Sağlık Emekçileri Sendikası Bakırköy Şubesi üyeleri, bir basın açıklaması yaparak sorunlarına çözüm getirilmesini talep etti. Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesi talebini yineleyen sağlıkçılar, “Şiddetsiz bir sağlık ortamında çalışabilmek için yeni ve etkili ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ çıkarılsın, mobing ve baskılar son bulsun” dedi.

Sağlık emekçileri: Pandeminin başında alkışlandık ama şu an tükeniyoruz

Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Bakırköy Şubesi üyeleri, 14 Mart Tıp Bayramı’na ilişkin bir basın açıklaması yaparak, Sağlık Bakanlığı’na acil taleplerini iletti.

Bakırköy Ruh Sinir Hastalıkları Hastanesi içinde bulunan İl Sağlık Müdürlüğü Ek Binası önünde okunan basın açıklamasında, toplum sağlığı için çaba gösteren sağlık emekçilerinin, kendi sağlıkları ve hakları için de mücadele verdikleri kaydedildi.

“Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin uzun yıllar boyunca yaşadığı sorunlar COVID-19 pandemisi ile birlikte katlanarak arttı. Pandeminin başından beri sağlık ve sosyal hizmet alanındaki emek ve meslek örgütleri olarak birlikte taleplerimizi sürekli dile getirmekte, pandemi yönetiminin mevcut durumuyla sorunlarımızın büyüdüğünü ifade etmekteyiz” denilen açıklamada, 3 Mart 2021 itibari ile fiilen çalışma yaşamında olan 371 sağlık ve sosyal hizmet emekçisinin hayatını kaybettiği ve yüz binlercesinin de hastalandığı kaydedildi.

‘EK ÖDEME LÜTUF OLARAK SUNULDU’

Açıklamada sağlıkçıların durumuyla ilgili şu satırlara yer verildi:

“Pandeminin başlarında alkışlanan biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri vergi yükünün, enflasyon oranlarının altında ezildik ve ezildikçe yoksullaştık. Pandemi koşullarında izinsiz, dinlenmeksizin virüs yüküyle mücadele ederken tükeniyor ve her gün ölüyoruz. İnsanca yaşayacak, meslek riskimizi karşılayacak, yoksulluk sınırının üstünde temel ücret diye isyan edip çığlık attıkça performans ve ek ödemeler bizlere lütuf olarak sunuldu.”

SES üyelerinin açıklamasında “Bizler ‘Yaşatmak için yaşamak istiyoruz’ diye haykırdık, çığlıklar attık. Sesimizi duymak istemediler. Her gün üçer beşer ölmeye başladık, bizleri görmezden geldiler. İş yerleri önünde, servislerde, Sağlık Bakanlığı önünde haykırdık. Bizleri duymadılar” ifadeleri kullanıldı.

Sağlıkçılar, “Bugün 14 Mart vesilesiyle COVID-19, şiddet, mobing ve intihar ederek hayatını kaybeden tüm meslektaşlarımızı bir kez daha saygı ile anıyoruz. Onların anısına bağlılığımızı; özlemini duyduğumuz sağlık sistemi ve çalışma koşulları oluşturma mücadelesinde veriyoruz. 14 Mart’ların bayrama dönüşmesi için taleplerimiz karşılanmasını bekliyoruz” diyerek, Sağlık Bakanlığı’na şu taleplerde bulundu:

‘LİKAYATSİZ ATAMALAR YAPILMASIN’

* COVID-19 meslek hastalığıdır, önerdiğimiz yasa tasarısı kabul edilsin.

* Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın.

* Şiddetsiz bir sağlık ortamında çalışabilmek için yeni ve etkili “Sağlıkta Şiddet Yasası” çıkarılsın, mobing ve baskılar son bulsun.

* Emekliliğimize de yansıyacak temel ücret ile ekonomik ve özlük haklarımız iyileştirilsin, performans, ek ödeme değil, yoksulluk sınırı üzerinde, emekliliğe yansıyan temel ücret verilsin

* 3600/7200 ek göstergeler sağlansın.

* Fiili hizmet zammı sağlansın.

* Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin.

* Liyakatsiz atamalara, tip sözleşme dayatmalarına, tıp ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan Tıp fakültelerinin, Eczacılık Fakültelerinin, Diş Hekimliği Fakültelerinin, Hemşirelik Fakültelerinin, Sağlık Bilimleri Fakültelerinin ve Sağlık Meslek Yüksekokullarının açılmalarına son verilsin.

* OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın.

* Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın.

* Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler yeter. Katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın.

* Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dahil olsun.

* Özel hastanelere verilen her türlü teşvik kaldırılmalıdır. Özel hastaneler ile SGK anlaşma yapmamalıdır. Özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçen kamu sağlık kurumlarına aktarılmalıdır.

* Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulmalıdır. Kamu sağlık kurumlarında idareci belirlenmeleri kriterlere uyanlar arasında o kurumlarda çalışan kişilerce seçim yöntemi ile olmalıdır.

* Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamında olduğundan, fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak ödenmeli ve sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere ayrımsız olarak uygulanmalıdır.