Google Play Store
App Store

Jackie Matisse’in ‘Uçurtma Zamanı’ adlı sergisi İstanbullulara çocukluklarını hatırlatıyor. Günümüzde yok olmaya yüz tutan bir sokak kültürü olarak galeride süzülen renkli uçurtmalar, kapitalizme adeta tokat atıyor.

Rüzgârla uçan anılara seyahat
Fotoğraf: ARTER

Deniz Burak BAYRAK

Kapitalizm ve neoliberalizmin yaşamın her yönüne yaptığı yıkıcı etkiler yaşamımızın en masum dönemi olan çocukluğa da bir darbe indirdi. Bilgisayar oyunları, süper kahraman oyuncakları ve savaş ile öldürmeye odaklı oyunlar piyasa ekonomisinin dümenine durmaksızın su taşıyor. Oysa yakın geçmişte -yaşamımız bu derece baskı ve korkuyla çevrelenmemişken- çocukların oyunları da kendileri gibi zararsız ve sımsıcaktı. Kentler bu derece betona gömülmemişken eğlenmenin en keyifli türlerinden biri uçurtma uçurtmaktı. Günümüzde ne göklerde özgürce salınan bir uçurtma görmemiz mümkün ne de o uçurtmanın özgürlüğünü duyumsayabilecek bir çocuk ne yazık ki.

Ancak hiç beklemediğimiz bir anda açılan bir sergi İstanbul’a uçurtmaları yeniden hatırlattı. Bu sergi, Jackie Matisse’in Gill Eatherley’in küratörlüğünü yaptığı ‘Uçurtma Zamanı’ sergisi. Sergi Arter’in ön cephesi ve -3’üncü katında ziyaretçilerini bekliyor.

İSTANBUL VE MATISSE

2021 yılında imzası olan uçurtmaları bırakarak bu dünyadan göçüp gitti. Ama yarım asır önce başladığı bu işin bugün İstanbulluları çocukluklarına döndüreceğini muhtemelen tahmin etmemişti. Hatta bugün bu serginin açılacağı da aklına gelmemiştir diye düşünüyoruz. Peki İstanbul’un Matisse ve sanatı için önemi neydi? Sanatçı 1976 yılında çıktığı bir seyahat esnasında İstanbul’un göklerinde uçurmuştu uçurtmalarını; ayrıca Türkiye’de çok uzun bir uçurtma tarihi olduğunu öğrendi. Uçurtmaları şimdi Arter’in göklerinde.

Matisse sanat pratiğine 1962’de bir uçurtmayı ormanda kaybetmesiyle başlıyor. Bu tesadüf onun sanat yolculuğunda bir çıkış noktasına dönüşüyor. Kağıt, ahşap ya da kumaş gibi malzemelerle ürettiği işleri bazen sonsuz göklerde bazense engin denizin derinliklerinde süzülüyor. Uçurtmanın üretim prensibinden dolayı da hareketli ve hep devam eden bir form aslında onun sanatı. Öyle ki sergi paralelinde gerçekleştirilen performansların hareket tasarımını ve yönetimini gerçekleştiren Polly Motley, Jackie’nin üretimleri için “Onun yapıtları hâlâ üretilmekte olan bir yapıt dizisidir” diyor.

MATISSE’İN TUVALİ GÖKYÜZÜ

Uçurtma Zamanı’nda birçok teknik ve malzeme bir araya getirilmiş. Gökyüzünü tuvali hâline getiren sanatçı birçok enstalasyon da üretmiş. Bütün işlerini kendi kesip biçerek sanatçılara da esin kaynağı olmuş. Bu serginin şöyle bir önemi var ki sanatçının yapıtları ilk kez boylu boyunca sergileniyor. Rengârenk bir deneyim yaşatan Uçurtma Zamanı, aydınlığın ve karanlığın zıtlığında diğer renklerin göz alıcılığını da gözler önüne seriyor. Matisse işbirliklerini de seven bir sanatçı. Seçkide David Tudor ile gerçekleştirdiği ‘9 Dizi ve Yansımalar’ adlı alüminyum formlardan oluşan işi görmek de mümkün. Bir diğer kolektif işse gökte görmeye alışık olduğumuz uçurtmaların bu kez su altındaki salınışlarını deneyimleten görüntüler. ‘Deniz Kuyrukları’ adlı iş uçurtmayı suyun içinde canlı bir organizmadan farksız hâle getiriyor. Molly Davies tarafından çekilen görüntüler Tudor’un kaydettiği seslerle birleştirilmiş.

Başka bir köşede ise buluntu malzemelerin kullanıldığı ve suyla doldurulan şişeler var; elbette içlerinde uçurtma parçalarıyla. Şişelerdeki ışığın kırılmasıyla bir renk cümbüşünün hipnotik etkisine karışırken kulağımıza çalınan sesle irkiliyoruz. Koridorun sonundaki duvarda asılı bir makine, kâğıttan bir uçurtmanın kuyruğunu rengârenk bir coşkuyla hareket ettiriyor.

“Her şey bir rüyayla başlar, rüyaların kendileri bile” diyen Jackie Matisse’in Uçurtma Zamanı sergisi 15 Aralık’a kadar ziyaretçileri bekliyor. Galeri pazartesi hariç her gün ziyaret edilebilir. Giriş, perşembe günü her yaştan izleyici için ücretsiz.