Türk Oftalmoloji Derneği, hani şu gözleri kör eden katarakt ameliyatlarıyla ilgili rapor hazırlamış.

Türk Oftalmoloji Derneği, hani şu gözleri kör eden katarakt ameliyatlarıyla ilgili rapor hazırlamış.

Son zamanlarda komplikasyonlardaki artışın nedenleri şöyle sıralanmış, raporda:

Düşük kaliteli malzeme…

Malzemelerin mükerrer ameliyatlarda kullanılması…

Sürümden kazanmak için kısa zamanda çok ameliyat yapılması, ameliyat koşullarından ve hastaya gösterilen özenden feragat edilmesi.

Daha ne diyiim ben size?..

***

AKP’li kadın milletvekillerinin hazırladığı Kanun Tasarısı gündeme “hadım etme” tartışmasıyla girince…

Bir başka yönü gölgede kaldı.

Hüseyin Üzmez davası vesilesiyle epey konuşulmuş olan Türk Ceza Kanunu’ndaki şu garabetten bahsediyorum.

Çocuğun cinsel istismarı suçunda mağdurun beden veya ruh sağlığı bozulmuşsa en az on beş yıl… Sanki öylesi mümkünmüş gibi, “bozulmamışsa” üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası veriliyordu.

Çocuklar bu nedenle defalarca adli tıp muayenesine götürülüp travmaya uğruyorlar… Bazı mahkemeler de, muayene için yıllar sonraya gün verildi gerekçesiyle sanıkları serbest bırakıyordu.

İşte TCK’daki o madde kaldırılacakmış, nihayet.

Hakikaten saçma bir uygulamaydı, kaldırılması iyi olacak da... Peki bu Zihni Sinir procesini hangi parti getirmişti, derseniz...

Tabii ki AKP’ydi, derim.

***

Prof. Mehmet Haberal’ın tedavi gördüğü Haseki Kardiyoloji’deki hareketlilik devam ediyor.

SES üyesi hemşire Şengül Arı gözaltına alınıp serbest bırakıldı... Haberal’ın doktorlarından Prof. Erhan Kansız’dan sonra Prof. Cengiz Çeliker de  tutuklandı.

İddialara göre Haberal’ın aslında iyileştiğine dair bir rapor da hazırlanmış da, Savcılığa gönderilmemiş.

Suçlama, “Ergenekon terör örgütüne yardım ve yataklık”.

Balyoz’da tutuklanan emekli tümgenerallerden biri, emekli hava ve deniz kuvvetleri komutanlarına “Paşam” diye bağırmış, Metris’in koridorlarında… “Biz gerçekten de kâğıttan kaplanmışız.”

Muvazzafıyla emeklisiyle koca generaller bu hale düşmüşken, Haseki Kardiyoloji’nin doktorları yardım ve yataklığa cesaret edebilmişlerse, bravo doğrusu.

Haberal’ın hastanesi de değiştirildi bu arada.

Gerekçe, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu Heyeti’nin hazırladığı rapor.

İki kişilik “heyet”te kimler mi var?..

Biri, son İstanbul Tabip Odası seçimlerinde AKP listesinden aday olmuş bir kardiyolog… Diğeri, meşhur Nur Birgen’in vekili bir ortopedist.

Gel de inanma!

***

Bir de güzel haber, geçen haftadan.

Acillerde, polikliniklerde, ameliyathanelerde otuz üç saat aralıksız çalışan “en ağır işçiler”, asistanlar yani… Yirmi yıl aradan sonra kitlesel halde sokaklara çıktılar.

Renkli pankartları, balonları, Recep Akdağ maskeleri, asistan sesler korolarıyla… “Uyku, biraz uyku/Bütün istediğim buydu” deyip yürüdüler İstanbul ve İzmir’de.

Gözlerindeki ışıltı, yüreklerindeki coşku umut verici.

***

Son olarak, bir de (buruk) teşekkür, haftadan kalan.

İnternetteki haberi BirGün okurları Barış Baykan ve Ferhat Keleş görüp göndermişler.

Samsun’da iki buçuk aylıkken açlıktan ölen Kübra bebekle ilgili yazımı, Gaziantepli Remzi Kurtulmuş isimli vatandaş okuyup beğenmiş… Beş bin adet bastırıp, halka dağıtmış.

Haberde öyle yazıyor.

(Keşke Kübra bebek ölmeseydi, keşke ben de o yazıyı yazmasaydım aslında da…)

Konuya gösterdikleri duyarlılık için kendilerine teşekkür ediyorum.