Google Play Store
App Store

Ruanda ordusu, Amerika’nın IŞİD-Mozambik olarak açıkladığı El Şebap ile mücadele adına Mozambik’e girdi. Asıl amaç ABD ve Fransız enerji tekellerinin çıkarını savunmak. Kagame bunun karşılığında Paris’ten ne aldı?

Ruanda ordusu Fransa’nın vekili

Vijay Prashad

Ruanda hükümeti 9 Temmuz’da Mozambik’in kuzeyinde yer alan Cabo Delgado eyaletini ele geçiren El-Şebab ile savaşmak için bölgeye bin asker konuşlandırdığını açıkladı. Bir ay sonra, 8 Ağustos’ta Ruanda birlikleri, Fransız enerji şirketi Total Energies ve ABD’li enerji şirketi ExxonMobil tarafından tutulan büyük bir doğal gaz anlaşmasının bulunduğu liman kenti Mocímboa da Praia’ya girdi. Bölgedeki bu gelişmelerin ardından, Afrika Kalkınma Bankası Başkanı M. Akinwumi Adesina’nın 27 Ağustos’ta Total Energies’in Cabo Delgado sıvılaştırılmış doğal gaz projesini 2022 sonuna kadar yeniden başlatacağını duyurdu.

El-Şebab militanları (ABD Dışişleri Bakanlığı’nın deyimiyle IŞİD-Mozambik) son adama kadar savaşmadılar, sınırı geçerek Tanzanya’ya veya bölgedeki köylere kaçtılar. Bu arada enerji şirketleri, Ruanda’nın askeri müdahalesi sayesinde yakında yatırımlarını telafi etmeye ve büyük kâr etmeye başlayacaklar. Ruanda, esasen iki büyük enerji şirketini savunmak için Temmuz ayında Mozambik’e neden müdahale etti? Cevap, askerlerin Ruanda’nın başkenti Kigali’den ayrılmasından önceki aylarda meydana gelen çok tuhaf bir dizi olayda yatıyor.

SUALTINA SIKIŞMIŞ MİLYARLAR

El-Şebab savaşçıları ilk kez Ekim 2017’de Cabo Delgado’da ortaya çıktı. Grup, Ağustos 2020’de Mocímboa da Praia şehirlerinin kontrolünü ele geçirmeden önce üç yıl boyunca Mozambik ordusuyla adeta bir kedi fare oyunu oynadı. Mozambik ordusunun El-Şebab’ı engellemesi, Total Energies ve ExxonMobil’in Şubat 2010’da büyük bir doğal gaz sahasının keşfedildiği Kuzey Mozambik açıklarında bulunan Rovuma Havzası’ndaki operasyonları yeniden başlatmasına izin vermesi hiçbir noktada mümkün görünmedi. Mozambik İçişleri Bakanlığı, Dyck Danışma Grubu (Güney Afrika), Sınır Hizmetleri Grubu (Hong Kong) ve Wagner Grubu (Rusya) gibi bir dizi paralı asker firmasıyla anlaşmıştı. Ağustos 2020’nin sonlarında, Total Energies ve Mozambik hükümeti, şirketin yatırımlarını El-Şebab’a karşı savunmak için ortak bir güvenlik gücü oluşturmak amacıyla bir anlaşma imzaladı. Bu silahlı grupların hiçbiri başarılı olamadı. Yatırımlar su altında kaldı.

Bu noktada Maputo’daki bir kaynağa göre Mozambik Devlet Başkanı Filipe Nyusi, Total Energies’in Fransız hükümetinden bölgenin güvenliğini sağlamaya yardımcı olmak için bir müfreze göndermesini isteyebileceğini belirtti. Bu tartışma 2021’e kadar devam etti. 18 Ocak 2021’de, Fransa Savunma Bakanı Florence Parly ile Portekiz’deki mevkidaşı João Gomes Cravinho telefonda görüştüler ve bu görüşmede Maputo’da Cabo Delgado’ya Batı’nın bölgeye müdahale etme olasılığını tartıştılar. O gün Total Energies CEO’su Patrick Pouyanné, Cumhurbaşkanı Nyusi ve savunma bakanı Jaime Bessa Neto ve içişleri bakanı Amade Miquidade ile bir araya gelerek bölgenin güvenliğini güçlendirme eylem planını görüştü. Bir şey çıkmadı. Fransız hükümeti doğrudan müdahaleyle ilgilenmiyordu.

Maputo’daki üst düzey bir yetkili, Mozambik’te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Cabo Delgado’yu güvence altına almak için Fransız güçleri yerine Ruanda güçlerinin konuşlandırılmasını önerdiğine inanıldığını söyledi. Nitekim, Ruanda’nın ordusu batılı ülkeler tarafından iyi eğitilmiş, iyi silahlanmış ve uluslararası hukukun sınırları dışında hareket etmesine tolerans gösterileceği garantisi verilmiş bir orduydu. Güney Sudan ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ne yapılan müdahalelerde güçlerini kanıtlamışlardı.

ruanda-ordusu-fransa-nin-vekili-921633-1.



KAGAME KARŞILIĞINDA NE KAZANDI?

Paul Kagame, önce başkan yardımcısı ardından savunma bakanı, sonra da 2000’den beri başkan olarak 1994’ten beri Ruanda’nı yönetiminde yerini koruyor. Kagame yönetiminde Ruanda içinde demokratik normlar çiğnenirken, Ruanda birlikleri Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde acımasız faaliyetler gösterdi. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki ciddi insan hakları ihlallerine ilişkin 2010 BM raporu, Ruanda askerlerinin 1993-2003 yılları arasında "milyonlarca olmasa da yüz binlerce" Kongolu sivili ve Ruandalı mülteciyi öldürdüğünü gösterdi. Kagame, bu "çifte soykırım" teorisinin 1994’te Ruanda’nın soykırım yaptığını öne süren BM raporunu reddetti. Fransızların 1994 soykırımının sorumluluğunu kabul etmesini istedi ve uluslararası toplumun Kongo’nun doğusundaki katliamları görmezden geleceğini umdu.

26 Mart 2021’de tarihçi Vincent Duclert, Fransa’nın Ruanda soykırımındaki rolü hakkında 992 sayfalık bir rapor sundu. Rapor, Fransa’nın Médecins Sans Frontières’in de belirttiği gibi soykırımın ezici sorumluluğunu kabul etmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Ancak raporda Fransız devletinin şiddete ortak olduğu yazmıyor. Duclert, raporu bizzat Kagame’ye ulaştırmak için 9 Nisan’da Kigali’ye gitti. Kagame raporun yayınlanmasının, ne olduğu konusunda ortak bir anlayışa doğru atılmış önemli bir adım olduğunu söyledi.

19 Nisan’da Ruanda hükümeti, ABD’li hukuk firması Levy Firestone Muse’dan istediği bir raporu yayınladı. Bu raporun başlığı her şeyi anlatıyor: "Öngörülebilir Bir Soykırım: Ruanda’da Tutsilere Karşı Yapılan Soykırımla Bağlantılı Olarak Fransız Hükümetinin Rolü." Fransızlar, Fransa’nın génocidaire’leri silahlandırdığı ve daha sonra onları uluslararası incelemeden korumaya çalıştığını savunan bu belgedeki sert sözleri inkâr etmedi. Fransa’nın Cezayir kurtuluş savaşındaki vahşetini kabul ederek lanetleyen Macron, Kagame’nin tarihe bakışına itiraz etmedi. Bu onun ödemeye hazır olduğu bir bedeldi.

FRANSA MOZAMBİK’TEN NE İSTİYOR?

28 Nisan 2021’de Mozambik Cumhurbaşkanı Nyusi, Ruanda Başkanı Kagame’yi ziyaret etti. Nyusi, Mozambik yayın kuruluşlarına Ruanda’nın Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki müdahalelerini anlamak ve Ruanda’nın Cabo Delgado’da Mozambik’e yardım etme isteğini tespit etmek için geldiğini söyledi.
Macron, COVID-19 salgınının ortasında Afrika’da finansmanı artırmak isteyen bir zirveye Paris’te ev sahipliği yaptı ve aralarında Afrika Birliği Başkanı, Kagame ve Nyusi, Afrika Kalkınma Bankası Başkanı Moussa Faki Mahamat, Batı Afrika Kalkınma Bankası Başkanı Serge Ekué ve Uluslararası Para Fonu genel müdürü Kristalina Georgieva’nın da bulunduğu çok sayıda yetkili katıldı. Özel görüşmelerde Mozambik’e Ruanda müdahalesiyle ilgili tartışmalar yaşansa da finansal boğulmadan çıkış gündemin ilk sırasında yer alıyordu.

Zirveden bir hafta sonra Macron, Kigali’de iki gün geçireceği Ruanda ve Güney Afrika’ya bir ziyaret için yola çıktı. Duclert’in raporunun geniş bulgularını tekrarladı, Ruanda’ya 100 bin COVID-19 aşısı getirdi (ziyaretine kadar nüfusun sadece yüzde 4’ü ilk dozu almıştı) ve Kagame ile özel olarak konuştu. 28 Mayıs’ta Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa’nın yanı sıra Mozambik hakkında konuşan Macron, Fransa’nın deniz tarafındaki operasyonlarda yer almaya hazır olduğunu, ancak diğer bölgelerin Güney Afrika Kalkınma Topluluğu’na (SADC) ve diğer bölgesel güçlere kaldığını söyledi, özellikle Ruanda olarak belirtmemişti. Ruanda temmuz ayında Mozambik’e girdi ve ardından Güney Afrika askerlerinin yer aldığı SADC güçleri geldi. Fransa istediğini aldı: Enerji devi artık yatırımını telafi edebilecek.

Globetrotter’dan çeviren Umut Deniz AYDIN