http://www.sabah.com.tr/fotohaber/gundem/dunyanin-en-karizmatik-lideri-belli-oldu

“Avrupa Birliği’nin önemli araştırma şirketlerinden biri olan, İtalya menşeili bir firma, çok sayıda ülkede 14 milyon kişi ile düzenlediği bir anket sonucunda en karizmatik lideri belirledi.

Liste şöyle oluşuyor: 5 - Muhammed Al Maktoum, 4 - Mahmud Ahmedinejad, 3 - Barack Obama, 2 - Vladimir Putin, veee

1 - Recep Tayyip Erdoğan: Kararlı, sert, korkusuz, zeki ve karizmatik. Kuşkusuz, Türkiye’nin tarih kitaplarındaki yeri “Erdoğan’dan önce” ve “Erdoğan’dan sonra” olmak üzere ikiye ayrılacak bundan sonra. İktidara geldiği günden bu yana yaptığı çalışmalarla halkının çok büyük bir çoğunluğunun desteğini arkasına almayı başardı. Türkiye onun döneminde, hayal bile edilemeyecek bir noktaya ulaştı. Davos’taki çıkışıyla İslam dünyasının da lideri olduğunu perçinlemiş oldu. Son dönemde kendini devirmek için düzenlenen komploları başarıyla savuşturdu. Araştırmaya katılan 14 milyon kişiden %37’si onu en karizmatik lider olarak gösterdi.”

Bu haberin özelliği nedir?

1. TÜMÜYLE YALAN OLMASI ve Siyasi terminolojiye “karizmayı” katan Weber’e küfür anlamına gelmesi.

2. VERİLERİN SAHTE OLMASI

3. 14 MİLYON KİŞİYLE GİBİ BİR ARAŞTIRMA ŞİRKETİNİN ÜSTLENEMEYECEĞİ TAMAMEN SAHTE BİR RAKAM VERMESİ DE APTALLIĞIN DİK ÂLÂSI OLMASI

Peki, bu haber nerede çıktı? Bildiğiniz Sabah gazetesinde, cuma günü, linkini verdim zaten.

Gelin ben size biraz karizma hakkında bilgi vereyim. Çünkü sinemacıları ilgilendiren bir konu bu. Bizim Kemal Sunal komik bir adam değildi, yani kendisi komik bir adam değildi, Sunal’ın yüzü komikti, gören insanlar kendiliğinden gülüyordu, konuşmaları, esprileri de öyle, komik değildi. Onun için tam bir toplumsal deney olarak 1990’larda iki tuhaf durum ortaya çıktı: Hem reyting birincisi hem de sonunculardan birisiydi. Nasıl mı? Özellikle 1970’li yıllarda oynadığı filmler televizyonlarda hep birinci oluyordu, o kadar çok gösterildiler ki Kemal Sunal gerçek yasalarla korunan telif haklarını alabilseydi ailesine bir servet bırakabilirdi. Ama aynı yıllarda geçmişteki değil, yaptığı dizilere gelirsek, bu diziler çok sıradandı, komik de değildi, entrikası da güzel değildi. Çok kötü reyting alıyorlardı. Niye mi? Kemal Sunal yaşlılığında yüzü değişmişti ve artık komik değildi. 1970-90 döneminde Kemal Sunal’ın yüzü komediye, 1990-ve sonrasında yüzü dramaya uygundu.

Aynı şekilde, Halil Ergün’ün yüzü toplumsal bilinçaltında ideal baba yüzüne uygundu, Yaprak Dökümü’nde yıllarca milleti çok etkiledi. Tuncel Kurtiz 1960’lı yıllarda, yani yirmilerindeyken bile saçlarını beyazlatıp yaşlı rollerine çıkardı, Yılmaz Güney ona “ihtiyar” derdi. Nihayetinde Türkiye için star olma niteliğini yaşlılığında kazandı. İlk muhteşem rolü Umut ve Sürü’de oldu, sonra ciddi bir ara ve 2000 sonrasında ise etkili bir televizyon starı oldu.

Recep Tayyip Erdoğan ve karizmasına gelince: Zaman onun karizmasının aleyhine işliyor, nasıl mı? İsteyen inansın isteyen inanmasın: Onun toplum nezdindeki imajı “baba” imajıdır, bu baba kurtlarla dolu piyasada ne yapıp etmiş, dolambaçlı yollara da girmiş, ama ailesini bir şekilde multimilyoner yapmış başarılı baba imajına. Zatışahaneleri, diğer deyimle, suni-padişahımız, sürekli okuyarak yaptığı konuşmalarda, insanları durmadan azarlayan, muktedir, entel dantel soytarısına fırça atan bir insan olarak algılandı Anadolu insanı üzerinde. Hiçbir zaman ideolojik ve fikri önder kimliği olmadı, suni-padişahımızın topluma yansıması ideolojik bir açılıma karşılık gelmez, tutarlılık falan böyle dertleri yoktur. Ama gelin görün ki yıpranma payı diğer siyasetçilerden değil de büyük oranda zamandan geldi, yüzündeki etkileyicilik azaldı, gittikçe imajı demode oldu, etkisi azaldı, performansı bıktırmaya başladı. Onun için gittikçe dinsel vurgu artıyor. Bir de tabii 17-25 Aralık’ta adeta bir hançer saplandığı için imajın inandırıcılığı azaldı, imaja bakınca çok insan artık, bu da fotomontajmış demeye başladı.

Şu muhtarlara konuşmasında elindeki metinleri kaldırın, kendisi irticalen konuşsun, dinleyenler ahlayıp pohlayarak çıkmak için çırpınırlardı: Yani konuşmanın kendisi de bir imajdır.

Sabah’a tavsiyem yalan atınca, destekli atın bari çünkü insanın utanması da gerekir, utanmaz olmak hiç iyi bir şey değil, desteksiz yalan atmak da maharet değildir.