmış’ şeklinde bildirdi. Halbuki o dönem yemeklerde böcekler çıkıyordu. Tutulan bazı tutanaklara engel olmadığım işten atıldım” dedi. İhale şartnamesine uyulmadığını söyleyen işçi şunları aktardı: “Her yemek kaleminden çalıyorlardı. Kahvaltılar eksik veriliyordu. Kalitesiz ve bozuk ürünler kullanılıyor. Gıda kalemlerinde büyük yolsuzluklar yapılıyor. Örneğin hastane yemekhanesine getirilen etlerin büyük bir bölümü yemeklerde kullanılmayıp tekrardan patronların sahibi olduğu Çamlıca kasabına götürülüyordu. Hastane yönetimi haftalık et miktarını beliyordu. Ortalama 1 ton 200 kilo et geliyordu. Ama yemeklerde sadece 400 kilo et kullanılıyordu. Bunları dönemin başhekim Sait Alana ilettik; ancak hiç bir şey yapmadı.

O dönemin döner sermaye müdürü Önal bey (soy adını hatırlamıyorum) kayın pederinin kurtlanmış pirinçlerini getirdi. Şirket bunları aylarca kullandı. O zaman ki rektör Ayşegül Jale Saraç, Başhekim, döner sermaye müdürü bunlar ihale komisyonunda oldukları için yapılanlara göz yumuyorlardı.

Biz çalışırken kokmuş et kullandıklarını gördük. Kıyma yapıp içine baharat doldurdular, köfte şeklinde dağıttılar. AKP ile her zaman yakın ilişkileri oldu. 7 Haziran’da AKP’den aday olan Cuma İçten’in seçim bürosuna bizi arabalarla götürdüler. Şimdi Manisa’da olay patlak verdi. Biz bunları anlatmaya çalıştık. Bizi dinleyen olmadı. Türkiye’de adalet varsa bunlara dur desinler.

"YOL AÇAN AKP OLDU"

Dicle Üniversitesi Hastanesinin yemekhanesinde 11 sene çalışan ve 3 ay önce işten atılan Kadir Akın ise şunları kaydetti: “Ben buraya 2006 yılında girdim. Görmediğimiz eziyet kalmadı. En son 3 ay önce işten atılan bir arkadaşımızı şirket müdürleri darp etti. Ben de iki arakadaşımla ‘Niye böyle yapıyorsunuz’ diyince bizimle de tartıştılar. SGK’ya yüz kızartıcı suçtan atıldığımızı bildirdiler. Başhekim yardımcısına durumu ilettik. ‘Şirket ne derse o doğrudur’ dedi. 2006’dan beri burada yolsuzluk, rüşvet, işçiye zulüm var. Görevini adam akıllı yapan biri gitse oraya neyin ne olduğunu çözer. Yemeklerde çalma işi devam ediyor. Bunu hastane yetkilileri de biliyor ama müdahale etmiyor. Dürüst olanlarda ses çıkartamıyor. Ankara’da adamları var. Bunlara her yerde yol açan AKP oldu.Mehdi Eker’in bunlara yardımcı olduğunu düşünüyorum. İlk burada üniversiteye girdiler sonra büyüdüler. Seçim zamanları bize AKP’ye oy verin dediler. Biraz kurcalasalar her şey açığa çıkar.