Ukrayna dönüşü soruları yanıtlayan Erdoğan’ın, yıllar sonra Suriye yönetimiyle uzlaşı mesajı vermesine yönelik Prof. Dr. Erkmen Rusya ile gelişen ilişkilere dikkat çekti. Doç. Dr. Özdemir ‘‘Ekonomik sıkışmışlığın etkileri’’ dedi.

Rusya ile ilişkiler geri adım attırdı

Umut SERDAROĞLU

Son zamanlarda dış politikada yumuşamaya giden Ankara, komşularıyla yıllardır süren birçok sorunu çözmenin peşinde. Bu süreçte Suriye’ye yönelik yapılan ‘uzlaşı’ mesajları büyük yankı uyandırdı. Saray tarafından Suriye ile barış sinyalleri günlerdir verilmeye devam ediliyor. Son olarak Ukrayna dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplayan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan uzlaşı sinyalleri geldi. Uzun yıllardır “Esad’la barışmam’ diyen Erdoğan yıllar sonra ilk defa Esad yönetimi ile diyaloğa açık olduklarının sinyalini verdi.

Devletler arasında hiçbir zaman siyasi diyalog veya diplomasinin kesip atılamayacağını söyleyen Erdoğan, “Her zaman her an bu tür diyaloglar olur, olmalıdır. Diplomasiyi tamamen devre dışı bırakamazsınız. Diplomasiye ne denli ihtiyacımız olduğunu bütün dünya gördü. Biz her zaman çözümün parçası olduk. Suriye sorununu çözmekle ilgili elimizi taşın altına biz koyduk” dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapılan görüşmede Suriye meselesinin gündem maddesi olduğunu dile getiren Erdoğan, Suriye’ye dönük görüşmeleri devam edeceklerini belirtti.

Soçi’deki görüşmenin ardından Rusya ile ilişkileri daha çok güçlendiren Erdoğan ABD’ye yönelik mesajlar da verdi. Erdoğan, Ortadoğu’da yaşanan sorunların sorumlusu olarak ABD’yi gösterdi.

Erdoğan’ın Suriye’ye yönelik açıklamalarını Prof. Dr. Serhat Erkmen ve Doç. Dr. Yonca Özdemir BirGün’e değerlendirdi.

SURİYE MESAJINDA İKİ TEMEL FAKTÖR

Dış politikada bu tür değişimlerin normal karşılanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Serhat Erkmen, “Uluslararası İlişkiler daima devletlerin çıkarları doğrultusunda değişimi gösterir. Son birkaç yıldır Türkiye’nin bölgedeki politikalarında da değişiklikler meydana gelmeye başladı. Bunun ilk örneklerini Mısır, Sudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle olan ilişkilerin değişiminde gördük. Son dönemde de Suriye ile uzlaşma sinyalleri gelmeye başladı. İsrail’le gelişen ilişkileri de atlamamak gerekir. Dolayısıyla son bir buçuk yıl içerisinde Türkiye’nin çıkarlarının yeniden tanımlanması ve güvenlik algılamalarının yeniden belirlenmesi aşikâr” dedi.

Prof. Dr. Serhat ErkmenProf. Dr. Serhat Erkmen

Suriye’ye yönelik verilen mesajlarda iki temel faktör olduğunu söyleyen Erkmen, “Bunlardan birincisi Türkiye ve Rusya ilişkilerindeki gelişmeler. İki ülke son birkaç aydır üst düzey ziyaretler gerçekleştirerek ikili ekonomik ilişkileri farkı noktalara taşıyor. Bu anlamda gelişen ilişkilerin faktörlerinden biri Suriye. Ancak sadece ilişkiler verilen bu tür mesajlara neden olmuyor. Herkesin görmesi gereken bir diğer faktör ise Suriye’deki iç savaşın bitme noktasına gelmesi. Bu yüzden devletler de pozisyonlarını değiştiriyor. Belirli bir zaman sonra daha üst düzey yetkililerin karşılıklı görüşmesi mümkün” ifadelerini kullandı.

ABD’nin uzlaşma sinyallerinden hiç hoşnut olmadığının altını çizen Erkmen, “Ankara ve Şam uzlaşmaya varırsa Suriye’deki iki ülkenin etkisi zayıflayacak. Bunlardan biri ABD, diğeri İran. Bu iki ülkenin doğrudan kontrol ettiği unsurlar var. Farkındaysanız diyaloğun yeniden canlandırılma konusu gündeme geldiğinden beri hem Türkiye’ye hem de Suriye’ye yönelik saldırılar gerçekleşti. Dün El Bab’da 14 kişi öldü. Afrin’de, Türk askeri üsleri vuruldu. Bu saldırıların uzlaşma mesajlarının verilmesinin ardından gelmesi tesadüf değil. Karşınızda gördüğünüz Suriye ordusu olmayabilir. Bazen belirli ülkeler adına çalışan milis grupları bunları yapabiliyor. YPG’nin içine farklı ülkelerin sızmaları var. Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelere askeri saldırıların artmasıyla gelişmeler arasında paralellik kurulması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Mesajlarda seçimin etkisi de olduğunu vurgulayan Erkmen, “Hiçbir hükümet seçime komşularıyla sorunlu olarak girmek istemez. Ayrıca malumunuz Türkiye’nin en çok konuştuğu konulardan biri Suriyelilerin varlığı. Bu konuya getirilen bir numaralı çözüm Suriyelilerin ülkesine geri dönmesi. Bu ancak Suriye ile barış ortamı sağlanınca yapılabilir. Suriye hükümeti ile görüşmeden bir çözüm olmaz” dedi.

İÇ POLİTİKADAKİ SIKIŞMANIN ETKİSİ

Erdoğan’ın açıklamalarıyla ilgili konuşan Doç. Dr. Yonca Özdemir ise “Açıklamalar için genel olarak daha önceki bazı politikalardan çark etme diyebiliriz. Başta Suriye olmak üzere pek çok komşu ülke ile uzun bir süredir çatışmalı bir politika izleniyordu. Son zamanlarda, özellikle ekonomik krizin artmasıyla dış politikada yumuşamaya gidilmeye başlandı. Gözlemlediğimiz kadarıyla Türkiye’nin dış politikalarda barışçıl bir yönelim olduğunu söyleyebiliriz. Bunun nedeni ise iç politikadaki sıkışmayla dışarıda da bölgesel lider olma heveslerinin bir kenara bırakılmış olması” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Yonca ÖzdemirDoç. Dr. Yonca Özdemir

Dış siyasette bu tür manevraların normal olduğunu dile getiren Özdemir, “Birçok ülkenin dış politikasında zikzaklar yaşanmaya başladı. Bunun nedeni dünyanın ekonomik olarak bir sıkışmışlık içinde olması. Ülkeler, böyle bir ortamda çatışmacı politikalar yerine daha gerçekçi ve karşılıklı kazançların olduğu politikalar izlemesi doğal. Çünkü çatışma demek savaş demek, askeriyeye daha fazla masraf demek. Bu tür çatışmaya dayalı politikalar kriz koşullarında akılcı bir davranış olarak gözükmüyor” dedi.

Suriye’ye yönelik söylemlerin seçimle bir nebze de olsa ilgisi olduğunu aktaran Özdemir, “Seçimlerde iç politikada izlenen yöntem daha öncelikli. Özellikle ekonomi seçmeni daha çok etkileyen bir unsur. Ancak dış politikada Suriye ile ilişkilerin yumuşamasının ardından göçmenler ülkesine dönerse seçimde etki yaratabileceğini söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.