Adettendir, bir yıl biterken genel bir değerlendirme yapılır ve gelen yıla ilişkin tahminlerde bulunulur. Ben de bu geleneğe uyacağım. Nasıl bir yılı geride bırakıyoruz ve gelmekte olan yıl bize neler vaat ediyor?

2019 yılı ekonomide ağır sorunların yaşandığı bir yıl oldu. Büyüme rakamları yerlerde sürünürken geniş tanımlı işsiz insan sayısı yedi milyonu geçti. Şirketler önlerini göremedikleri için yatırımlarını durdururken, iktidar artan bütçe açıklarıyla ekonomiyi canlandırmaya çalıştı. Bunun yeterli olmadığını görünce de vatandaşın borçlanmasını kolaylaştıracak tedbirler alarak onların borçlanarak harcama yapmasını “teşvik etti”. Kredi kartı taksit sayısı artırıldı, özellikle kamu bankaları aracılığıyla faizler indirildi. Bunun kısmi etkisi olduğunu da kabul etmek lazım. Kredi kartlarına borçlanarak harcamaların arttığını görüyoruz. Ancak bugün kullandığınız borcun yarın ödemleri geldiğinde ne yapacağınız ayrı bir soru işareti. Ama olsun. En azından şimdi harcıyorsunuz ya! Yarına Allah kerim. Konut kredilerinin de faiz oranları önemli ölçüde düşürüldü. Ama bunun vatandaşa katkısı çok sınırlı oldu. Yaptıkları konutları satamayan müteahhitler durumu fırsata çevirmek için konut fiyatlarına zam yapmaya başladılar. Sonuçta faiz indirimlerinin konut almak isteyen vatandaşın toplam maliyetinin düşmesinde önemli bir etkisi olmadı. Ama nihayetinde bir bu yılın sonuna geldik.

Ancak belirtmek isterim ki sona eren sadece bir takvim yılıdır, 2019. Bu yılda sahip olduğumuz sorunlar takvimler 1 Ocak sabahını gösterdiğinde son bulmayacak. 2020’de de devam edecek.

İşi olmayan milyonlarlar yeni yıla, maalesef, yine işsiz olarak uyanacaklar.

Kredi kartı borcunu ödeyemeyenler, eğer piyangodan para çıkmadıysa, bu borçlarını nasıl ödeyeceklerini düşünmeye devam edecekler. Piyangodan da para çıkmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim çünkü olasılık bunun imkânsıza yakın olduğunu gösteriyor.

Artan girdi maliyetleri nedeniyle ciddi şekilde zarar eden çiftçiler için 2020’de de durum pek farklılaşmayacak.

Zorla ayakta kalmaya çalışan küçük esnaf hem ekonomik zorular hem de zincir marketler karşısında kaldıkları korunmasız durum nedeniyle işlerinin daha da bozulmaya devam ettiğini görecek. Haksız rekabet koşullarının giderilmesi için iktidardan bir adım gelmeyecek.

Yılsonu bilançosunu hazırlayan bankacılar, tahsil edemedikleri krediler için ne yapacaklarını kara kara düşünmeye devam edecekler.
İktidar kredi borcunu ödeyemeyen ve kendilerine yakın olan şirketleri “kurtarmaya” devam edecek.

İşsizlik fonundan işverenlere destek artarak devam edecek, işsizlerin yararlandığı tutarın kat be kat üstünde kaynak şirketlere teşvik ve destek olarak aktarılacak. Ancak bunun işsizlik üzerindeki etkisi çok sınırlı olacak.

Ücretli çalışanlar reel anlamda yoksullaşmaya devam edecek ama milyonlarca işsizi gördükçe en azından işleri olduğu için mutlu olacaklar.

Ekonomideki bozulma devam ederken ülke hala “çılgın” “Kanal İstanbul” projesini konuşmaya devam edecek çünkü iktidar bu “proje” ile yaratmak istediği rantın heyecanına kendisini kaptırmış gibi görünüyor. Projenin yaratacağı çevreyle ilgili olumsuzluklar, uluslararası hukukta ortaya çıkabilecek sorunlar, deprem vb gibi konularda yapılan eleştirilere kulaklarını tıkamış gibi görünüyorlar.

Ama bütün bunlara rağmen yeni yıl yeni umut demektir. Dilerim umutlarınız boşa çıkmaz, beklentileriniz gerçekleşir.