Katı olan her şeyin buharlaştığı, ruhun ise aksine ağırlaştığı zamanlar. Çalkantılı sulara kapılıp dalgaların ritmiyle ufka doğru deniz yolculuklarına çıkan ruh, artık yorgun ve ağır; tortulaşıp dibe çöküyor. Zaman da durgunlaştı; hiç akmıyor. Geçmişten gelip şimdiyi geleceğe taşıyan sular, şimdide durdu. Durgun sular hızla kokuşur. Uzun zamandan beri hep şimdide yaşıyoruz. Zaman akmıyorsa şayet, ruhun dengesi de bozulur. Geçmişini ve geleceğini yitirmiş ruh tortulaşır. Hüzün ve melankoli için Almancada kullanılan Schwermut sözcüğünün “ruhun ağırlığı” anlamına geldiğini öğrendiğimde hiç şaşırmadım (Borgna, Şu Bizim Kırılganlığımız, YKY). Kesinlikle, şimdiki hâlimizi en iyi tanımlayan deyim, ruh ağırlığı. Ruh, zamanın sularına kapıldığında, alıp başını uzaklara gider, bedeni de peşinden sürüklerdi. Hafiflik duygusu, yaşam sevinci duyumsardık. Bazen bedenin ruha yetişemediği zamanlar da olurdu elbet; ruhumuzu kaybettiğimiz zamanlar. O zaman da ruhlarımızı arayacağımız yer belliydi; sahile vuran dalgaların ruhumuzu geri getireceğini bilirdik. Yitirdiğiniz ruhlarınızı boş yere sahillerde aramayın artık, o eskidendi. Beden ve ruh birbirinden koptu. Bedenler şimdide asılı kalırken ruhlar katılaşıp dibe çöküyor. Ruhlarınızı arayacağınız yer sahiller değil, dibe çökmüş tortuların oluşturduğu jeolojik katmanlardır.

***

Yeryüzünün jeolojik katmanlarında, tortulaşıp dibe çökmüş ruhlar birikir. Yeryüzünün tarihi aynı zamanda hüznün de tarihidir. Neresini kazarsanız kazın, bir zamanların sevinçli ruhlarının toplu mezarlarıyla karşılaşırsınız. İktidarların yaşam sevincine, sevinçli ruhlara tahammülü yoktur. Ruhlar, sarkaç misali, salınır. Keder ile sevinç arasında salınan ruhlar, sarkacın keder ucuna savrulduklarında yaşam kudreti azalması, sevince doğru savrulduklarındaysa yaşam kudreti çoğalması yaşadıklarını bilirler. O yüzden herkes biraz Spinozacıdır. Ve Spinozacı olanlar bilirler ki, despot ve rahip kendi tebaalarını kederli ve kudretsiz bedenlerden oluşturur. Eğer zaman iktidarın zamanıysa sarkaç hareket etmez, kederde durmuştur. Durmalı, yoksa despot ya da rahip başka türlü nasıl sürdürebilir ki varlığını? Yine sarkaç kederde duruyor. Zaman, iktidarın zamanı; saatler hep şimdiyi ve kederi gösteriyor. Bedenler çarmıha çivilenmiş; ruhları ise yavaş yavaş dibe göç ediyor. Çok geçmeden jeolojik katmanların arasına karışıp kalsiyum karbonat tortulara dönüşecek ve fosilleşecekler.

***

Hâlâ eski alışkanlığınızı sürdürüyor ve ruhunuzu sahillerde arıyorsanız, bulamazsınız. Kendi ruhunuza olmasa bile, kumların arasında eski denizcilerin ruhlarına rastlayabilirsiniz belki. Batı’daki halk eskiden, mürekkep balıklarına ait sahile vurmuş iç iskeletlerin ölmüş denizcilerin ruhları olduklarına inanırlarmış. Bizim ruhlarımız çok ağır, sahile vurmaları mümkün değil. Sizce, boğazlarına kadar borca batmış bedenlere ait ruhların kumsala vurma ihtimali var mı? Sadece borç olsa iyi. Varlığını kederli ve ağır ruhlara borçlu iktidarın keder üreten, bedenlerin kudretini soğuran devasa aygıtları ve kederi çoğaltan medyası var. İktidarın ürettiği kederli gündemin içine gömülüyoruz. Gömülmekle kalmıyor, gündemi yeniden üretip kederi çoğaltıyor ve birbirimize bulaştırıyoruz. Gündeme gömülmüş beden, ruh işkencecisidir; farkında değildir belki ama iktidarın işbirlikçisi. Gündem iktidarın gündemidir. Bugün ormanlar yakılır; yarın insanlar. Durmadan geri gelen, hep kederdir. Gündem içinde kaldığınız sürece ancak iktidara tepki gösterebilir, kendinizi hep iktidara göre konumlandırırsınız. Ve tepki ürettikçe nefret ve keder birikir içinizde, ruhunuz ağırlaşır.

İleri sürüldüğü gibi ruhun ağırlığı 21 gram olabilir mi? Mümkün değil. Ruhun ağırlığı, yaşanılan duygulanımlara bağlı olarak değişir. Kimi zaman tonlarca ağırlıkta olabilir; kimi zaman da bir tüy kadar hafif. Hafiflemeyi hiç özlemediniz mi? İktidardan, iktidarın nefret aygıtlarından, ruhlarınıza yüklediği kederli yüklerden kurtulmayı? Ruhunuz çok ağır, dibe göç ediyor; bedenleriniz ise iktidarın gündeminde çarmıha gerilmiş. Önce ruhumuzu iktidardan kurtaralım, gerisi kolay. Çarmıhtaki bedenlerinizi hafiflemiş ruhlarınız kurtarabilir ancak. Çarmıha gerilen, yeryüzüdür. Yeryüzünü iktidarın elinden kurtarmak gerek.