Sağlığımız hiçe sayıldı!

BİLAL AKTAŞ

Lise son sınıf öğrencileri için zaten zor ve gerilimli geçen sınav dönemi, bu yıl küresel pandemi krizi ve iktidarın yetersiz önlemleri ile iyice stresli ve yorucu bir hal aldı. Öncelikle sınavın ertelenmesi, planlarını sınav tarihine göre yapmış biz öğrencilerin hazırlıksız yakalanmamıza sebep oldu. Aynı zamanda son sınıf konularının sınavdan çıkarılmasıyla, sınavın hem seçiciliği azaldı hem de çoktan bu konuları bitirmiş öğrencileri (özellikle de tekrar sınava hazırlanan benim gibi mezunlar) psikolojik olarak yıprattı. Sınavın seçiciliğini artıran konuların çıkarılması bizi endişelendirirken, çoktan bitirdiğimiz konuların sınavda çıkmayacağını öğrenmek ve oturtmuş olduğumuz çalışma programlarımızı değiştirmek için ayrıca çaba harcamak zorunda kalmak, bizi çok öfkelendirdi. Tekrar bir program oluşturma, yapılan değişikliklere adapte olma sürecimizde sınav tarihinin bir kez daha değiştirilerek öne çekilmesi ise öfkemizi de yaşadığımız zorluğu da artırdı.

İktidarın tarihi değiştirirken dile getirdiği sebepler, bizleri tatmin etmek bir yana, can güvenliğimizin ve sağlığımızın iktidar ve iktidar yanlılarının çıkarları uğruna hiçe sayıldığını fark etmemize sebep oldu. Pandemi sebebiyle sokaklarda etkin bir tepki gösteremediysek de sosyal medyada sesimizi yükseltmeyi başardık.

Puan düşürme eylemi

Turizm sektöründeki kaygılarla alınan bu karara karşı öğrencilerin büyük çoğunluğu, Turizm Bakanı'na ait turizm şirketinin çevrimiçi platformlardaki puanını düşürerek de tepkilerini dile getirdiler. Liselere Geçiş Sınavı (LGS) ve Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) sınavlarında yeterli önlemlerin alınmadığını gözlemlediğimizde, tepkimiz de büyüdü. Fakat sınava girecek insanların sağlıkları hakkındaki endişeleriyle büyüyen isyan çığlığına kulaklarını tıkayan iktidar, yanlışında ısrar etti ve sınavı tekrar öne çekme kararından vazgeçmedi. Bu stresli sürece dayanamadığı için psikolojik problemlerle yüzleşen çok sayıda öğrenci oldu. Örneğin Melek Kurtuluş’un sınav stresine dayanamadığı için intihar ettiği iddia edildi. Sınav süresinin 30 dakika uzatılması, maske tartışmaları, sosyal mesafeye dikkat edileceği ve sınıflardaki öğrenci sayısının azaltılacağına dair açıklamalar da öğrencilerin endişelerini gideremedi. Bunu Twitter hashtag’lerinde ve Recep Tayyip Erdoğan’ın YouTube yayınına yaptıkları yorumlarda tekrar tekrar dile getiren öğrenciler sağlıklarını ve geleceklerini böylece yok sayan yönetime karşı tutum alırken iktidarın buna karşı yaptığı tek şey YouTube yorumlarını kapatmak oldu. Öğrencilerin istekleri ve endişeleri ise yine karşılık bulamadı.


Ne temizlik ne mesafe!

Sınav esnasında da bu kararın ne kadar yanlış olduğunu gördük. Fiziki koşulları daha iyi olan okullarda durum bir nebze daha sağlıklı olsa da genelde alınan önlemler, önceki iki sınavdaki gibi yetersiz ve sağlığımızı güvenceye almaktan yoksundu. Dezenfektan verilmeyen, sosyal mesafe önlemleri alınmayan, ateş ölçümü yapılmayan çok sayıdaki okulda çok sayıda öğrenci mağdur oldu. Önlemlerin ne kadar yetersiz olduğu, sınav sorularının sızmasıyla bir kez daha göz önüne serildi. Kronik rahatsızlıkları sebebiyle salondan çıkmak durumunda kalan arkadaşlarımıza sınava tekrar giremeyecekleri söylendi ve bu nedenle daha da mağdur oldular. Ömer Ateş isimli bir öğrenci tam da bu sebepten intihar etti.

Dislike’layan dislike’lanır!..

Sınavda da zor durumlarla karşı karşıya kaldık. Sus payı gibi verilen 30 dakikanın sadece gözümüzü boyamak için olduğu, sorulan soruların uzunluğu ve zorluğuyla bir kez daha kendini belli ederken bir kez daha iktidarın bizim endişelerimizi, geleceğimizi hiçbir şekilde önemsemediğini gördük. Bir okulda sınavdan 30 dakika önce çıkarılan öğrencilere söylenen, “Zamanı hiç mi kontrol etmediniz, geçmiş olsun artık” sözleri, sorumluluk almaktan ve samimi bir endişeden uzak, öğrenci düşmanı kararlardı. Sınav sonrasında ise Abdülkadir Selvi’nin “Dislike’layan dislike’lanır” söylemi gibi tehditvari bir tutumla karşı karşıya kaldık. Uğradığımız haksızlığa ve geleceğimizle bu kadar kolay oynamayı kendine hak gören iktidara karşı öğrenciler olarak isyanımızı ve hoşnutsuzluğumuzu korkmadan ve inatla dillendirmeye devam ediyoruz.