“Futbol yaşantımda iki kişi beni ağlatmayı başardı, biri Diego Maradona, diğeri o sol açıktaki büyücü...”
Del Piero

Yakın geçmişte, tarihinde sadece iki şampiyonaya katılmayı başarmış o üç milyon nüfuslu ülkenin takımını yazmıştım. Euro 2016’nin sona ermesiyle futbolsuz kaldığımız zamanlarda, hatırlayalım Kırmızı Şeytanlarda geçirdiği 29 seneden sonra Jose Mourinho’nun gelişiyle ayrılmak zorunda kalmış Gallerlinin hikâyesini…

1973 senesinin Kasım ayında, Galler’in Cardiff şehrinde açmış dünyaya gözlerini. Babası Danny Wilson o yıllarda Cardiff RFC’de forma giyen profesyonel rugby oyuncusuymuş ve Manchester yakınlarındaki Swinton kasabasının takımıyla anlaşınca, ailesi ile birlikte Manchester yakınlarındaki Salford kasabasına taşınmış. Yeni evine taşındığında henüz altı yaşındaymış bizimki…

Çok küçük yaşlarda futbola merak salmış ve amatör Deans FC takımının formasını giydiği ilk maçta takımı 9-0 yenilirken, o maçı izleyenler sahanın en iyisi olarak onu göstermişler. Kısa süre sonra takımın antrenörü Dennis Schofileld onu Manchester City’e önermiş. City’nin futbol akademisinde hünerlerini gösterdiği zamanlarda, bölgenin amatör takımı Salford Boys’un da formasını giyiyormuş. Henüz 14 yaşına bastığı zamanlarda, 1987 senesinde okullar arası şampiyonada finale kalan ve kaptanlığını yaptığı takımıyla kupayı kaldırmış. Hikâyesini anlatan yazılarda, kupayı Liverpool’un önde gelen isimlerinden Ron Yeats’in elinden aldığı, o dönem onu izlemek için Salford Boys maçlarına gidenlerin sayısının arttığı anlatılır. Old Trafford’ın saha görevlilerinden Harold Wood, genç futbolcuyu Sir Alex Ferguson’a önermiş, Manchester United’ın teknik ekibi genç yeteneği takibe almıştı.

Takvimler 29 Kasım 1987’yi gösterirken, doğum günü kutlamasına sürpriz bir isim katılmıştı: Sir Alex Ferguson… O gün, Sir Alex, genç futbolcuyu Kırmızı Şeytanların formasını giymesi için ikna ediyor, çok çalıştığı takdirde üç sene içinde profesyonel sözleşme imzalayacağının garantisini veriyordu. Öyle de oldu zaten. 1990 senesinin Aralık ayında profesyonel sözleşmeye imza attığında henüz 17 yaşındaydı genç Gallerli…

Onun sol açıkta hünerlerini sergilemeye başladığı zamanlarda, United onca bekleyişten sonra Federasyon Kupasını kazanmıştı. Sir Alex’in görevde bulunduğu sürede kazanılan ilk kupa United taraftarlarını heyecanlandırmıştı. Malum, o yıllarda Liverpool ve Arsenal Ada futbolunu domine ediyor, genç futbolcunun takımı ise orta sıralara oynuyordu.

Kadroya girmeye başladığı zamanlarda en büyük desteği takım kaptanı Bryan Robson’dan görüyor, Premier Lig’in kurulmasından bir sezon önce Manchester United ligi şampiyon Leeds United’ın ardından ikinci sırada bitiriyordu. Premier Lig’in ilk sezonunda (1992-1993) Manchester United 26 seneden sonra ilk şampiyonluğunu kazanıyor, genç futbolcu sol kanatta harikalar yaratıyordu. 7 numara ‘King’ Eric Cantona’nın da takıma katılmasıyla takım Ada futbolunda esip kükremeye başlamıştı. İlginçtir, o dönemlerde Sir Alex tarafından basına demeç vermesi yasaklanmış, ilk maç sonrası konuşmasını 20 yaşına bastığı zamanlarda, 1993-1994 sezonunda BBC’nin “Match Of The Day” programında Des Lynam’ın sorularını yanıtlayarak yapmıştı.

O sezon sol açık ikinci şampiyonluğunu yaşıyor; ikinci kez ‘yılın genç futbolcusu’ ödülünü kazanıyordu. Gelecek zamanlarda o ödülü sadece Liverpool’un golcüsü Robbie Fowler ve takım arkadaşı Wayne Rooney iki sezon üst üste kazanmayı başaracaktı.

O yıllarda rakip filelere bıraktığı unutulmaz goller ‘sezonun golü’ sıralamasında yer alıyor, 1993’den senesinde Queen Park Rangers’a, 1994’de Tottenham’a, 1995’de Everton’a karşı kaydettiği goller futbol programlarında tekrar tekrar gösteriliyordu. 1999 Federasyon Kupası yarı final maçında kendi sahasından kaptığı topla neredeyse tüm Arsenal takımını ipe dizip attığı golü kim unutabilir ki!

1998–1999 sezonunun Şampiyonlar Ligi finalinde bir kez daha yıldızlaşıyor, Teddy Sheringham’a verdiği gol pasıyla takımının kazandığı kupada pay sahibi oluyordu. O sezon United üç kupayı birden kazanmıştı. 2002 senesinin Mayıs ayında takımın demirbaşı Denis Irwin ayrılmış, o henüz 20’li yaşlarda olmasına rağmen takımın kıdemlisi haline gelmişti, futbol tabiriyle ‘takımın abisi’. O sene kariyerindeki 100. golünü Chelsea maçında kaydetti. 2004 senesinde Liverpool’a karşı 600. maçına çıkarken, Sir Bobby Charlton ve Bill Foulkes’un ardından United formasını en fazla giyen üçüncü futbolcu oluyordu. Kariyerinde 13 Lig şampiyonluğu yaşarken, Federasyon Kupasını dört, Lig Şampiyonlar Ligi’ni iki kez kazanan solaçık 2008-2009 sezonunda Ada’da yılın futbolcusu seçildi…

19 Mayıs 2014 tarihinde United’ın resmi sitesinden futbolu bıraktığını duyurduğunda 40 yaşındaydı. Onun United formasını ilk kez giydiği zamanlarda, ilerleyen yıllarda birlikte top koşturacağı takım arkadaşı Phil Jones henüz dünyaya gelmemişti. Futbolu bıraktıktan sonra bir süre takımda David Moyes’un yardımcılığını yaptı, onun 2014 senesinde kovulmasından ardından kısa süre takımı çalıştırdı. Louis van Gaal’dan sonra takımın başına geleceği konuşulurken Jose Mourinho’nun gelişi ile takımdan ayrılmak zorunda kaldı. Ryan Giggs teknik direktörlük kariyerinin henüz başında ama futbolculuğunu en iyi anlatan tanım geçenlerde hikâyesini yazdığım George Best’den gelsin: “One day they might even say that I was another Ryan Giggs!” (Kim bilir, belki gelecekte benim başka bir Ryan Giggs olduğumu söyleyenler olacaktır).