Gıda fiyatlarındaki yükseliş, taklit ürünlerde de artışı beraberinde getirdi. Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Üzümcü, “Gıda en temel hak, devlet çözmeli” dedi.

Sahte gıdaya ürküten ilgi

YAREN ÇOLAK

Artan gıda fiyatları, yurttaşı ucuz gıdaya yönlendirdi. Et, balık gibi protein bakımından zengin ürünlerin yerini makarna, patates gibi karbonhidrat ağırlıklı gıdalar almaya başladı. Sütün kilosu 12, yoğurdun kilosu 20, tam yağlı peynirin kilosu da neredeyse 75 liraya dayanınca, market rafları taklit ve tağşiş ürünlerle doldu. 30 liraya peynir, 25 liraya tereyağı bularak sevinen alıcı, aslında ne aldığının farkında değil.

GİDEREK ARTAN GIDA FİYATLARININ SONUCU

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 1 yıldan fazla süredir taklit ve tağşiş yapan firmaları açıklamadığını hatırlatan TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Üzümcü, yeterli denetimlerin de yapılmadığını söyledi. “Kayısılı meyve suyu alıyorum derken aslında sadece kayısı aromalı su alıyor olabilirsiniz” diyen Üzümcü, görüşlerini şöyle dile getirdi: “Dar gelirliler artan fiyatlara karşı ucuz gıdaya yöneliyor. Ya, ucuz ama enerji ve protein değeri düşük ürünlere yöneliyor. Et süt ürünü yerine makarna, bulgur, patates gibi nişasta ve karbonhidratı fazla olan nispeten ucuz gıdaları tüketmeye başlıyor ya da kalitesi düşük taklit ve tağşiş ürünleri tercih etmek zorunda kalıyor."

Artan taklit ve tağşiş ürünlerin toplum sağlığı açısından büyük bir risk oluşturduğunu vurgulayan Üzümcü, “Çocukların fiziksel ve mental gelişiminden protein çok önemli. Örneğin bir sucuk 100 TL’den ucuz olamaz. Ama mecburen sığır etine farklı şeyler karıştırılarak yapılan ucuz ürünü alıyor. Peynir, tereyağı, kaşarda da yaşanıyor. Oysa “Gıda temel haktır.” Gıdaya ulaşım bir endişe kaydı olmaktan çıkarılmalı. Bu da hükümetin en temel görevi” dedi.

Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan ise şunları söyledi: “Daha önce sağlıklı, besleyici, nitelikli gıda talebi bugün gıdanın bulunması talebi seviyesine indi. Gıdanın, herkes için kolayca, yeterince ve sürdürülebilir şekilde erişilebilecek duruma getirilmesi birinci önceliğimiz olmalı.”