Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), basın yayın organlarında çalışanların Türkçeyi “doğru, güzel ve anlaşılır” kullanmalarını sağlamak amacıyla “Türkçe Telaffuz Sözlüğü” yayımlamış. Basılısını edinemeyenler, bu sözlüğe bilgisunar üzerinden de ulaşabilirler: www.rtuk.gov.tr/assets/Icerik/BilgiMerkezi/TeleffuzSozlugu/telaffuz-sozlugu-serhat-demirel.pdf

RTÜK’ün sözlüğü üzerine, “Türkçeyi Doğru Kullanalım” kitabının yazarı Hüseyin Movit’ten uzun bir eleştiri mektubu aldım. Mektubu özetleyerek aktarıyorum:

“Sayın Aşut,
Sakarya Üniversitesi Türk Dili Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Serhat Demirel’in yazdığı ve RTÜK tarafından yayımlanan Türkçe Telaffuz Sözlüğü'nde yüzlerce yanlış bulunmaktadır. Bunların bir bölümünü, kelimelerin anlamlarına göre kullanılmaması oluşturuyor. Örnek verecek olursak:

Karides: Denizlerde va tatlı suda yaşayan, eti yenen, kabuklu bir balık türü.

Yunus: Denizlerde yaşayan memeli bir balık.
Asitane: İstanbul’da bir semt.

Kariye: İstanbul’da bir semt.

Abdülaziz: Osmanlı’da farklı dönemlerde hüküm sürmüş iki padişah. (Biz 32. Osmanlı padişahı diye biliyoruz, diğer padişah kaçıncı? Türkçeden sınıfta kaldığı yetmiyor, tarihten de çakıyor!)

Sözlükte ‘Abbas’ kelimesi ‘ölümü yaklaşan kişiye söylenen söz’ diye açıklanmış. Çocuklarına Abbas adını veren ana babalar, ölümü yaklaştı diye mi bu adı verirler? Abbasi devletinin kurucusu kimdir? Ölümü yaklaşan kişiye Abbas denmez, ‘abbas yolcu’ diye şaka yollu söylenir.

‘İran ülkesi’ diye bir yer var mı? ‘Arap ülkesi’, ‘Acem ülkesi’ olur ama ‘İran ülkesi’ olmaz. ‘Türkiye ülkesi’ olmayacağı gibi…

Bu sözlük, RTÜK'ün 2007 yılında yayımladığı TRT Başspikeri Şener Mete'nin Telaffuz Sözlüğü'nün basit ve yanlışlarla dolu bir kopyasıdır. Dr. Demirel, başka yerden aldığı açıklamaları süzgeçten geçirmeden kullanmış. Ayrıca alfabetik sıralamaya da uymamış. ‘Abanoz’dan sonra ‘abajur’ geliyor. ‘Abide’den önce ‘Abidin’ yazılmış. ‘Alfabe’ maddesi ‘Ali'den sonra yazılmış. ‘Arter, artezyen, artırmak’ sözcükleri ise ‘arşıâlâ’nın önüne alınmış. Daha alfabetik sıralamayı bile düzgün yapamamış. Yazar, sözlük yazma konusunda yeterli değildir. Esenlikler dilerim.”

* * *

Sayın Movit’in sözlük yazarına yönelik ifadeleri daha ağır ve incitici idi. Eleştiri sınırlarını aşan nitelemeleri ayıklamak zorunda kaldım. Çünkü bizim amacımız insanları küçük düşürmek değil somut yanlışlar üzerinde durmaktır.

Evet, sözlükteki açıklamalar çok özenli yapılmamış. Örneğin “karides” maddesinde yazım yanlışı var; “ve” bağlacı “va” diye yazılmış. Ama daha önemlisi, “karides”e “balık” denmesidir. Doğru tanım, “deniz canlısı” olmalıydı. Karada yaşayan balık olmayacağına göre, “yunus” için “denizlerde yaşayan” denmesi de anlamsızdır. “Asitane” sözcüğü Farsçadır ve “eşik” demektir. İkinci anlamı ise “başkent”tir; bu anlamıyla geçmişte İstanbul için kullanılmıştır. “Kariye”, eski dilde “köy” anlamına geliyormuş. Ama daha çok, yakınlarda camiye dönüştürülen Kariye Müzesi’nin adından tanıyoruz bu sözcüğü. Dolayısıyla “İstanbul’da bir semt” tanımlaması hiç uygun düşmemiş. Daha başka örnekler de verilebilir. Bu nedenle Sayın Movit’in anlam açıklamaları yönünden sözlüğe yaptığı eleştiriler yerindedir. Ama bir “Telaffuz Sözlüğü”nde öncelikle eleştirilmesi gereken, sözcüklerin seslendirilmesinin doğru gösterilip gösterilmediği olmalıydı. Sayın Movit’in eleştirilerinde bu konuda tek bir örnek bile yok.

Sözlüklerin yanlışsız olması hepimizin dileğidir. Türkçenin en yetkin kurumlarının sözlüklerinde bile ne yazık ki bu özeni göremiyoruz. Dr. Demirel de zaten eksiksiz bir sözlük hazırladığını söylemiyor. Tam tersine, kitabının girişinde, “Okurdan dileğimiz, eleştiri ve önerilerini esirgememesidir” diyerek katkılara açık olduğunu belirtiyor. O nedenle, kimi kusurlarından dolayı 667 sayfalık bir çalışmayı hepten değersizleştirmek haksızlık olur diye düşünüyorum.