“Siyasi sisteme karşı mücadele etmeyen herhangi bir feminist hareket hiçbir yere gitmeyecektir”

S.Arabistan'da Feminist Radyo'nun kurucusu kadınlar: Siyasi sisteme başkaldırmalıyız

Hande Gazey - Pınar Yüksel

“Amacımız sessiz çoğunluğun sesi olmak ve herkese görüşlerini, fikirlerini, eleştirileri, makalelerini ve şiirlerini paylaşma fırsatı vermek.” Geçtiğimiz temmuz ayında, Nsawya FM’in (Feminist FM) isimli sosyal medya hesabı, bu paylaşım ile internet üzerinden haftalık bir radyo programının başladığını duyurdu. İlk paylaşımda, kanalın feminist olduğu ve bunun da yaşamın tüm yönlerine dair kapsamlı bir yaklaşım anlamına geldiği ifade ediliyordu.

İsimlerini ve bulundukları ülkeleri gizleyen kadınlar, bir dizüstü bilgisayar, bir mikrofon ve bir radyo yayın programı kullanarak, Suudi Arabistan’ın ilk kadın radyosunu başlatmış oldular. Radyo programını 11 kadın yapıyor, bazıları Suudi Arabistan’da yaşıyor.

Programı yapan kadınlardan biri Akad mitolojisinde aşk ve bereket tanrıçası olan İştar takma adını kullanıyor, biz de İştar ile e-posta üzerinden Feminist FM’e ve Suudi Arabistan’da kadın mücadelesine dair bir söyleşi gerçekleştirdik.

Söyleşi elbette sadece Feminist FM ile sınırlı kalmadı; din, siyaset, feminizm üzerine konuşunca ister istemez gözler cevapları bir de Türkiye bağlamında okumaya başlıyor. Türkiye’de de uzun zamandır tartışılan konular; siyasal İslam’ın iktidarı ile kadınların hayatlarına ve haklarına yönelik saldırı; eşitlik ve özgürlük kavramları ile din; laiklik mücadelesinin kadın mücadelesinin neresinde durduğu... Belki biraz dışarıdan ama meselenin tam da ortasından bir cevap olarak Suudi kadınlara kulak vermeliyiz.

► Feminist bir radyo programı yapma fikri nasıl ortaya çıktı? Feminist FM neyi amaçlıyor?
Uzun zaman önce Suudi Feminist Hareketi’nin bir parçası olarak organize bir çalışmaya ihtiyaç duyduk. Sesimizi duyurmak istedik. Aynı zamanda ülkemizde kadınların sesinin yüksek ve cesur olmasına izin verilmediğinden diğer kadınların da sesi olma hayalimiz vardı. Bu kanalın amacı, Suudi kadınların çoğunun, yani seslerini yükseltmek ve yaşadıklarından bahsetmek ayrıcalığına sahip olmayan kadınların, yaşadığı gerçek acıları ortaya çıkartmak. Suudi Arabistan’ın ne kadar ilerici olduğuna ve Muhammed bin Salman döneminde kadınların nasıl güçlendirildiğine dair büyük bir hükümet propagandası var. Fakat bu propaganda gerçeği yansıtmıyor; çünkü ayrıcalıklara sahip olmayan bu kadınlar, pek çok etken yüzünden iddia edilen değişimlerden herhangi bir kazanım elde etmediler. Ve en önemli etken ise son derece patriarkal Suudi yasaları ve Suudi toplumu tarafından desteklenen Vesayet Kanunu.

Tecrübemiz yoktu
► Bu programı yaparken karşılaştığınız zorluklar neler oldu?

Bu öncelikle daha önce hiçbir tecrübe olmadan radyoyu yapma mücadelesi, o yüzden günbegün kendi kendimize öğreniyoruz. Ayrıca finansal kaynakların yokluğu, profesyonel ekipmana ve hatta basit bir stüdyoya bile sahip olmama... Sesimizi duyurabilmek için işimizi görecek en temel, ücretsiz ve basit uygulamaları kullanıyoruz. Bir başka sorun, hepimiz başka yerlerde yaşadığımızdan ve aramızda zaman farkları bulunmasından dolayı takım üyeleri arasında koordinasyonu sağlamak.
Karşılaştığımız en büyük engellerden biri Suudi Hükümeti. Suudi yetkililer, radyo kanalımızın internet sayfasını engellediler.

► Programın içeriğinden biraz söz edebilir misiniz?
Her hafta Mixlr adlı uygulamadan canlı olarak 1 saat yayın yapıyoruz. Programın içeriğinde kadın hakları aktivistleri ile röportajlar, Suudi kadınlar başta olmak üzere Arap kadınlarla ilişkili güncel başlıklar üzerine tartışmalar var. Feminist konulara ve Suudi Arabistan’ın uluslararası propaganda yaptığı kadınların durumu hakkındaki yanıltıcı bilgileri, reformların ve kadınların güçlendirilmesi hakkındaki yalanları ifşa etmek için Suudi kadınların verdiği mücadeleye odaklanıyoruz. Şimdi, dördüncü programımızı hazırlıyoruz ve her program bir öncekinden daha iyi oluyor. Bu, Suudi kadınlardan ve dünyanın dört bir yanındaki aktivistlerden aldığımız desteğin ve cesaretin bir sonucu.

► Suudi Arabistan’da kadınların durumudan biraz söz edebilir miyiz? Örneğin bu Vesayet Kanunu’un içeriği nedir?
Suudi Arabistan’daki kadınlar, çok farklı düzeylerde baskıya maruz kalıyorlar: ev, kamusal alan, okul, çalışma ortamı, İslami metinlere dayanan yasalar, radikal İslami uygulamalar, gelenekler ve toplum, kabile kuralları... Şu anda öncelikli mücadelemiz, erkeklerin vasisi olduğu kadın üzerinde mutlak bir güce sahip olmasına izin veren Vesayet Yasası’dır.

Bir diğer mücadele ise Dar Arrea (bakım evi) denilen kurumların kapatılması için. Bu kurumlar, ev içi istismara uğrayan ya da birçok sebeple (örneğin bir erkekle arkadaş olmak) aileleri tarafından reddedilen kadınlar için bir hapishane konumunda. Mahkeme ya da polis ev içinde istismar durumunda kız çocuğunu bu kuruma gönderirken; ailedeki istismarcı erkeği hiçbir yasal yaptırım olmaksızın serbest bırakmakta.

Kadınlar, vasilerinin izni olmadan, bağımsız olamazlar, özgürce yaşayamazlar, Dar Arrea denilen kurumlardan dışarı çıkamazlar ve hatta mahkemece verilen ceza süresini tamamlamış bile olsalar hapishaneden çıkamazlar. Suudi kadınlar, erkek vasilerinin yasal izni olmadan yurtdışına çıkamazlar ve seyahat edemezler.

İslam özünde ataerkil bir dindir
► Nsawya FM (Feminist FM) hesabınızdan attığınız bir tweet ile siyaset ve dinin, feminizmden ayrı tartışılamayacağını, politik bir parti olmasanız bile bunun siyaseti eleştiremeyeceğiniz, üzerine konuşamayacağız veya iddia ortaya koyamayacağınız anlamına gelmediğini ifade etmişsiniz. Din, siyaset ve feminizm ilişkisinden söz ederken neyi vurgulamak istemiştiniz?
Öncelikle, Suudi Arabistan teokratik ve şeriatla, İslami yasalarla yönetilen bir ülke. Bu da, kadınların ezilmesinin bir kaynağı olarak dini eleştirmeyi bir zorunluluk haline getiriyor. En basit örnek olarak, bir erkek karısını dövünce kanunlar onun yanında olacaktır; çünkü şeri yasalar erkeklere, kadınları disipline etmek için dövme hakkını vermektedir. İslam, özünde ataerkildir, kadınlara ve erkeklere eşit davranmaz ve feminizmin başarmayı amaçladığı şeyin tam tersidir.

Feminizm neden politiktir? Basitçe, kadına yönelik baskı sistemiktir ve devlet tarafından kurulur ve uygulanır. Bu nedenle, siyasi sisteme karşı mücadele etmeyen herhangi bir feminist hareket hiçbir yere gitmeyecektir. Biz feministler olarak, “kişisel olanın politik olduğunu” anlamak zorundayız. Kadın düşmanlığı ile kişisel mücadelemiz politiktir; çünkü politikacılar tarafından uygulanmakta ve politikacılar tarafından körüklenebilmektedir.

s-arabistan-da-feminist-radyo-nun-kurucusu-kadinlar-siyasi-sisteme-baskaldirmaliyiz-508280-1.
“Suudi kadın hareketi 90’larda araba kullanma hakları için başkent Riyad’ın caddelerine arabalarıyla çıkan kadınlarla başladı. Bu hareket sönümlense de yıllar sonra araba kullanma haklarını talep etmeye devam eden ve Vesayet Yasası’nın ortadan kaldırılması için mücadele eden yeni bir Suudi kadın aktivist bir dalgası otaya çıktı.”


Feminizm, tüm toplumsal cinsiyet kurallarını yıkan ve yeniden inşa eden radikal bir felsefe. Aşırı sistemik baskı içerisinde yaşadığınızda, onu ortadan kaldırmak için feminizm gibi radikal bir felsefeye ihtiyacınız vardır. Feminist felsefeyi ve dili kullanarak, İslami ya da kadına yönelik her türlü sistemsel ayrımcılık yıkılabilir.

► Geçtiğimiz günlerde haberlerde Suudi kadınların mücadeleleri sonucunda araba kullanma haklarını kazandıklarını okuduk. Suudi Arabistan’daki kadın mücadelesinin durumundan söz eder misiniz?
Suudi kadın hareketi 90’larda araba kullanma hakları için başkent Riyad’ın caddelerine arabalarıyla çıkan kadınlarla başladı. Bu hareket sönümlense de yıllar sonra araba kullanma haklarını talep etmeye devam eden ve Vesayet Yasası’nın ortadan kaldırılması için mücadele eden yeni bir Suudi kadın aktivist bir dalgası otaya çıktı. Sosyal medya, farkındalığın yayılmasını sağlayarak ve Suudi kadınların yüzyüze geldiği farklı düzeylerdeki baskılar konusunda bilinci arttırarak Suudi kadın hareketinde büyük bir rol oynadı. Pek çok genç kadın #StopEnslavingSaudiWomen etiketi adı altında gündelik olarak tweet atmaya kendisini adamıştı. Bu tweet’ler, temel olarak Vesayet Yasası’nın varlığı yüzünden elde edemedikleri yasal bağımsızlıkları talep etmek amacını taşıyordu. Dahası, etiket, kadınların kişisel deneyimlerini paylaşmanın, feminist felsefe tartışmalarının, kadınların karşı karşıya kaldığı her türlü ayrımcılık ve baskıyı eleştirmenin bir yolu haline geldi.

Mayıs 2018’de, Suudi Arabistan’da kadınlara araba sürme izni verilmeden 40 gün önce, Suudi hükümeti kadın hakları aktivistlerine karşı sert önlemler almaya başladı. Kuşkusuz bu, aktivistleri susturmak ve sahte reformun tek sesi olarak kalmak için hükümetin gerçekleştirdiği bir plandı. Her şeye rağmen, kadın hareketi acı çeken Suudi kadınların yüreklerinden geliyor. Bu baskılar, kadınların sesini ne durdurabildi ne susturabildi. Hatta, daha fazla öfke yarattı ve Suudi kadınların yaralarına tuz bastı. Suudi kadın hareketi hâlâ güçlü ve Suudi kadınlar seslerini dünyaya duyurmak için yeni yollar arıyorlar.

Feminizmi yaymak en önemli amacımız
► Verdiğiniz bir röportajda, Ortadoğu’daki tüm kadınların özgür olduğunu hayal ettiğinizi söylüyorsunuz. Bu hayale nasıl kavuşabiliriz?

Her türlü engele rağmen, erkek egemenliğine karşı kadınlar olarak mücadelemizi sürdürerek. Tüm olanaklardan yararlanarak, her türlü ekonomik ve sosyal sınıftan kadınlar arasında bilinci ve feminizm felsefesini yaymak en önemli aracımızdır.

► Son olarak Türkiye’deki kadınlara bir mesajınız olur mu?
Dünyanın her yerinde kadınlar, farklı biçimlerde ve seviyelerde olsa da aynı mücadeleyi paylaşıyorlar. Bir feminist olarak, Türkiye ile ilgili beni endişelendiren bir şey varsa o da Türkiye’de siyasal İslam’ın yükselişidir. Biz on yıllardır Suudi Arabistan’da bu yüzden acı çekiyoruz. Din siyaseti ele geçirdiğinde, özellikle kadınlara daha fazla baskı getirecektir.