Türkiye çok sıkıntı bir dönemden geçiyor. Ülkenin bir yanı kan gölüne döndü. Hemen her gün şehit haberleriyle uyanıyoruz. Her gencin ölümünde doğuda batıda demeden onlarca eve ateş düşüyor. İnsanlar kızgın. Nefret dolu. Sağduyularını yitirmek üzere…

Sadece bombalar ya da ölüm, bu nefreti çoğaltmıyor. Her gün atılan hamasi nutuklar, sonuç vermeyen önlemler, reform adı altında kandırmacalar da nefretin kine dönüşmesine neden oluyor.
Bununla da kalınsa neyse!.. RTE’nin söylediği her söz, yaydığı her düşünce, insanları daha çok strese sokuyor daha da kışkırtıyor. Ülkede huzur kalmadı!..
•••
İnsanları rahatlatacak tek bir kelime edilmiyor. Aşağılama ve ayrıştırma, yalanlarla geçmişi karalama. Ve sözün sonunda kendi varlığı ile ülkenin ayakta kaldığı, kendisi ile Müslüman ve Türk olunduğu vehmi, bir meczup edasıyla böbürlenme. Türkiye’nin günlük yaşantısında duyduğu hep bu!..
•••
Canlı bombalar, saldırı haberleri, korkutma ve kışkırtma nutukları arasında bir avuç demokrat, kararlı ve cesur insanın oynanan oyunun farkında olması ve de bu pervasız oyunculara direnmesi içimizi biraz rahatlatıyor!.. Toplumsal muhalefeti ayakta tutuyor!..
•••
Önceki gün Brüksel’de patlayan bombalar, terörün küreselleştiğini bir kez daha kanıtladı. Aslında uzun zamandır yazıp söylediğimi yinelemek isterim.

Bana göre halen Üçüncü Dünya savaşı yaşanıyor. Bu kez savaşın şekli terörizm!.. Ama önceki iki dünya savaşına benzer bir tarafı yok. Bu topyekûn karşılıklı savaşan güçler yerine değişken, zamana göre çıkarı aynı olanların beslediği güçlerle dünyanın bir ucunda başkalarını vuruşturan bir yol deneniyor…
Bu yöntem önlenmesi zor bir savaş yolunu yarattı. Terörü yarattı. El Kaide, Taliban ve IŞİD gibi terör orduları hatta devletçikleri oluşturdu!.. Bazı siyasilerle mutlak iktidarlarını bu yolla ayakta tutmaya başladı.
•••
Gelecek günlerde RTE’yi dışarıda bekleyen iki önemli sorun var. Biri Brüksel’in bombalanması!.. Bilindiği gibi Brüksel, AB’nin başkenti!..

Havaalanı ve metroya yapılan üç bombalı saldırı 30’dan fazla insanın ölümüne neden oldu.!.. Müthiş bir acı yaşandı. Batıyı bekleyen tehlikenin boyutu büyük!..

Brüksel’deki olaylardan bir gün önce, RTE şu sözleri söylemişti; “…İşte Ankara’da patlayan bombanın, şehrin göbeğinde terör örgütü yandaşlarına şov yapma imkânının sağlandığı Brüksel’de veya Avrupa’nın herhangi bir şehrinde patlamaması için hiçbir sebep yok.”

Şimdi Avrupa gazeteleri soruyor. RTE müneccim mi yoksa bunu bilerek mi söyledi? Cevaplandırılması zor bir soru!...“Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur” özdeyişine sığınmadan yorumlamalıyız!..
•••
Eylemi yapan IŞİD’in geçen süre içinde AKP’ce desteklendiği iddiası batıların dilinde. Batı basını, sadece MİT TIR’larıyla IŞİD’e silah gönderilmesini değil, aynı zamanda Antalya’da yapılan G20 güvenlik zirvesinde konuşulanları da hatırlatıyor. Putin ve Obama’nın IŞİD’in Türkiye üzerinden petrol sattığı iddiasına henüz ikna edici bir cevap verilmediğinden de bahsediyor.

RTE bunlara nasıl cevap verecek doğrusu bilemiyorum. Pişkince olacağı belli. Ama bilmeli ki, bu kez korkutup susturamayacağı bir basın var karşısında.
•••
Türkiye’de patlayan canlı bombaları, ABD ve Alman yetkilileri biliyor.
Bizim BirGün muhabiri Can Uğur buluyor!.
Biz bilmiyoruz ve yurttaşlarımız ölüyor.
Aklımıza gelen şu; Belçika’daki bombanın patlamasından da bilgimiz varsa, neden Brüksel’e bildirmedik?! Neden 30’u aşkın insanın ölümüne sebep olduk?!. RTE bu sorunun cevabını vermeli!...
•••
RTE için ikinci sorun ise Rıza Sarraf’ın ABD’de tutuklanması. ABD savcısı Preet Bharara’nın uzun bir çalışma sonrası hazırladığı iddianame çok ilginç.
Bharara; Sarraf ve arkadaşlarının ABD’yi dolandırmaya yönelik komplo,
Uluslararası Acil Ekonomik Güçler yasasını ihlal etmek için komplo,
Banka dolandırıcılığı suçlarını işlemek için komplo,
Kara para aklamak için komplo yapmak suçlarından yargılanmasını istiyor.
Ve devam ediyor, “Bu suçlardan elde ettiği tüm kazançları ve mal varlığına el konulmasını gerekir” diyor.
ABD’li hukukçular, İran’a konulan ambargo sırasında ‘milyonlarca doların’ Hong Kong’tan Türkmenistan’a varıncaya kadar nasıl bir yöntem ve yolla İran’a transfer edildiğini anlatan iddianamenin Sarraf’ı mahkûm edeceğini söylüyorlar.
Sarraf’ın yapacağı anlaşma ile bu yöntem ve kullanılan yolda Türkiye’de kimlerle ilişki kurduğunu anlatacağı iddiaları da var.
Hatta Rıza Sarraf’ın Türkiye’den gitmeden önce ‘ABD istihbarat yetkilileriyle ön görüşmeler’ yaptığı da bu iddiaların arasında.
Üzeri kapatılamayacak kadar büyük bir yolsuzluk ortaya çıkmak üzere. Belki ‘DENİZ FENERİ’ dosyası kapatıldı. Ancak bu kez karşıda ABD yargısı var. Hoş onlara da güvenilmez ya.
•••
Uluslararası boyuta ulaşan sorunların RTE ve bakanlarını yeni bir maceraya sürükleyeceği açık!..
Bakalım bu sefer hangi kurtuluş yollarını deneyecekler?! Göreceğiz!..