Türk tiyatrosunun en önemli isimlerden Ferhan Şensoy, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Usta sanatçının ölümü ülkeyi yasa boğarken yakınları onu BirGün’e anlattı: “Ferhan Şensoy gibisi bin yılda bir gelir. O bizim talihimizdi”

Sahnelerin ışığı söndü

Işıl ÇALIŞKAN

Türk tiyatrosunun Ortaoyunu geleneğinin temsilcisi Ferhan Şensoy, 70 yaşındayken kalp damar hastalıkları ve solunum yetersizliği nedeniyle yaşama gözlerini yumdu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedavi gördüğü sırada hayatını kaybeden usta sanatçı, yarın Ses Tiyatrosu’nda düzenlenecek törenin ardından son yolculuğuna uğurlanacak. Şensoy’un cenazesi, Teşvikiye Camisi’nde kılınacak namazın ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Gidişiyle ülkeyi yasa boğan sanatçı, ardında sahnelenmiş ve yıllarca kapalı gişe oynamış onlarca tiyatro oyunu, denemeler, öyküler, şiirler, filmler ile Ses Tiyatrosu’nu bıraktı. 1951 yılında Samsun’da dünyaya gelen usta sanatçı, yaşamını sahnelere adadı. Kariyeri ise Türk tiyatrosuna miras kaldı.

Ölümünün ardından Şensoy’u BirGün’e anlatan dostları, ne kadar önemli bir değerin yitirildiğini bir kez daha hatırlattı.

Tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen, Ferhan Şensoy’un yalnızca bir aktör olmadığını söyledi, onun dünya çapında bir değer olduğuna vurgu yaptı. Gezen, “Çok değerli bir arkadaşımı kaybettim ama bunun yanı sıra Türk tiyatrosu büyük bir değerini kaybetti” dedi ve ekledi: “Onun yazdıkları, çok uzun yıllar oynanacak tabii. Fakat bir Ferhangi Şeyler’i bir daha izleme imkânımız artık yok. Çok üzgünüm.”

Şensoy ile bir anısını paylaşan Gezen, şöyle devam etti: “Ben 4-5 sene önce yazlığımda Ferhan’ın yazdığı anıları okuyordum. Bayıldım, Ferhan’a telefon açtım. ‘Ya Ferhan hem güldüm hem ağladım. Bu kadar güzel bir üslup nasıl tutturdun?’ dedim. ‘Sen ikinciyi okumuşsun, ilkini okumadın mı?’ dedi. ‘Hemen gönderiyorum’ dedi, ‘Gönderme, ben alacağım’ dedim.”

Müjdat Gezen, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Kalemi bu kadar kuvvetli bir oyun yazarına çok az rastlanır. Büyük tiyatro oyun yazarlarıyla kıyaslanacak değerde bir adamdır. Ferhan’ı iyi tiyatro yazarı, iyi oyuncu ve iyi bir insan olarak hatırlayacağım.”

ŞENSOY GİBİSİ BİN YILDA BİR GELİR

Dramaturg Eren Aysan da Ferhan Şensoy’un Haldun Taner’den el aldığı kabare tiyatrosu yapısını kendi üslubuyla geliştirdiğinin altını çizdi. Aysan, şunları dile getirdi: “Hep anlatırdı; Galatasaray Lisesi’nde öğrenciyken yaptığı Charles De Gaulle taklidi olay olmuş, izleyiciler arasında bulunan Haldun Taner, ‘Sen bir kabare oyuncususun!’ diyerek, yanına çağırmıştı. İyi de demişti kendi kendine, ‘kabare ne demek?’ Böyle başlayan profesyonel tiyatro macerası, muazzam bir sentezle Fransız kabare tiyatrosunu bize özgü olanla birleştirmesini sağladı. Bunu da hem çok başarılı olduğu yazarlık anlayışıyla hem de sahneleme gücüyle yaptı.”

sahnelerin-isigi-sondu-916616-1.


Eren Aysan, usta sanatçının kariyerine ilişkin, “Ferhan Abi, kendine has oyunculuğunu geleneksel tiyatromuza özgü ortaoyunuyla yetkinleştirdi” ifadesini kullandı ve şöyle devam etti: “Her oyunu toplumun yeni bir sosyolojik yansımasıydı. Şahları da Vururlar’da siyasal yapıyı bambaşka bir tarihselleştirme ve uzak açıyla ele aldı. İstanbulu Satıyorum’la bozulan İstanbul yapısına değindi. İçinden Tramvay Geçen Bir Şarkı da Haldun Taner’in ona verdiği Karl Valentine özyaşam öyküsü kitabından bir esinlenmeydi mesela. Hep ustalara saygıyı demledi. Haldun Taner, Kabare de bunun bir örneğidir. Fişne Pahçesu’nda Çehov’u ustalıkla bugüne taşıyarak lezzetli bir komedi anlayışına dönüştürdü. Ferhangi Şeyler defalarca izlediğimiz bir sahneleme olayıydı. Modern zamanların kavuklusu olarak mizah gücünü günlük haberlerle birleştirerek gösterdi.”

Aysan, “Ferhan Şensoy gibisi bin yılda bir gelir ve o bizim talihimizdi” dedi ve sözlerini şöyle noktaladı: “Ama ne kadar değerlendirdik? 2000’li yılların başından beri süre gelen tanışıklığımızın en güzel izleri bende kaldı. Onu çok özleyeceğim.”

YÜZYILLAR BOYU İSMİ YAŞAYACAK

Müzisyen Nejat Yavaşoğulları, Ferhan Şensoy ile aynı sahneyi paylaşmış bir isim. Usta sanatçı ile tanışmasının Güzel Sanatlar Akademisi’nin Mimarlık bölümünde okudukları günlerden başladığını aktaran Yavaşoğulları, o günleri ve Ferhan Şensoy’u şöyle anlattı: “Ben müzikle uğraşan o da hem yazar hem tiyatroya meraklı iki genç olarak, hemen birbirimize kanımız ısındı ve arkadaş olduk. Ferhan, daha sonra mimarlığı bıraktı, tiyatro aşkından dolayı önce Fransa’ya, sonra Kanada’ya gitti. Döndüğünde zaten farklı bir tiyatro anlayışını Türkiye’de ortaya koymak istiyordu. Bu, onun Türkçeyi kullanışına ve üslubuna da yansıdı. Türk tiyatrosuna çok önemli bir ivme kazandırdı. Epik olmasına çok önem veriyordu. Ortaoyuncular’ın ismi o yüzden Ortaoyuncular’dı. Bu bizim tarihimizde de var olan bir geleneği çağdaş anlamda yeniden inşa etmekti. Modern tiyatro tekniklerini onun içine katmayı da başardı. Güldürürken düşündüren anlayışı hepimizin çok hoşuna gitti.”

sahnelerin-isigi-sondu-916617-1.


“Çok önemli bir değeri kaybettik, ne yazık ki” diyen Nejat Yavaşoğulları, şöyle konuştu: “Şahları da Vururlar’ın ilk sahnelendiği yıllarda; Ortaoyuncular’da birkaç oyunda Ferhan Şensoy ve ekip arkadaşlarıyla oynadım. Yedek subaydım, geceleri kaçarak geldiğim, ‘Anna’nın 7 Günahı’ oyununda birlikte tiyatro yaptık. Sahnenin tozunu yuttuk. En son Şahları da Vururlar’ı sahnelemek için çalıştık. Kapalı gişe oynayacaktık fakat pandemi yasakları gelince kaldı. Ferhan’la birlikte olduğun zaman gülmeden edemezsin. O muhakkak aralara espriler sokuşturur. Dil oyunları yapar. Dominant bir karakterdi, hemen esprilerle öne çıkar. İşi konusunda son derece disiplinli, süper zekâ biriydi. Türk Edebiyatı’na birçok yazılı eser bıraktı. Yüzyıllar boyunca ismi anılacak, yaşayacak olan bir insanı kaybettik.”

sahnelerin-isigi-sondu-916618-1.



O OLMASAYDI, SAHNE AVM OLACAKTI

Tiyatro oyuncusu Genco Erkal, Şensoy’un politik tiyatro yaptığını, bu yüzden de iktidarı rahatsız ettiğini vurguladı: “Yazar, yönetmen, oyuncu, yapımcı, el attığı her alanda yaratıcı, sürekli üreten bir tiyatro insanını, özgün bir dil ve anlatım biçimi geliştiren gerçek bir sanatçıyı yitirdik. Ferhan Şensoy, politik tiyatro yaptığı için çok sevildiği kadar, iktidarları rahatsız eden bir tiyatrocuydu. İstanbul’un şu anda var olan en eski tiyatrosu olan Ses Tiyatrosu’nu koruyup, ayakta tuttuğu için ona teşekkür borçluyuz. O olmasaydı bu sahne de AVM olacaktı. Yarın ne olur bilinmez…”

sahnelerin-isigi-sondu-916619-1.



SÖZDE SİYASETÇİLERİ ON İKİDEN VURDU

Tiyatro eleştirmeni Dikmen Gürün ise, sanatçı ile tanışıklıklarının Şensoy’un Ortaoyuncular’ı kurduğu 1980’li yıllara dayandığını belirtti. Gürün, o günler ve Ferhan Şensoy için şu ifadeleri kullandı: “Nasıl unuturum o güzelim ‘Kazancı Yokuşu’ yıllarını… O günlerden bugünlere hiç durmadan üretti Ferhan. Birbirinden değerli oyunlar yazdı. Sürekli güldürdü, güldürürken de eleştirdi. Bir hiciv ustasıydı, bir dâhiydi. Onlarca oyun yazdı. ‘Şahları da Vururlar’, ‘Köhne Bizans Operası’, ‘Eşek Arıları’, ‘Kiralık Oyun’, ‘Güle Güle Godot’, ‘Soyut Padişah’ ve daha niceleri… Ve tabii ki Münir Özkul’un kavuğunu Ferhan Şensoy’a devrettiği ‘İstanbul’u Satıyorum’… Ferhan kuşkusuz kavuğunu birkaç yıl önce devrettiği oyuncusu rahmetli Rasim Öztekin ile bugün çıktığı bu sonsuz yolculukta buluşacak. 1987’de ‘Muzır Müzikal’i oynarken yobazlarca yakılan Şan Tiyatrosu olayından hemen sonra yazdığı ve bugüne kadar 2 binden fazla oynanarak bir dünya rekoruna imza atan ‘Ferhangi Şeyler’i kaç kez izledim, hatırlamıyorum… Neredeyse bütün Türkiye’yi dolaştı bu oyunla. O günden bugüne küçükler büyüdü, ülkenin iklimi değişti ama Ferhan günlük gazetelerden yaptığı yorumlarla hep sözde siyasetçileri ve din tacirlerini hep on ikiden vurdu. Evet, ‘Ferhangi Şeyler’le sürekli turnedeydi Ferhan Şensoy. Çünkü gözü gibi baktığı Ses Tiyatrosu’nu yaşatma mücadelesi veriyordu. Ses, Ferhan Şensoy’un bir hediyesidir Beyoğlu’na. Ama ne yazık ki 2000’lerden itibaren yönetici kadrolar Beyoğlu’nu adeta yok etti. ‘Bu yıkıma sadece Ferhan Şensoy direndi’ demek yanlış olmaz. Söyleyecek söz yok ama… Güle güle sevgili Ferhan…”

***

2 binden fazla Ferhangi Şeyler

1987’den bugüne "Ferhangi Şeyler" adlı tek kişilik gösterisini 2 binden fazla kez izleyiciyle buluşturarak, bir dünya rekoruna imza attı.

***

Devrin daim oldu, hep daim olacak

Duayen oyuncunun ölüm haberini alan sanat dünyasından isimler duygularını sosyal medya hesaplarından paylaştı. Şensoy’un eski eşi, oyuncu Derya Baykal, Ferhan Şensoy’un ardından "Ustamı, kızlarımın babasını kaybettik çok üzgünüz” diye yazarken kızı Derya Şensoy, “Çok ama çok üzgünüm. Seni çok seviyorum babacım” ifadelerini kullandı. Ferhan Şensoy’un kızı Müjgan Ferhan Şensoy da şu notu düştü: “Babam uçtu göklere…”

Sosyal medyada yapılan paylaşımlardan bazıları ise şöyle:

Oyuncu Melek Baykal: “Son dakika haberi düştü telefonuma ve çok kötüyüm şu anda. Çok üzgünüm… Rahatsız olduğunu biliyordum, dualar gönderdik ona ama kurtaramadık.”

Oyuncu Şevket Çoruh: “Ustamızı kaybettik.”

Oyuncu Mert Fırat: "İlham olduğun, çığır açtığın meslek hayatımızın medarı iftiharı, ustamız, dik duruşunla, hiç durmayan üretme azminle bizlere hep ışık oldun. Yattığın yer incitmesin, devrin hep daim oldu daim olacak.”

***

sahnelerin-isigi-sondu-916620-1.

30 yıl boyunca kavuğu taşıdı

Usta oyuncu Ferhan Şensoy, ilk profesyonel oyunculuk deneyimini 1971 yılında Grup Oyuncuları çatısında yaşadı. Şensoy, 1972-1975 yılları arasında Fransa ve Kanada’da tiyatro eğitimine ve çalışmalarına Jerome Savary, Andre-Louis Perinetti gibi isimlerle devam etti. Yine Montreal’de Theatre De Quatre - Sous’da da, yönetmenliğini yaptığı, Harem Qui Rit isimli müzikalde oynadı. 1976’da Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda, yazarlığını da yaptığı Dur Konuşma Sus Söyleme adlı oyunda rol alan Şensoy, Türk Yazarları Tiyatrosu’nda da oyunculuk ve yönetmenlik yaptı. Aynı sene ilk televizyon skeçlerini yazmaya başlayan Şensoy, Ali Poyrazoğlu’yla beraber rol aldığı bu skeçlerin birinde, bir garson rolüyle ilk kez televizyona çıktı. Nisa Serezli-Tolga Aşkıner Tiyatrosu’nda oyunculuk yapan Şensoy, yine 1976 senesi içinde, TRT’ye ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda çeşitli skeçler yazdı. Stardust Gece Kulübü’nde, yazdığı Dedikodu Şov isimli bir kabare gösterisini, Adile Naşit, Perran Kutman, Pakize Suda, Sevda Karaca ve İstanbul Gelişim Orkestrası’yla sahneleyen Şensoy, aynı kulüpte, Arda Uskan’ın yazıp, Fuat Güner’in müziklerini yaptığı Kukla ve Kuklacı Kabare gösterilerinde rol aldı.

Tiyatro topluluğu Ortaoyuncular’ı 1980’de kuran Şensoy, 1989’da Kel Hasan Efendi’den günümüze gelen Ortaoyuncuları Kavuğu’nu Münir Özkul’dan devraldı. Sanatçı, Türk tiyatrosu için önemini hâlâ koruyan kavuğu, yaklaşık 30 yıl boyunca taşıdı, 2016’da geçen mart ayında yaşamını yitiren Rasim Öztekin’e devretti. Öztekin’in yaşadığı rahatsızlıklar nedeniyle, 2020’de tiyatro oyuncusu Şevket Çoruh kavuğu devraldı.

Şensoy’un bıraktığı en önemli miraslardan biri 1989’dan günümüze getirdiği İstiklal Caddesi üzerindeki Ses 1885 Ortaoyuncular tiyatrosuydu. Şensoy bu tiyatroyu devam ettirmek için örnek olacak bir çaba harcıyor efsane eseri Ferhangi Şeyleri de burada sahneliyordu.