Koronavirüsle mücadelede en önemli rolü üstlenen sağlık emekçilerinin çoğu kadın. Sağlık emekçisi kadınlar, zor bir süreçten geçen hastalar ile yakınlarının şiddete eğilimli hale geldiğini belirtiyor, “Şiddetin odağında biz varız” diyor

Sağlık emekçisi kadınlar anlatıyor: Bir yanda virüs diğer yanda şiddet

Meral Danyıldız

TÜM dünyayı etkisi altına alan koronavirüsle mücadelede en ağır yük sağlık çalışanlarının omzunda. Bu yükü omuzlayan emekçilerin büyük bölümü kadın.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) İstihdam İzleme Bülteni’ne göre son bir yılda insan sağlığı hizmetleri sektörü, kadın çalışan sayısında en büyük artışın gözlemlendiği sektör. TÜİK 2019 yılı verilerine göre de kadınlar, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri alanında çalışanların yüzde 68,5’ini oluşturuyor.

Peki, sağlık emekçisi kadınlar neler yaşıyor? Hastanelerde alınan önlemler yeterli mi, karşılaştıkları zorluklar neler? Sağlık emekçileri Burcu Özdoğan ve Benan Koyuncu ile konuştuk.

GERÇEK HAYAT PEMBE DEĞİL

Kadın Doğum Asistanı Burcu Özdoğan, “Tüm ülke hastane çalışanlarının kısıtlı şartlarda hayatlarını tehlikeye atarak çalışmalarını gururlanarak izliyor ancak gerçek hayat her zaman bu kadar pembe ilerlemiyor” diyerek başlıyor sözlerine. Sağlık emekçisi kadınların yalnız virüsle değil, şiddete maruz kalma riskiyle de yüz yüze olduğuna dikkat çeken Özdoğan, şunları söylüyor: “Kişisel koruyucu ekipmanların eksikliği çalışanların sağlığını ve hasta sağlığını tehlikeye atıyor. Artan acil başvuruları ve hastaların sağlık hizmeti konusunda kışkırtılmış taleplerinin karşılanması konusunda ısrarcı olması sağlıkta şiddeti körüklüyor. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin odağında kadın çalışanlar bulunuyor ve alınan ‘önlemler’ çalışanları korumakta yetersiz.”

Kadınların pandemi sürecinde de ayrımcılığa karşı savunmasız bırakıldığını belirten Özdoğan, şöyle devam ediyor: “İzole edilen hastalar ve hasta yakınları şiddete eğilimli hale geldi. Bu durum sağlık çalışanlarını şiddetle karşı karşıya getiriyor. Acilen sağlıkta şiddete yönelik köklü önlemler alınmalı, kadın çalışanlar öncelikli olmak üzere çalışanlar için güvenli çalışma ortamları oluşturulmalı.”

ÇOCUK BAKIMI DA KADINLARIN SIRTINDA

Ankara Tabip Odası Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’ndan Acil Tıp Uzmanı Benan Koyuncu ise kadın sağlık emekçilerinin bir yandan artan iş yükü ile uğraşırken diğer yandan özellikle okul ve kreşlerin tatil edilmesi ile çocuk bakımında yalnız kaldıklarını söylüyor: “Bu konuda eş desteğini alamamaları tarihsel bir sorun olmakla birlikte, salgın süresince başta kişisel koruyucu ekipmanlar olmak üzere önemli koruma yolları konusunda yetkililer sınıfta kaldı. Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı genelgedeki izinlerin ‘amirlerce değerlendirileceğine’ yönelik ibareden kaynaklı pek çok çalışan, kurum amirlerinden izin alamadığı için bu süreçte çalışmaya devam etti.”

Erkek sağlık emekçileri ailesinden uzaklaşıp başka bir yere sığınırken kadınların evde çocuklarına bakmaya devam ettiğinin altını çizen Koyuncu, “Tek sorun çocuk bakımında yalnız kalmaları da değil, virüsü çocuklarına bulaştırmak konusunda tedirginlik duyuyorlar. Salgına karşı günlük ev dezenfeksiyon işleri kadınların iki kat daha yorulmasına neden olurken kadınlar izolasyon önlemleri nedeniyle tek başlarına kaldılar” diye konuşuyor.

KORUYUCU EKİPMANLAR ERKEKLERE GÖRE

oyuncu’ya göre sağlık emekçisi kadınları zorlayan bir diğer önemli konu ise kişisel koruyucu ekipmanların niteliği. Sağlık çalışanların çoğunun kadın olduğunu vurgulayan Koyuncu, “Buna rağmen kullanılan kişisel koruyucu ekipmanları erkek bedenine göre dizayn edilmiş. Tüm bunlar ışığında salgının, ailenin ve sistemin eşitsizliğini kadınlar açısından bir kez daha gözler önüne serdiğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullanıyor.