Mahsa Amini’nin molla rejimi tarafından öldürülmesiyle başlayan eylemler 10 gündür sürüyor. En az 41 kişinin öldüğü protestolarda gericilere karşı öfke dinmiyor. Kadınların ön saflarda yer aldığı eylemlere ilişkin gazeteci Kimiaee, “Genç kuşak yeni devrimin öncüsü ve bu tarihe ‘Kadın Devrimi’ olarak yazılacak” diyor.

Saç telleriyle örülen direniş

Yaren ÇOLAK

İran’ın başkenti Tahran’da "başörtüsü kurallarına uymadığı" gerekçesiyle gözaltına alınan 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin 16 Eylül'de molla rejimi tarafından katledilmesinin ardından başlayan protestolar ülke genelinde yayılarak devam ediyor. Kadınların öncülüğünde başlayan eylemler, 31 vilayete ve neredeyse bütün şehir merkezlerinde sürüyor.

DAHA GÜR VE GÜÇLÜ

Ülkedeki İslami kıyafet kurallarına karşı çıkarak peçelerini çıkaran kadınlar, sopaya asıp sallayarak türbanlarını yakıyor. Öfkeli kalabalık günlerdir rejimin yıkılması çağrısında bulunurken bazı kadınlar da saçlarını keserek tepkilerini sosyal medya üzerinden sessiz çığlık şeklinde dile getiriyor.

ŞİDDET ARTIYOR

İran devlet televizyonunda yer alan habere göre ülke genelindeki protestolarda aralarında polis memurları ve Devrim Muhafızları’na bağlı Besic milislerinin üyelerinin de bulunduğu 41 kişi hayatını kaybetti. Ancak hayatını kaybedenlerim sayısının çok daha fazla olduğuna inanılıyor.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ise protestolarla ilgili olarak "Düşmanlar kaos çıkarmak istiyor. Halkın taleplerini ve protestoları işitiyoruz ancak kimsenin kaos yükünün altına girmesine izin vermeyiz" dedi.

GAZETECİLİK SUÇ

Protestoları ve ülkedeki durumu İranlı Gazeteci Hedieh Kimiaee ile konuştuk.

İran İslam Cumhuriyeti tarafından hapis cezasına çarptırılan ülkede gazetecilik yapmasına yasak getirilen Kimiaee, yaklaşık bir yıldır Türkiye’de yaşıyor. İran’da kadın ve çocuklara ilişkin çalışmalar yürüttüğünü anlatan Kimiaee, kendisini Türkiye’ye gelmeye mecbur kılan koşulları şöyle anlatıyor: “10 yıl boyunca İran’da gazetecilik yaptım. Uzmanlık alanım toplumsal meseleler olup çocuklar ve kadınların daha çok eşitsizliğe maruz kaldığı bölgelerde çalıştım. Çocuklar üzerine veri topladım. İran’dan çıkıp Türkiye’ye göç etmemin sebebi ise basın özgürlüğünün elimizden tamamen alınması oldu. Basına uygulanan sansür ve yasaklar nedeniyle gazeteciler tutuklanıyor. Ben de İran İslam Cumhuriyeti’ni eleştiren bir gazeteci olduğum için tutuklandım. Babamın ödediği 100 milyon toman karşılığında serbest kaldım. Ancak gazetecilik yapmam 4 yıl boyunca yasaklandı. İran’da yaşadığım son yıllarda yazılarım ya sansürleniyor ya da hiç yayımlanmıyordu.

Kimiaee (sağda), Kimiaee (sağda),

Bu yüzden gazetecilik hayatıma son verip kozmetik şirketinde satış elemanı olarak çalışmaya başladım. Ancak gazetecilik yapmak istiyordum. Ben de İran coğrafyasının dışında İran ve halkın sorunları üzerine yazmaya karar verdim. Şimdi Türkiye’de gazetecilik yapıyorum.”

KADINLARA ZULMEDİYORLAR

Ancak aklının sokaklarda direnen kız kardeşleri ve halkında olduğunu söyleyen Kimiaee, “İran İslam Cumhuriyeti’nin temelinde kadınlara zulmedip toplumda görmezden gelmek yatıyor” diyor ve ekliyor: “Kadın dışarı çıktığı zaman saçlarının bir kısmı görünse ya da hiç görünmese dahi ahlak polisi tipini beğenmediği zaman ona neden böyle sokağa çıktığını sorup onu arabaya bindiriyor. Kadın eğer herhangi bir şekilde karşı çıkıp arabaya binmek istemese tutuklanıp karakola götürülür. Orada çeşitli saygısızlık ve şiddete maruz kalıyor. Bunun sebebi de onların hicap kanununu ihlal etmeleri. İran İslam Cumhuriyeti kanunlarında hicap kanunu diye bir şey yoktur. Bu sadece İranlı kadınların üzerinde baskı ve işkence etmek için yapılıyor. Mollaların hükümetinde kadınlar toplumda kabul edilmeyip yok edilmek isteniyor. Geçmişte İrandaki reformistler hicap sorununu normalleştirmeye çalışsada bu toplumda her zaman sorun yarattı. Mahsa Amini’nin yaşadığı sorunu birçok İranlı kadın yaşamıştır. İran’daki kadınlar İslam Cumhuriyeti’nin yıkılmasını istiyor. Bunun tek nedeni hicap değil. Bu sorun olmasa hükümet başka sebeplerden dolayı kadınlara baskı kurmaya devam edecektir.”

sac-telleriyle-orulen-direnis-1067940-1.

FEMİNİST DEVRİM

Bu baskı ve zulme karşı eylemlerin kadınların öncülüğünde başladığına ve devam ettiğine dikkat çeken Kimiaee, “Genç kuşak İran için yeni bir devrimin öncüsü. Bu devrim ‘feminist devrim’ olarak tanınıyor, tanınacak. Kadınların yanında İranlı erkekler de bu ayaklanmalarda bulunuyor. Sosyal medyada bunu görebiliyoruz. Kadınlar başörtülerini çıkartıp yakıyor polis onlara karşı gaz, cop ve silahla müdahale etmeye çalıştığı zaman erkekler de polislere karşı çıkıp kadınların tutuklanmasını engelliyorlar” ifadelerini kullanıyor.

Kadın haklarının neredeyse hiç olmadığı İran’dan buraya gelen Kimiaee, Türkiye’de de benzer sorunların olduğuna dikkat çekti. İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin kadın haklarına bir saldırı olduğunu belirten Kimiaee sözlerini iki ülke kadınları için de özgürlük dileyerek noktaladı.

***

UZAKTA OLSAK DA SİZİNLEYİZ

Direnmeye devam eden İranlılara destek için Norveç’ten ABD’ye, Yunanistan’dan Irak’a dünyanın dört bir yanında da dayanışma eylemleri yapılıyor. Norveç’te meclis önünde bir araya gelen yaklaşık 2 bin kişi, “Uzakta olsak da sizinleyiz” sloganları attı. Eylemciler, Irak'ın Erbil kentinde Birleşmiş Milletler (BM) binası önünde toplanırken ABD’de de San Francisco kentindeki belediye binasının önünden seslendiler: “Kadın, yaşam, özgürlük.”

***

DİRENEN KADINLARA BİN SELAM

Mahsa Amini'nin öldürülmesi ve sonrasında uygulanan şiddet için siyasal İslamcı AKP iktidarı sessizliğini koruyor. Saray rejimi açıklama yapmadığı gibi destek eylemlerine de izin verilmiyor. İran’daki protestolara İstanbul Taksim’de destek yürüyüşü yapmak isteyen HDP İstanbul Gençlik Meclisi ve Demokratik Öğrenci Meclisi (DÖM) üyeleri, darpedilerek gözaltına alındı.

Ayvalık Kadın İnisiyatifi de Masha Amini için Cumhuriyet Meydanı'nda kitlesel bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, "Hayatları, hakları, yaşam tarzları için direnen tüm kadınlara selam olsun" denildi.