Birbirinden başarılı dört isim olan Elif Çağlar, Çağrı Sertel, Alp Ersönmez ve Volkan Öktem’den oluşan Sonic Boom, ilk single çalışması ‘Please’ ile dinleyici karşısında. BirGün’e konuşan grup üyesi Çağrı Sertel, bu grubun “Çekim gücü yüksek saf enerji açığa çıkaran” bir dörtlü olduğunu vurguluyor

Saf enerji arıyorsan doğru yerdesin

Işıl ÇALIŞKAN

Sonic Boom, müzikseverlerin yakından tanıdığı dört başarılı isim, Elif Çağlar (vokal), Çağrı Sertel (tuşlu çalgılar), Alp Ersönmez (bas gitar) ve Volkan Öktem’in (davul) 2019 yılında bir araya gelmesiyle oluştu. 2020’nin başlarında dinleyiciyle buluşan grup, konserlerinde bestelerin yanı sıra, r&b, hip-hop ve elektronik müzik hit’lerini de özgün tarzıyla yeniden yorumlayarak çalıyor. Şimdi ilk single çalışması ‘Please’ ile dinleyiciyle buluştu. 80’li yılların görkemli pop melodilerine fütüristik bir dokunuş hissi veren parça, soul, r&b, funk ve caz öğelerini doğaçlamalar eşliğinde bir araya getiriyor. Elektronik müzikten aldıkları ilham ve enstrumantal hakimiyetleri sayesinde zengin bir sound dünyası sunan grubun üyesi Çağrı Sertel ile single çalışmalarını konuştuk.

Her birinizin solo kariyeri sürerken Sonic Boom için bir araya gelme kararı nasıl oluştu?

Biz çok uzun zamandır birbirini tanıyan, seven ve beraber birçok müzik prodüksiyonu içinde bulunmuş müzisyenleriz. Yakın dostluğumuzun yanında müzikal olarak da çok uyumlu olduğumuzu hissettik ve beraber kendi bestelerimizi yapmaya karar verdik.

Bu dörtlünün birlikteliğini nasıl tarif edersiniz?

Çekim gücü yüksek saf enerji açığa çıkaran dörtlü diyebiliriz belki.

Bu anlamda müzikal birliktelik ve hakimiyet ne kadar önemli?

Hakimiyet önemli, ama kişisel yetkinlik veya hakimiyet haricinde grup içerisinde birey olarak beraber çıkarılan bir müziğe doğru yaklaşabilme hakimiyetinin daha önemli olduğu düşüncesindeyiz.

İlk single çalışmanız Please’in hikâyesini sizden dinleyelim…

Açıkçası biz başka bir parçamızı kaydetmek için stüdyoya girmiştik. Ama daha soundcheck aşamasında doğaçlama yaparken ortaya bir müzik çıktı. Hoşumuza gitti ve tam anlamıyla bir takım çalışmasıyla onu o gün bir parçaya dönüştürdük ve kaydettik. Sonucunda ortaya ‘Please’ çıktı.

ÇALDIĞIMIZDA ÇOK MUTLU EDEN BİR PARÇA

Soul, r&b, funk ve caz gibi birçok tarz hakim şarkıda. Hangi zamanlardan, nelerle yoğrulmuş bir eser?

Biz bu parçayı belli bir döneme ait olsun veya şu stilde bir parça yapalım şeklinde bir düşünceyle yapmadık açıkçası. Tamamen akış içerisinde içimizden dökülmüş ve çaldığımızda bizi çok mutlu etmiş olan bir parça.

80’lerin pop esintilerini tercih etmenizin sebebi içinde bulunduğumuz zamandan kopup gitme isteği olarak değerlendirilebilir mi?
70'ler ve 80'ler dans müziklerini grupça çok sevmemizden dolayı olabilir. Günümüzde müziğin geldiği noktada 20'lerden 2000'lere hatta daha günümüze kadar birçok tarz veya sound iç içe girmiş durumda. "Şu dönem gibi olsun" düşüncesinden çok, bizi mutlu eden, organik gelişen orijinal soundlar peşindeyiz.

KİTLELERİ YÖNLENDİREN PARÇALAR HÂLÂ ÇIKIYOR

Dönemin popüler müziğinin toplumu yönlendirmede ne kadar etkili sizce?

Müzik dinlemek artık epey kişisel bir hale geldi. Çok çeşitli müzik ve dinleyicisi var. Ama elbette zaman zaman çıkan ve büyük kitleleri evrensel çapta yönlendiren, bir araya getiren parçalar halen nadir de olsa çıkıyor.

Müzik sektörü için zor zamanlar. Motivasyonunuzu nasıl sağlıyorsunuz?

Yaptığımız işi evlerimizde de yapabiliyor olmanın şansını bu süreçte de kullanmaya çalıştık halen de çalışıyoruz. Bir şeyler üreterek motive oluyoruz. Fakat ne yazık ki ilk darbe alan sektör müzik sektörü olduğundan hayatta kalmak hiç de kolay olmadı ve giderek de zorlaşmaya devam ediyor. Yine de tekrar işimizi yapmaya başlayana kadar motivasyonumuzu korumaya gayret ediyoruz.

Sonic Boom için neler planlıyorsunuz?

Şu an için Please'in sonrasına çok da zaman girmeden ikinci teklimizi yayınlamakla ilgili planlarımız var.

MÜZİK NEREYE GÖTÜRÜRSE ORAYA GİDİYORUZ

Uçsuz bucaksız bir deniz olan doğaçlama, müziğinizin ne kadarını oluşturuyor?

Biz daha çok beste çalmayı tercih eden ama bu besteler içinde doğaçlama yapmayı da seven bir takımız. Doğaçlamaların tamamen o anki modumuza göre ve müzikle beraber nereye yönlendiğimize göre şekillenen bir yoğunluğu var.