Bu haftaki yazım; Demokrat ve Barikat gibi gazetelerde muhabirlik yapmış, Yeşilyurt'ta bok yedirilen köylüler için Erdal İnönü'ye "Boktan tavrınızı protesto ediyorum" demiş, 12 Eylül faşizminin insanlık dışı işkencelerine 27 ay maruz kalmış ve tam da bu yüzden yıllarca kendisinde bıraktığı izler ve epilepsi hastalığına yenik düşerek aramızdan bir yıl önce ayrılmış Şaban Dayanan üzerine.

"İnsan Hakları Mücadelesinde Bir Ömür: Şaban Dayanan / SEYİR DEFTERİ" başlıklı sergi, arkadaşımız Şaban Dayanan’ın aramızdan ayrılışının birinci yılında Tütün Deposu’nda geçtiğimiz Cumartesi açıldı. Beş bölümden oluşan sergide Şaban’ın çektiği fotoğraflar (ki bunlar 1990'lardan bu yana ezilenler, sömürülenler, ayrımcılığa uğrayanlar ve hak mücadeleleri fotoğraflarıdır), arkadaşlarından istenen insan hakları temalı fotoğraflar, Şaban’ın portreleri ve kendisiyle ilgili gazete haberleri ve röportajlar sergileniyor. 2002'de Irak'ın ABD işgaline karşı uluslararası aktivistler tarafından oluşturulan "İnsan Kalkanı"na da katılan Dayanan'ın çektiği Cumartesi Anneleri karelerinin yanı sıra, 1 Mayıs yürüyüş ve gösterileri ile Kürt sorunu ve işçilere ait birçok fotoğraflar da yer alıyor. Şaban’ın Aram Dikran kısa belgeseli de ekranda izleyicilerle paylaşılıyor. 21 Temmuz Cumartesi saat 15:00’te açılan ve 4 Ağustos’a kadar devam edecek sergiye Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf Akademisi, Nar Photos, Redfotoğraf, WênegehaKED, İHD ve Tütün Deposu destek oluyor. 

İstanbul Tophane Tütün Deposu'ndaki kültür ve sanat kurumu Depo'ya büyük emek veren insan hakları aktivisti ve belgesel fotoğrafçı - gazeteci Şaban Dayanan 1Şubat 1968 tarihinde Siirt'in Eruh ilçesinde doğdu. 1979'dan beri Mersin Gazi Lisesi'nde öğrenci örgütlenmesi içerisinde yer aldı. 1980'deki askeri darbeden birkaç ay sonra göz altına alındı ve komünizm propagadası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı. Yoğun biçimde işkenceye maruz kaldı. Küçük yaşına rağmen çocuklara tanınan haklardan yararlandırılmadı, sağlığının bozulmasına karşın tedavi görmesine izin verilmedi.

1985'de polis baskısından kurtulmak amacıyla ailesi ile birlikte İstanbul'a taşındı. Aynı yıl amatör fotoğrafçılığa atıldı. Kısa bir süre sonra bazı çevreci ve muhalif gazetelere yazılar yazmaya başladı. Gazetecilik faaliyetini sürdürürken defalarca polis şiddetine maruz kaldı, hakkında çeşitli gerekçelerle dava açıldı. 1989 yılında İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'ne üye oldu ve iki yıl sonra derneğin Denetleme Kurulu üyeliğine seçildi. Sonraları İHD'de Yönetim Kurulu üyesi Marmara Bölge Temsilcisi olarak görev aldı. Bu görevleri sırasında da hakkında çok sayıda dava açıldı.

1992 Yılı Aralık ayında İHD'nin temsilcisi olarak gittiği bir basın açıklaması sırasında polisin saldırısına uğradı, gözaltına alındı ve işkence gördü. Adli Tıp Kurumu'nca işkenceye maruz kaldığını belgelendi.

2002 yılında ABD ve müttefiklerinin Irak'a saldırısını engellemek için uluslararası barış kervanı ile yola çıkarak Bağdat'ta "İnsan Kalkanı" eylemlerine katıldı. Çok sayıda kişisel fotoğraf sergisi açtı ve birçok karma fotoğraf sergisine katıldı. İnsan hakları konulu gösteriler yaptı. Türkiye ve yurt dışındaki birçok sivil toplum kuruluşu tarafından gerek gazetecilik, gerek fotoğrafçılık, gerekse de insan hakları aktivistliği nedeniyle defalarca ödüllendirildi.

2008-2011 yılları arasında Tütün Depo'da çalışmaya başladı. 12 Eylül döneminde gördüğü işkencelerin neden olduğu ve ömrü boyunca çekmek zorunda kaldığı epilepsi hastalığı nedeniyle 24 Temmuz 2011'de aramızdan ayrıldı. Nurten Dayanan'ın eşi, Taylan ve Havin'in sevgili babasıydı. 

Sergi açılışında yakın dostları konuşmalar yaptılar. Asena Günal; "... Bu mekanın bir belleği varsa bu Şaban sayesindedir. Bu mekanda bir sergi açmak istiyordu ama bunun bu şekilde olması oldukça üzücü. Sergiyi mümkün kılan arkadaşlarına teşekkür ederim." dedi.

Eren Keskin ise yaptığı konuşmada; "Kararlı bir insan hakları savunucusuydu. Zor zamanların insanlarından biriydi. Çok arkadaşımızı kaybettik, çok baskılar gördük ama her zaman yanyanaydık, hiçbir zaman derneği bırakmadı. Ağır şeyler yaşadık ama komik anılarımız da oldu. Bir örnek vereyim size; 2001 yılında derneğimize silahlı bir saldırgan girmişti. Ateş ediyordu. Arkadaşlar beni yönetim kurulu odasında yere yatırdılar, üstüme bir sandalye koydular, kapıyı kapadılar. Şaban da mutfağa saklanmış bu arada. Saldırganın silahı tutukluk yapınca Şaban arkadan gelip adamın elinden silahı aldı, yere yatırıp adamın üstüne oturdu. Adamın bağrışlarını hatırlıyorum. Burası insan hakları derneği değil mi, çekin şu şişkoyu üzerimden ölüyorum diye. Biz hep bize yapılan saldırıyı bu yönüyle hatırladık. Onu çok özlüyorum." dedi.

Sergi Tütün Deposu'nda 4 Ağustos'a kadar açık.