Sağlığımızı bozanlara TAMAM

Raşit Tükel - TTB Başkanı

2 yıla yakın bir zamandır uygulanmakta olan OHAL, KHK’lerle etki alanını giderek genişletti. OHAL döneminde KHK’lerle ihraç edilen hekim sayısı 3 bini geçmiş durumda. OHAL döneminde çıkartılan bir KHK ile kamu görevine başlayanlara güvenlik soruşturması yapılma zorunluluğunu getirildi. Çok sayıda yeni mezun hekimin güvenlik soruşturmalarının olumsuz olduğu gerekçesiyle mecburi hizmet atamaları yapılmıyor.

Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP), uygulamaya başlanmasından bu yana geçen 15 yılda, Türkiye’de sağlık ortamını olumsuz etkiledi; birçok yeni soruna yol açtı. SDP’nin idari ve mali yönden özerklik getirerek etkililiği ve verimliliği sağlayacağını iddia ettiği Kamu Hastane Birlikleri modeli, 6 yılın sonunda, geride döner sermayeli işletmelere dönüştürülmüş kamu hastanelerini bırakarak tarih sahnesini terk etti.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verilerine göre, 2017 yılında Genel Sağlık Sigortası (GSS) primini ödemesi gereken ancak ödeyemediği için prim borcu olan ve bu nedenle sigorta kapsamı dışında kalarak sağlık hizmetlerinden yararlanamayan kişi sayısı 6,4 milyon oldu.

Aile hekimliği sistemiyle birinci basamak sağlık hizmetlerinin bütüncül yaklaşımı parçalanarak bireysel ve toplumsal sağlık hizmeti birbirinden ayrıldı. Bölge tabanlı hizmet yerine, hizmet bütünlüğü ve hizmete erişim zorluğu oluşturan aile hekimine kayıtlı nüfusa dayalı bir sağlık hizmeti verilmeye başlandı. Aile hekimliği sisteminde koruyucu sağlık hizmetlerinden uzaklaşıldı.

Kamu özel ortaklığı finansman yöntemiyle yapılan şehir hastaneleri ile, yurttaşların cebinden küresel sermayeye yüksek miktarlarda kaynak aktarılıyor. Şehir hastaneleri şehir dışına yapılırken, şehrin içinde yer alan kolay ulaşılabilir hastanelerin kapatılması, hastalar açısından sağlık hizmetlerine erişim zorluğu getiriyor. Şehir hastaneleri modeli ile, sağlıkta kamu hizmet ve yatırım alanlarının şirketleştirilirken, kâr oranlarını artırmak isteyen şirketler güvencesiz istihdama yöneliyor, taşeron çalışma yaygınlaşıyor.

Üniversite hastaneleri, SGK’den, sağlık hizmeti üretme maliyetlerinin çok altındaki değerlerde geri ödeme yapılması nedeniyle borç yükü altında çöküşe doğru sürükleniyor.

Türkiye’de sağlık çalışanlarına yönelik şiddet sağlık alanındaki en önemli sorunlardan biri durumunda. Uygulanan sağlık politikaları, sağlık çalışanlarının değersizleştirilmesi ve hedef gösterilmesi, şiddetin altında yatan önemli nedenler arasında yer alıyor.

Geleneksel olduğu ve hastalıklara iyi geldiği söylemleriyle meşrulaştırılan ve kısa süreli kurslarla herkes tarafından uygulanır ve ulaşılır hale getirilerek yaygınlaştırılan, Sağlık Bakanlığı’nın desteklediği bilim dışı sağlık uygulamaları, halkın sağlığını tehdit ediyor.

Aşı reddinde bulunanların sayısı giderek artar ve salgın hastalık riski ortaya çıkarken, Sağlık Bakanlığı hiçbir adım atmadan suskunluğunu sürdürüyor.

Tamam diyoruz; çünkü:

OHAL kaldırılmalıdır. OHAL KHK’leriyle kamu görevlerinden hukuksuz biçimde ihraç edilen hekimler, sağlık çalışanları görevlerine iade edilmelidir.

Güvenlik soruşturmaları ile bekletilen ya da ataması yapılmayan hekimler görevlerine başlatılmalıdır.

Kamu sağlık kurumlarında performans sistemi kaldırılmalıdır.

Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerinde döner sermaye bütçesi uygulaması kaldırılarak merkezi yönetim bütçesine geçilmelidir.

GSS sistemi terk edilerek ülkedeki tüm bireyleri kapsamı içine alan ve kimsenin cebinden ek para ödemek zorunda kalmadığı, finansmanı prim ödenerek değil, genel bütçeden karşılanan bir sosyal güvenlik sisteminin oluşturulmalıdır.

Katkı ve katılım payı adı altında 14 ayrı kalemde ücret alınmasına son verilmeli, sağlık hizmetleri ücretsiz olmalıdır.

Birinci basamak sağlık hizmetleri; sevk zinciri uygulamasıyla birlikte, koruyucu hizmetler öncelenerek, bölge tabanlı, ücretsiz, etkin bir şekilde sunulmalıdır.

Şehir hastaneleri modelinden vazgeçilmeli; kamunun kaynaklarını kullanarak toplumun sağlık ihtiyacının karşılanmasını temel alan ve sağlık hizmetine kolay erişilebilen hastanelerin yer aldığı yeni bir kamu sağlık hizmeti yapılanmasına gidilmelidir.

Tıp fakülteleri hastaneleriyle birlikte, işletme değil; bilim üreten, öğrencilerini geleceğe en iyi şekilde hazırlayan, nitelikli sağlık hizmeti ile eğitimin iç içe verildiği kurumlar olmalıdır.

Bilim dışı sağlık uygulamaları Sağlık Bakanlığı tarafından desteklenmemeli; denetim altına alınmalıdır.

Bölünen üniversiteler birleştirilmelidir.

Sağlıklı bir toplum için; barışın egemen olduğu, özgür, demokratik ve laik bir ülke için; hekimlik değerleri ve halkın sağlık hakkı için tamam diyoruz. Oyumuzu demokrasiden, emekten, barıştan, özgürlüklerden yana kullanacağız.