Sağlık için toplanan para sağlığa harcansın

Konuk yazar: Dr. Ergün DEMİR

Özellikle son aylarda vatandaşların kamu sağlık hizmetine ulaşmada sıkıntı yaşadığını gösteren çok sayıda haber kamuoyuna yansıyor. Bazı ilaçlara ulaşamamak, birçok kamu hastanesinde tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle ameliyatların yapılamaması, birçok branş ve yan dalda Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu alınamaması bunlardan başlıcası. Parası olanlar veya borç para bulabilenler özel sağlık kuruluşlarına yönelmek zorunda kalıyor. Bu durumu fırsat olarak gören birçok özel hastane ve sağlık kuruluşu, her türlü tıbbi işlem için Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) bedellerinin yüzde 200 ve ötesinde ücret talep ediyor, daha çok cerrahi işlemlerde olmak üzere kayıt dışı olarak elden ödeme şeklinde uygulamalar çok hızlı bir şekilde artıyor.
Her şeyin başı sağlık derken her şeyin başının paraya bağlandığı bir dönemden geçmekteyiz.


Türkiye’de toplam sağlık harcamalarının yarısını yüzde 51’ni SGK/ Genel Sağlık Sigortası (GSS) oluşturuyor.

Sağlık harcamalarının finansman bakımından en önemli kaynak olan GSS gelirlerini, gelirlerin kaynaklarını, gelirlerin GSS kapsamında sunulan sağlık hizmetlerinin karşılamak için yeterli olup olmadığını, gelirlerin kanunlara uygun kullanılıp kullanılmadığını içeren, sağlık harcamalarının SGK’nın gelir-gider dengesini bozup bozmadığını, SGK faaliyet raporları, bütçe gelir ve giderlerinin ekonomik sınıflandırması ve Sayıştay Denetim Raporları ile yaptığımız çalışmanın sonuçlarını paylaşacağım.

Prime dayalı sosyal güvenlik sistemi

Sosyal güvenlik sistemi sigortalılara ve hak sahiplerine prime dayalı katkılar üzerinden güvence sağlamakta. Genel sağlık sigortası primi, prime esas kazancın yüzde 12,5’ini oluşturuyor. Bu primin yüzde 5’i sigortalı, yüzde 7,5’i ise işveren hissesi. Yalnızca genel sağlık sigortasına tâbi olanların genel sağlık sigortası primi, prime esas kazancın yüzde 12’sine denk geliyor.

Genel sağlık sigortası prim gelirleri, sağlık primi devlet katkısı, sigortalı ve hak sahiplerinden alınan muayene, tıbbi malzeme ve reçete katılım payları oluşturuyor.

Kimden ne kadar toplanıyor?

Genel sağlık sigortası fon gelirlerinin yüzde 68,5’i 4/a, 4/b, 4/c kapsamında çalışanlar/işverenlerinden alınan GSS prim gelirlerinden, yüzde 28,2 hazineden (GSS primi devlet katkısı, primi tümüyle devletçe karşılananlar), yüzde 3,3 hastalardan alınan muayene, tıbbi malzeme ve reçete katılım paylarından oluşuyor.

GSS fon gelirlerinin önemli kısmını çalışanların (4/a,4/b,4/c) ve işverenlerinin ödedikleri primler oluşturuyor.

Gelirler, GSS kapsamında sağlanan sağlık hizmetlerini karşılamak için yeterli midir?

GSS fon gelirleri, 2013-2020 dönemindeki tüm yıllarda GSS kapsamında sağlanan sağlık hizmetlerini (tedavi, sağlık malzeme ve ilaç giderleri) karşılamak için yeterli. Hatta söz konusu 8 yıllık dönemde her yıl için en azı 10,8 milyar TL (2014 yılı) en fazlası 32,4 milyar TL (2020 yılı) olmak üzere sürekli bir fazla söz konusu. Bu durum GSS kapsamında sunulan sağlık hizmetlerinin nitelik ve niceliğinin artırılması, kamusal sağlık yatırımları yapılması ve kapsamlı koruyucu ve önleyici sağlık atılımları gerçekleştirilmesi için yeterli kaynak bulunduğunun da göstergesi.

Gelirler kanunlara göre uygun kullanılıyor mu?

5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 37’nci maddesinde; “Sosyal sigorta fonu, genel sağlık sigortası fonu ile hiçbir şekilde birleştirilemez ve fonlar arasında kaynak aktarılamaz” hükmü mevcut. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 74’üncü maddesinde ise; “Genel sağlık sigortası prim gelirleri; yönetim giderleri, genel sağlık sigortasından sağlanan sağlık hizmetleri ve diğer haklar dışında başka bir amaçla kullanılamaz” hükümleri yer almaktadır.

T.C Sayıştay Başkanlığı Sosyal Güvenlik Kurumu 2013- 2016- 2020 Yılı Denetim Raporlarında GSS prim gelirlerinin ayrı bir fonda toplanması ve bu fondan yalnızca genel sağlık sigortasından sağlanan sağlık hizmetleri ve diğer haklara ilişkin giderlerin yapılması gerekirken kanunlara aykırı olarak sosyal sigorta fonu giderleri (açıklarını) kapatmak için kullanıldığı tespit edildi.

2020 yılında sağlık hizmetleri dışında başka bir amaçla kullanılmaması ve sağlık sigortası fonunda kalması gereken 32,4 milyar TL’nin, 5510 ve 5502 Sayılı Kanunlara aykırı olarak sosyal sigorta fonu açıklarını kapatmak için kullanıldığı tespit edildi.

SGK gelir-gider dengesini sağlık harcamalarını bozuyor?

Özellikle önceki bakanlar, siyasi parti yöneticileri malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası (uzun vadeli sigorta kolları) ile genel sağlık sigortasını kapsam ve oran bakımından aynı anlamda kullanarak kamuoyunu yanıltıyor. Ayrıca SGK gelir-gider dengesinin sağlık harcamalarının artmasına bağlı olarak bozulduğu ve açıkların arttığı ifade edilerek, sorunun sağlık harcamaları artışı ile ilişkili olduğu algısı yaratılmaya çalışılıyor. SGK ‘açıkları’ tüm yakıcılığıyla gündemdeki yerini korurken, bu ‘açığın’ GSS fonundan değil, sosyal sigorta fonlarından kaynaklandığının altını kalınca çizmek gerekiyor.

Sağlık hizmetlerinin finansmanı için yeterli kaynak mevcuttur. Elinizi vatandaşın cebinden çekiniz!

SGK’nin neden açık verdiği ayrı bir tartışma konusu. Ancak burada önemli olan, GSS fonunun kanunlara aykırı olarak sosyal sigorta fonu giderlerini/‘açıklarını’ kapatmak için kullanılması. Bu konu sorgulanmadığı ve müdahil olunmadığı takdirde ulaşılmayan ilaçların, temin edilemeyen tıbbi malzemelerin ve sağlık giderlerinin önemli kısmının önümüzdeki günlerdeki adresinin genel sağlık sigortalısı ve hak sahiplerinin ceplerinin olacağı aşikâr.
İktidara talip siyasi partiler ile sendika ve meslek örgütlerinin kanunlara aykırı olan GSS fon kullanımına sessiz ve duyarsız kalmaları da bu yapıların mevcut sosyal güvenlik sistemine alternatif bir programlarının olmadığını, sosyal güvenlik ile sağlık arasındaki finansal ilişkiyi de yeterince kavrayamadıklarını düşündürüyor.

*Yazıyla ilgili detaylı bilgi saglik2023.org sitesinde yer almaktadır.